Erol Günaydın’ın oyunculuğunu Hırsız Polis dizisinde gördüm, hem de öyle bir gördüm ki başka bir yerde izlemesem bile çok büyük bir oyuncu olduğunu anladım. Sadece mimikleriyle ve yattığı yerden yaptığı oyunculuk tam bir “sanat”tı bence. Aynı dizinin senaristlerinden biriyle yaptığı ve bir yıl süren söyleşide hayatını anlatmıştı usta oyuncu. Keyif alarak, takdir ederek, gurur duyarak okudum çoğu yerini. Kültürümüze, değerlerimize sahip çıkması, Nasrettin Hoca’yı yaşatması, eşi Güneş’e olan sadakati ve sevgisi, parasızlıkla geçirdiği günleri, mesleğine olan aşkı yer yer tekrarlara düşse de akıcı bir şekilde anlatılmıştı. Tiyatroculukta dolandırılması, kazanamadığı paralar, hakkının yenmesi şereflerine gölge düşürmeyen tiyatroculara ya da sanat dünyasına bakışımı değiştirdi. Güzel bir okuma deneyimi oldu benim için ve gerçekten bambaşka bir dünyanın içine girip yaşadım kitap boyunca.