Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Erol Erdoğan

Erol ErdoğanN'apsak Bu Gençleri? yazarı
Yazar
8.0/10
32 Kişi
154
Okunma
11
Beğeni
2.038
Görüntülenme

Erol Erdoğan Gönderileri

Erol Erdoğan kitaplarını, Erol Erdoğan sözleri ve alıntılarını, Erol Erdoğan yazarlarını, Erol Erdoğan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Bir eylüldü başlayan içimde Ağaçlar dökmüştü yapraklarını”
"Eylül, güzün başlangıcı olmasından dolayı sükûnet ayı olarak belirir zihnimizde. Hayata dair her şeyin heyecanın, neşesini ve canlılığnı kaybettiğini düşünürüz bu ayda. Ağaçların, ormanların, çimenlerin, hüzün tonlarını kuşanması bize ayrılığı, yalnızlığı hatta ölümü hatırlatır. Solan ve sararan yapraklar sanki saçımızdaki aklar; dalından süzülerek yere düşen yapraklar da gerçekleşmeyen hayallerimizdir."
Reklam
"Hepimiz çok renkli doğarız. Aylar, mevsimler, iklimler gibiyizdir. Öyle de olsa her insan, yakın çevresinin terbiyesi, büyürken edindiği korkular, yanlış eğitim, taraf olduğu ideolojiler sebebiyle renklerini birer birer azaltır. Kişide renk azalması, fıtrattan uzaklaşması demektir. İnsan kaybettiğinde mevsimine dönmelidir."
152 syf.
·
Puan vermedi
Unutulan çocuk oyunları Ve oyunlarım çocuk gelişimine dair önemi üzerine kaleme alınmış çok başarılı bir kitap. Tüm ebeveynlerin ve eğitimcilerin okumasını tavsiye ederim.
Oyun Kimin?
Oyun Kimin?Erol Erdoğan · İz Yayıncılık · 20234 okunma
152 syf.
10/10 puan verdi
Oyun Kimin?
Oyun Kimin?
Erol Erdoğan
Erol Erdoğan
2024 yılı içerisinde okuduğum kitaplar içerisinde en beğendiğim kitaplardan biri oldu. Bir halkbilimci olarak oyun kavramının açıklanması, oyunun dönüşümü geleneksel oyun ve temalarının, kültürel öğelerin oyunla birlikte dijitale aktarımı ve devamını sağlaması konusunda öyle güzel anlatılar ve öneriler vardı. Bunun yanı sıra bekar olsun, evli ebeveyn olsun doğumundan ölümüne kadar oyunla içiçe olduğundan dolayı her insanın mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum. Başta Öğretmenler, Pedagoglar, Halkbilimciler, din adamları olmak üzere her insanın bu kitaptan alması gereken hisseler var ve çocuklu ailelerin bu konuda mutlaka okuması gereken bir eser... Kitabın Mekanların Oyunsuzlaştırılması konusunda ki bölümünde her mekanda biraz sorumluluğumuz olduğundan dolayı hepimizin bu Oyunsuzlaştırılma konusunda hepimizin sorumluluğu var ve hepimizin yapması gerekenler aktarılıyordu. A'dan Z'ye bütün bölümleri dolu dolu ve doğru fikir ve çözüm önerileri olan 10/10 bir kitaptı... Oyunla kalın, oyunla kalmaya devam edin :)
Oyun Kimin?
Oyun Kimin?Erol Erdoğan · İz Yayıncılık · 20234 okunma
Oyun her canlının ayrılmaz parçası. İnsan da, kedi de, köpek de, kuş da oyunla hayatı kavrıyor, hayatı kolaylaştırıyor, iletişim kuruyor. Toprak altındaki ağaç köklerinin birbiriyle iletişimde olduğunu söyleyenler var. Bence ağaç köklerinin iletişimlerinin bir kısmı da oyunladır. Evet, buna inanıyorum. Oyun, dış bir unsur değil içe ait bir dinamizm.
Reklam
"Velhasıl oyun oynamayan çocuk yoktur, hatırlamayan yetişkin vardır. Çocuğumla oynayacak bir şeyler bulamıyorum diyenler. Siz de düşünün, belki de o kadar oyunsuz geçmemiştir çocukluğunuz."
Tuğba Akbey İnan
Tuğba Akbey İnan
Çocuk oyun oynayamıyorsa sorun var demektir. Oyuncakları, patlamamış bombalar ve füze parçaları olmuşsa çocukların, orada ciddi bir çocuk düşmanı vardır...
Çocuk ve oyun en anlamlı ikilidir. Oyun, çocuklarımızın en temel hakkıdır.
Çocuk oyunla büyür, hayatı kavrar, gelişir; çocuğun sosyal, fiziki ve psikolojik sağlamlığının temel aracı oyundur. Çocuktaki oyun eksikliği, sonraki yaşlarda da olumsuz sonuçları olacak ciddi bir yoksunluktur, mahrumiyettir.
Reklam
Aşırı eğitim, yoğun sınavlar, kariyerist yaklaşımlar da çocukların sosyal ve psikolojik gelişim evrelerini olumsuz etkilediği gibi yaşlarının gereği oyunlarla buluşmasına da engel olmaktadır.
Çocuk işçiliği de öyle. Yaşına ve bedenine göre ağır işlerde çalışan çocuklar, oynamak şöyle dursun, dinlenecek vakit bulamadıkları gibi eğitimden de çoğu zaman geri kalmaktadır.
Camide çocuk varsa sevinelim, yoksa kendimize acıyalım...
Camide çocuk sesi duymak istemeyenler yanlış yapıyor, camiyi park gibi oyun alanına çevirenler doğru yapmıyor. Burada ince bir çizgi var. Özel durumu olmayan hiçbir mekânı çocuksuz düşünemeyiz, çocuk her yerde olur. Çocuğun her yerde olması hayatın doğal akışının neticesidir. Çocuk, olduğu yerde çocukluğuyla olur. Çocuk bulunduğu yerde merakını, heyecanını, enerjisini, sevimliliğini ortaya koyar. Çocuğun bulunduğu mekân çocuğun dinamizmine uygunsa, çocuk orada bulunduğu sürece büyüklerin iklimi onu kuşatıyorsa, çevresindekilerce doğru yönlendiriliyorsa, merak ve sevgi veya ilgisine karşılık buluyorsa çocuk mekânın uyumlu ve anlamlı bir üyesine dönüşür. Çocuğun, bulunduğu ortamın doğal unsuru haline dönüşmesi, çocuğun eğitimi, sosyolojisi, kültürü bakımından kıymetlidir. Çocuk böyle bir durumda doğal olarak eğitilir, kültürlenir, sosyalleşir. Bu hâl camide oluyorsa, çocuk dindarlığı kendiliğinden başlar. Mesela, ramazan aylarında, çocuk, oruç ritüellerinin doğal oyuncusu olduğu için, çocukların camiyi, ezanı, sahuru, teravihi sevmesi de kendiliğinden oluşur.
Aslında camide çocuğa ve çocuk sesine tahammül etmeyenlerden bazıları, çocuğa başka mekânlarda da tahammül edemeyebiliyor. Birçok mekânda "Çocuğun burada ne işi var?" cümlesini duyabiliyoruz.
520 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.