.. Güzel kız kendini o kadar yalnız ve çaresiz hissetti ki gökyüzündeki Dolunay ile konuşmaya başladı..
"Beni de yanına alır mısın.." dedi.
O zaman Ay düşündü " Gece boyunca yıldızlardan başka bir şey görmüyorum, şu kızın yüzü benimki kadar beyaz ve parlak. Bu aydınlığı dünyanın çileleri ile karartmasın.." dedi ve kolunu uzatıp kızı yanına aldı.
Derler ki gözleri Ay'a bakıp güzel kızı görebilecek kadar keskin olanların yüzü güzelleşirmiş..
Yer - Su Hikâyeleri Sibirya, Deşt-i Kıpçak ve Türkistan kitabım ve Bozkır Hikâyeleri kitabım 3 Mayıs tarihine kadar %50 indirimde. Öğrenci kardeşlere duyurayım, sonra haberimiz yoktu demesinler. :)
Bozkırda, çölde, yüce dağlarda, taygada, göllerde veya kutsal ormanlarda… Tüm hikâyeler hayat içindir, hayatla ilgilidir ve hayattan gelir. Görünmez kanatlı tulpar atların sırtında Türkistan’ın bozkırlarını veya çöllerini, Sibirya’nın tayga ormanlarını veya dağlarını aşan kahramanların hikâyeleri hep Türk boylarının hayatta nasıl kaldığının ve
Halk hikâyeleri yoktan var edilemez, sadece yeniden anlatılır…
Alman Grimm Kardeşler 1800’lü yıllarda köy köy dolaşarak topladıkları eski Cermen hikayelerini, şiir ve efsanelerini derleyerek Pamuk Prenses, Kül Kedisi, Rapunzel gibi bugün hemen herkesin bildiği o meşhur hikâyeleri “insanlığa” kazandırdılar ve bu kitabın yazımında bana ilham kaynağı oldular. Neden bizim hikâyelerimiz de bilinmesin ki?
Ben bir akademisyen değilim, ilmî bir çalışma yapmış olma iddiam da yok. Grimm Kardeşler gibi köy köy, oba oba dolaşmadım. Fakat akademik makale ve tezlerdeki, bir kardeşimin deyimi ile “okunmayan makalelerdeki” hikâyeleri okuyup, yeniden yorumladım ve kendi lisanımca anlatmaya çalıştım. Bu hikâyelerin yeniden ve yeniden anlatıldıkça Anka kuşu gibi küllerinden doğacaklarını ve ata yurtlar ile aramızdaki zayıf köprüleri perçinleyeceklerini ümit ediyorum sevgili kaari…
Bu kitaptaki tüm hikâyeleri son okuyucu olarak baştan sonra okumak ve düzenlemek zahmetine katlanan Gülcan Havva Eraslan’a, bu büyük yeteneği(!) keşfedip, bu kitabın ortaya çıkışına önayak olan “editörümüss, kıymetlimisss” “Neuzibillah” Göktürk Ömer Çakır Beyefendi’ye, desteğini üzerimden hiç eksik etmeyen değerli dostum “Son Gulyabani” nam korkucu esnafı Mehmet Berk Yaltırık’a, yazmam için beni yüreklendiren aziz dostum Tamer Sağcan’a, yazmak için kıymetli vakitlerinden çaldığım eşim Zeynep ve kızım Gülnihâl’e, beni Ayarsız dergisinden ve sosyal medyadan takip eden okuyuculara -ki onlar hikâyemin asıl kahramanlarıdır- sonsuz teşekkürlerimle…
Hepimizin küçükken dinlediği hikayeler vardır. Ve aynı hikayeyi farklı versiyonları ile dinlediğimiz hikayeler de olmuştur.
Bunun nedeni hikayelerin nesiller boyu ağızdan ağıza aktarımlarda kişiye göre biçim alması vb. yüzünden zaman içerisinde değişikliğe uğramasıdır.
Bozkır Hikayelerini bu yönü ile incemek istedim, ki; 'yazılarak iletildiği