O zaman erkek azminin ve kuvvetinin ne olduğunu gayet iyi anladım; dünyada hiçbir mahluk bu kadar kolay muvaffakiyetler peşinde koşmaz ve hiçbir mahluk bir erkek kadar hodbin, kendini beğenmiş ve nahvetli, fakat aynı zamanda korkak ve rahatına düşkün değildir.
Bilhassa tahammül edemediğim bir şey, kadının erkek karşısında her zaman pasif kalmaya mecbur oluşu... Neden? Niçin daima biz kaçacağız ve siz kovalayacaksınız? Niçin sizin yalvarışlarınızda bile bir tahakküm, bizim reddedişlerimizde bile bir acz bulunacak?
Sana gelmek için bir başka adamı bırakıp kaçan kadın, bir başkası için de seni bırakıp kaçacaktır. Seni büyülemek için ne yapıyorsa, senin yerine bir başkasını büyülemek için de yapacaktır.
Bir tek erkeklerin mi derdi olabilirdi bu
coğrafyada. Oysa en büyük dert kadınların sırtlarındaydı. Dayak yiyen bizdik. Hor görülen bizdik. Ezilen bizdik. Aşağılanan bizdik. Her şeyden ürkerek, her ortamda tedirgin olarak yaşamaya çalışan bizdik. Yine de bütün dert erkeklerdeydi öyle mi?
"Bilgelik bana çok geç geldi. Onun içi dolu, muhtemelen bundan hiçbir şey çıkmayacak. Yaşının çocuğu işte, depresyonun, savaşın, korkunun çocuğu.kendi haline bırakın çocuğu, İçindeki bütün potansiyel yeşermeyecek, tamam ama zaten kıçımızın yeşeriyor ki?"
Başı toprağa gömülü yaşamanın birden fazla yolu olduğunu ve kendisini sadece kadınlara mahsus özel bir dünyaya kapatarak bir ütopya yaratabileceğini sanıyorsa, fena halde aldandığını söylerdim Moira'ya. Erkekler öylesine ortadan kaybolup gitmezler, derdim. Onlara kayıtsız kalamazsın.
"Həmişəlik yadında saxla qızım,şimal səmti göstərən kompasın əqrəbi kimi, kişilərin günahkar axtaran barmağı həmişə qadına tuşlanır. Hər şeydə. Heç vaxt yadından çıxartma"
Bir erkeğin evi onun kalesidir, diye bir deyiş vardı ve o XY kromozomuna kazınmış inanca göre her erkek bir kraldı ve her kadın da ona hizmet etmekle yükümlüydü.
“Düşünmek genelde bir erkeğin dış tutum özelliğidir. En azından toplumsal bir ön kabul olarak öyledir diyelim. Duygu ise bir kadın için ön kabulüdür. Ama bilinçdışında bunun tam tersi geçerlidir. Dişil anima nedeniyle erkek hisseder ve eril animus yüzünden kadın düşünür. Bu nedenledir ki zorlu hayat şartlarına kadının uyum sağlama yeteneği daha gelişmiştir. Yine bu nedenle erkekler kadınlara nazaran daha fazla intihara meyillidir."