Karada "ölüm-kalım savaşı" verilirken, donanmanın büyük gücünden ve en tehlikeli düşmana taarruz kabiliyetinden istifade edilmedi. Sonuç itibariyle bunun sebebi askeri olmaktan ziyade siyasi engellerdi.
Barış önerisinde bulunurken Yurtiçinde de birlik ve beraberlik içerisinde bir cephe oluşturulmalıdır. Bu cephe düşman barışa yanaşmadığında veya sadece aşağılayıcı bir barışa razı olduğunda savaşa devam etme iradesine sahip olduğunu göstermelidir.
"Tarih boyunca birçok devlet dolaylı yada doğrudan fiili şekilde işgale uğramış ve bunun sonucunda ekonomik sebeblerin dışında stratejik göç kavramı meydana gelmiştir.
Osmanlı İmparatorluğunda neredeyse 600 asırlık gücün,imparatorluğa olan göçleri kontrol edilebilir ve stratejik olarak harp sahasında değerlendirebildiği sistem devleti ayakta tutmuştur.
Bu yüzden tarihte batı roma yıkılmış ve muhtelemen aynı kaderi ilerde büyük Avusturyada yaşayacaktır.
Eğer kontrol edilebilir ve değerlendirilebilirse göç konjoktürü devletler arasında fevkalede bir harp üstünlüğüdür.
Yaratılacak bir gayrinizamı harp ordusu dünyanın her yerinde o devlete fayda sağlayacaktır.
"Eğer düşman hattında bir karışıklık varsa o bölgede kaosun bitmesine izin verme.
Muhbirlerin ile düşman bölgede karışıklığı dahada artır.
Machiavellinin dediği gibi 'sadece düşmanın sana merhamet etmeyecektir"