1978 yılında Somuncu Baba’nın memleketi Aksaray’ın Eski İlçesine bağlı Karakol köyünde dünyaya gelmiştir. Yedi yaşına kadar Eskil İlçemizin bu sakin ve güzel köyünde yaşayan şair, soğuk kış gecelerinde annesinin ve babaannesinin anlattığı menkıbeler, halk hikayeleri, destanlar ve masallarla büyümüş, ilerleyen yıllarda şiirlerinin temelini oluşturacak çocuksu gözlem ve betimlemeler elde etmiştir. Bu geçen yedi yıl onun zihninde derin bir etki bırakmış olmalı ki ilk şiirini “Güzel Köyüm” adıyla yazmış ve bu şiirinde köyüne duyduğu özlemi çocuksu hissiyatlar ile anlatmıştır. İlerleyen yıllarda ‘Dolmadan Taşılmaz’ düsturuyla ulaşabildiği her tür kitabı okumaya çalışmış, okuma serüvende Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç ve Özdemir Asaf hayranlığı şiir sevdasını perçinlemiştir.
1985 yılında ailesiyle Mevlana diyarı Konya’ya göçen şairin şiirle asıl muhabbeti ortaokul yıllarında başlamıştır diyebiliriz. Bütün caddeleri, sokakları, evleri ve yürekleri maneviyatla yıkanmış bu şehirde Mevlana hayranlığı onu derinden etkilemiş, ferdasında yer etmiştir. Bu güzide şehrin Karatay İlçesine bağlı Ferit paşa ilkokuluna başlamış. Yine aynı okulun ortaokul bölümüne devam etmiştir. Ortaokuldaki Türkçe öğretmeni ondaki cevheri görmüş olmalı ki ona şiir yazması noktasında destek olmuştur. Küçük karalamaların ardından ilk olgun şiirlerini Konya Karatay Lisesinde yazmıştır. Artık o sırtında büyük bir külfet taşıdığının farkındadır. Somuncu Baba’nın torunu ve her karışında ayak izi olan Mevlana Celaleddin Rumi’nin memleketinin bir ferdidir. Bu düşüncelerle ele aldığı şiirlerde kimilerine göre beşeri aşkı işlemiştir; oysa o beşeri, gölge olarak görmüş ve Asıl olanı anlatmıştır birçok şiirinde. Bu sebepten ülkesine, memleketine en faydalı olabileceği mesleği yani öğretmenliği meslek edinmiş,ülkesini emanet edeceği gençler yetiştirmeyi amaç edinmiştir. 2002 yılında Selçuk Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olan şair aynı yıl edebiyat öğretmeni olarak İstanbul’a atanmıştır. Halen İstanbul’da bir okulda edebiyat öğretmeni olarak görev yapmaktadır.
Şiirlerinde beşeri ve ilahi aşkı, toplumsal sevgi ve saygıyı işleyen şair, genç yaşta babasını kaybetmenin verdiği hüzün ve oğlundan ayrı kalmanın verdiği kederle baba ve evlat özlemini şiirlerinin vazgeçilmez konuşu ilan etmiş gibidir. Onun şiirlerinde görülen umutsuzluk aslında sonsuz Olana karşı duyduğu rükunun, sadakatin ve sevginin farklı bir yolla anlatımıdır.
Birçok dergide şiirleri yayımlanan ve çeşitli dinletilere katılan şairin en büyük temennisi bir gün doğduğu topraklara dönerek çalışmalarına orada devam etmektir.
Annemin korkularını nakletmişler gizli bir ameliyatla
Ruhum, kâğıttan narkoz yemiş
Mayamı, suratı asık sesler sarmış.
Ekseni kaymış insanlığımın
Bütün ana yollarında vicdani çalışma var
Senin şehrine yağmur yağsa,
Benim gözlerim dolardı
İki yakası birden kirlenirdi hayatımın
Düşüp öylece kalırdım ortasında ıslak kaldırımlarında
Ne vakit kalkıp sana koşmayı dilesem
Oluklarımdan sana akmak istesem
Sen yalnızlığı aramıza bir set gibi çekerdin
Bilirdim…
Bütün korkularının sebebi bendim
Benden kaçardın…
Sen kaçarken ben yokuşlarına
Çook önceden okumuştum. şairin gençlik yıllrına denk geliyor, özellikle oğluna duyduğu özlemi anlatıyor. kelimelr özen bezene seçilmiş. imgeler gündelik hayatta kullanılagelen kelimeler. sanırım gelenekle modernizm birleşmiş.
Senin ufkuna esmerlik vursa
Benim bütün renklerim koyulaşırdı.
benim hit dizelerim diyebilirim
Hoş bir kitap şair karamsarlığını belli etmiş. imgesel tavrını beğenmemek elde değil. Özellikle tam dayaklık bir aşk şiiri halk diliyle sımgelerı bütünleştirmiş bir şiir.
Takıpteyım
Kitabın kapağı çok dikkatimi çekti. Bu sebepten almıştım. İçerik de hoş, Bazı şiirleri beni çok etkiledi. özellikle aşiyan yolları şiirini beğendiğimi söylemeliyim. okunması gereken bir kitap. hep eskilerden okumak gerekmiyor biraz da 2000'li yılların şairlerine bakmalıyız diye düşünüyorum.
Aşiyan YollarıErcan İriş · Lavinya Kitap · 201673 okunma