Erkek eli değmemiş bir kadınla evlenmek, neden bu kadar önemliydi? Erkeklerin, çocuklarının gerçekten kendilerine ait olduklarından emin olmak istedikleri için zinanın yasaklanmiş olmasıni anlamak kolay olsa da cinsel deneyim yaşamamış bir kadınla evlenmek konusunda benzeri bir gerekçe sözkonusu değildir..
Kadınlar asırlardır cinsellikten kaçınarak saygınlıklarını korumak ile yıkımı göze alarak cinselliklerinden haz almak arasında seçim yapmak zorunda kalıyor.
"Eğer bir çocuk tecavüzü mahkemeye intikal ederse saldırgan yüzde 80 ihtimalle aklanıyordu, çünkü hukuk, mağdurun sekse zorlandığının ve saldırganın mağdurun içine boşaldığının kanıtını istiyordu."
Hayatlarının onca zamanını dört duvar arasında geçirmeye ve az konuşup az düşünmeye zorlandıktan sonra böyle bir seyir izlemek, karanlık bir mağaradan gözü kör eden gün ışığına çıkmaya benzer.
"Bir ya da iki asır geriye veya ileriye gittiğimizde ya da bir ülke sınırını geçtiğimizde, bir toplumun zararsız eğlencesinin bir başkasının en ağır suçu olduğunu görürüz."
Eğer tecavüz hamilelikle sonuçlanırsa, çocuğu taşıyan kadının mahkemede kazanma şansı neredeyse sıfırdı. O zamanlar hakim olan hamileliğin “iki tohum” kuramına göre, bir çocuğa hamile kalınması için hem erkeğin hem de kadının “boşalması” gerekiyordu. Boşalmaya her zaman zevk eşlik ettiğinden hamileliğin kadının zevk aldığını kanıtladığı düşünülüyordu.
Bu toplumda bir kadının âdet kanının bulaştığı çamaşırlar basit bez parçaları değildi; çoğalmanın iyiye veya kötüye kullanılabilecek muazzam gücünü taşıyorlardı.