Karanlığın içinde hiçlikle tanıştı. Zifiri karanlık, bütün renkleri emip, yok etmişti. Baktığı yönde gözleri, elleri, ruhu hiçbir şeye ulaşamadı. Karanlıkta iyice anladı ki, ruhlar için muhakkak bir aydınlık gerekiyordu. Bu yüzden geceden sonra sabah, düş kırıklığından sonra umut ve nihayet ölümden sonra hayat kesinlikle olmalıydı.