Erich von Ludendorff Sözleri ve Alıntıları
Erich von Ludendorff sözleri ve alıntılarını, Erich von Ludendorff kitap alıntılarını, Erich von Ludendorff en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Barış diye kalıcı bir şey yoktur. Barış, sadece savaşlar arasındaki geçici dönemlerdir.
Telsiz, telgraf kullanılırken, verilen direktiflerin düşman tarafından birlikte alınabilmesi tehlikesinin ortadan kaldırılması lâzımdır. Eyice araştırılıp tesbit edilmiş şifrenin kullanılması, bu bakımdan bir vazifedir.
Sayfa 164 - 1. baskı - 1936 - Ulus Basımevi
Saldırışa asla yeter ölçüde asker sevkedilemez; bu itibarla da müdafaa, kendisinin ne kadar az asker kullanması lâzımgeldiğini göz önünde tutacaktır. İşte kuvvet de, meselenin burasındadır.
Fakat, ne olursa olsun, saldırış, muharebenin katî neticesini veren cenk şekli olarak kalmakta ve zaten gaye de bunun üzerinde toplanmaktadır.
Hasım, fırsat verdiği takdirde, zayıf olan da saldırışı tercih edecektir.
Sayfa 156 - 1. baskı - 1936 - Ulus Basımevi
"Barış" Deyince, Bu Faşistlerin Resmen Saldırganlığı Depreşiyor
Roma kilisesinin, yahudilerin ve franmasonların tekmil gazeteleri, bir "uzlaşma ve anlaşma" sulhunun kaval nağmeleri ile dolu idi.
Buna benzer dedikodular, daha birçok kanallarla ulusa kötü bir hulûlde bulunuyorlardı.
Sayfa 206 - 1. baskı - 1936 - Ulus Basımevi
"Kişi için en iyi rehber kendisidir." vecizesi bir Başkomutan'ı tanımlayabilecek belki de en özlü ifadedir.
Sayfa 147 - Dergah Yayınları
Harbin idaresi için evvela paraya, sonra yine paraya, üçüncü ve son olarak yine paraya ihtiyaç vardır.
Sayfa 53 - General Raimondo MontecuccoliKitabı okudu
Barış önerisinde bulunurken Yurtiçinde de birlik ve beraberlik içerisinde bir cephe oluşturulmalıdır. Bu cephe düşman barışa yanaşmadığında veya sadece aşağılayıcı bir barışa razı olduğunda savaşa devam etme iradesine sahip olduğunu göstermelidir.
Sayfa 319Kitabı okudu
Silahlı Kuvvetleri birbirine bağlayan yemin değil disiplindir.
Sayfa 82 - Dergah Yayınları
Harbdaki vaziyet bir yana bırakılsın, sulh zamanında bile bütün generaller kuvvetli değildirler.
Sayfa 214 - 1. baskı - 1936 - Ulus Basımevi
Saldırışta, yerinde ve doğru olarak yapılan saldırışa, aded itibariyle üstün olan düşmana karşı da kudret veren üstün kuvvetin, ölçüsüz gurur duygusu saklıdır.
Sayfa 156 - 1. baskı - 1936 - Ulus Basımevi
Saldırı mı, Müdafaa mı?
Eskiden sık sık yapıldığı ve netekim, Clausewitz'in de yaptığı ve belki de teoricilerin hâlâ yapmakta oldukları gibi, harbın en kuvvetli şekli saldırış mıdır, yoksa müdafaa mıdır? Hasmı üste çekmek ve ondan sonra, hücumları püskürtülüp kırılınca mukabil hücuma geçmekmi, harb güdümü için en büyük bir meharettir, meselesini münakaşa etmek beyhudedir. Bu gibi şeyler, topyekûn harbın ciddiliği ve sadeliği hakkında iğfal edici sunî keyfiyetlerdir.
Sayfa 154 - 1. baskı - 1936 - Ulus Basımevi
"Eğer düşman hattında bir karışıklık varsa o bölgede kaosun bitmesine izin verme.
Muhbirlerin ile düşman bölgede karışıklığı dahada artır.
Machiavellinin dediği gibi 'sadece düşmanın sana merhamet etmeyecektir"
Sayfa 59
Bir milletin tarihinde başkumandanlar enderdir. ...
Başkumandanla millet bir tek parçadır; bunun aksine hareket eden milletin başındaki başkumandana çok yazıktır.
Sayfa 236 - 1. baskı - 1936 - Ulus Basımevi
Topyekûn Savaş'ta Ancak Kendini Ortaya Koyar Bir Lider
Sulh zamanında iktidar sahibi olanların meziyetleri, harbda başkumandan olmalarına delâlet edemez. Bilâkis, harb, başkalarının tekmil kudretlerini inkişaf ettirirken, bu gibiler ekseriya hiç bir kabiliyet gösterememektedirler.
Sayfa 211 - 1. baskı - 1936 - Ulus Basımevi
Mekanik bir disiplin
Uzun yürüyüşler ve muharebeler askerleri fiziki ve ruhi olarak ziyadesiyle zorlamaktadır. Hezimetler depresif etkileri yaparken zaferler sadece geçici bir coşku vermektedir. ... İster subay, ister astsubay olsun, her birinin kendi çevrelerinde askerlere liderlik edip etmedikleri, ortaya konacak çabanın ordunun yenilmesine asla müsaade etmeyecek bir savaşma güdüsü ve mücadele azmiyle desteklenen mekanik bir disiplin halini alıp almadığı da işte bu münasebetle kendisini gösterecektir.
Sayfa 130 - Dergah Yayınları