Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emre Taş

Emre TaşEğer Ben Kâbil İsem yazarı
Yazar
10.0/10
1 Kişi
17
Okunma
1
Beğeni
250
Görüntülenme

Emre Taş Gönderileri

Emre Taş kitaplarını, Emre Taş sözleri ve alıntılarını, Emre Taş yazarlarını, Emre Taş yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Bak a, kardaş," dedi, "biz bir şarap tutkunu, felek düşkünü, şehir kaçgunu taifeyiz, binbir beladan ve doksan dokuz kazadan artakalmışız, götümüz kazıktan kazığa geçmiş, türbemizde hacı yasin okumuş, dargun olacak halimiz kalmamış kimesneye. Dünya kârhanesinde tek kam almak, kam vermek muradımız. Gün olur bardak tokuşuruz, gün olur çamçak, gün olur pirler yolunu tutarız gün olur kirler. Sen, yiğit yeğilsin, Merdan'ın dübüründen Merdane'yi tereyağı-kıl misal çekivermişsin. Aferin, şeyhine mollana bin tahsin. Ama koy kara gürültüyü bre karındaş, gel bizim sohbetimize ol arkadaş. Şu kılıcı uyut bir, sal yılanı deliğine yoldaş." Kendi dahi paslı kılıcını bele koydu. Zülfü deve nalbanta bakar gibi bakındı. Kılıcı yuvasına yolladı. Adamlar "Hayyy yaşa!" deyip az önceki Hacivat kılıklı ile Zülfü'yü aralarına aldılar, çalgı çalıp çengi gibi döne döne kırıttılar.
Sayfa 82 - İletişim Yayınları, 1. basımKitabı okudu
"Ben," dedi adam, "Benim, senin aradığın. Demek buldun beni?" Zülfü it ite hırlarken baktığı gibi baktı. Katırdan sıçradı. Kılıcını iki parmak sıyırdı. "Bu kalleşler elleşmeyecek, vuruşmalıyız," dedi. Adamın sesinde bir hırıltı, başında kara tütsü. "Demek vuruşacağız ha, demek günü geldi. Demek... Ne için öldürmek dilersin beni, kanını mı döktüm, onu bildir bir." "Kanımı kuruttun, keşki dökeydin!"
Sayfa 81 - İletişim Yayınları, 1. basımKitabı okudu
Reklam
“Herhalde Ban’ın hoşuna gidiyorsundur.” dedi Zülfü, ileri varıp. “Anan da hoşuna giderdi babanın zahir, cariye idi nihayet o da ama senin gibi nahoş bir varlık doğmuş, her nasılsa. Zor ile cimanın neticesi ahmak evlat derler.”
Sayfa 68 - İletişim Yayınları, 1. basımKitabı okudu
"Kılıç dahi apak sayılmaz. Cebrail eliyle Şit peygambere indirildiğinde dümdüz idi, kadimde kardaş kanı döktüğünden beri eğri dövülür derler," dedi Zülfü. "Tüfengin ise caniliği yok. Sadece bir kancayı çekersin. Yay gibi katı güç istemez, kılıç ve kargı gibi vahşiyane amel talep eylemez." "Tam senin gibilere göre öyle ise. Babam onu duvara asmak için getirdiydi, küffarı nice yendik nişanesi olsun diye. Sen neden oğlan oyuncağı ettin?" “Çün” dedi Zülfü, “Kâfirin hilesini öğrenmek gerek, yarın meydanıharpte lazım olur."
Sayfa 48 - İletişim Yayınları, 1. basımKitabı okudu
Zülfü bir gün Hatice'yi köşeye çekmiş, "Emmim kızısın, uyan." demişti. "Adem'in oğlu kızı mıyız ki kardaş kardaşa, emmi kızı emmi oğluna varalım? Aklını başına devşir, söyle anana atana bir eyi güveyi bulsunlar sana."
Sayfa 42 - İletişim Yayınları, 1. basımKitabı okudu
Aşk bir kızıl gömlektir, ya yeninden görünür ya yakasından.
Sayfa 41 - İletişim Yayınları, 1. basımKitabı okudu
Reklam
Demek gerçekten Hatice'ye gitmişti. Ya o gece gördükleri neydi? Ateşi mi vardı uyur iken, kara düş mü göstermişti kör şeytan, cenabet uykusuna mı dalmış idi? Yok. "Hep de kâbus görürsün kara kafam, bir de ahu görsen," deyip bu işin rüya boku olduğuna inanıp taşlıktaki iskemleye oturdu.
Sayfa 30 - İletişim Yayınları, 1. basımKitabı okudu
Ezan-ı Muhammedî kulağına okuduktan sonra üç kere "Zülfikar, Zülfikâr, Zülfikâr," demelerine rağmen köye yazıcı geldiğinde deftere namını Zülfü diye yazdırdılar, kıvırcık saçlarından sebep. Bu dahi onun yüreğine gam gussa olmuştur, “Yüce görklü sanımız var iken bir köçek ismiyle defter ettiler." diye.
Sayfa 26 - İletişim Yayınları, 1. basımKitabı okudu
Ali Bey, kapısında yatan bu zühre yıldızını "ay görmüşün yıldıza minneti yok" deyip kapıdan çevirdi. Sonra yiğitlik elvermeyip kimsesizi kar altından baba ocağına aldı, amma velakin odalarını ayırdı. Nevruzda yanına azık verip "Sılana dön," buyurdu. Kız kimi kimsesi kalmadığı ecilden, dillü dilince, kalmaktan öte çaresi kalmadığını söyledi: "Cemî yurdumu ağanla bir yaktın ya, nere varam?" diye. Ali Bey'in inadı kırılıp köy imamına nikâh kıydırdılar. Kızcağız fakirhanemizde yattığı günlerde Aynişah'ıma anlatırmış: Tuna ardında asil bir banın yetim kızı olup yedi köy ile iki ulu kale, atası soyuna itaate yemin kılmış diye. Sözün kısası, Ali Bey virane içinde hazine bulmuştur, ama kuyumcu değil demircidir.
Sayfa 23 - İletişim Yayınları, 1. basımKitabı okudu
Yazacaklarım, tarihçilerin hiçbir işe bizzat şahit olmadıkları halde olan biteni hepten görmüş gibi anlatmalarına şekil itibarıyla benzerse bile o ikiyüzlülükten hayli uzaktır ve meddahların yalan söylemeyi bir sanat sayıp utanmazca bire bin katmalarının günahından ârîdir, vesselam.
Sayfa 23 - İletişim Yayınları, 1. basımKitabı okudu
53 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.