28 Temmuz 1940 yılında doğan Eugenia Parry Janis, Harvard Üniversitesi'nden mezun olmuştur. Guggenheim ABD & Kanada Beşerî Bilimler Bursu ödüllerini almıştır.
Paris'te her gün böyle şeyler olur ama hiçbiri halka sergilenmez. Çöpçüler lokantaların arkasında, Metropol metro ve tramvay kondüktörleri arabalarında bacaklar, ayaklar, el ve kollar bulurlar. Bahçıvanlar bunlara parklarda rastlar. Çocuklar boş arsalarda bunları tekmeleyip oynar. Seine balıkçılarının ağlarına bunlar takılır. Kimi zaman postadan kafatasları çıkar. Ama kurban morga götürülür ve sessizce ortadan kaldırılır. Bunlar için yapılan tek şey gün gün, ay ay, yıl yıl bir morg memurunun süslü yazısıyla kayıt edilmeleridir.
Bir çocuk kaçırılır ve sonra serbest bırakılırsa yasalar bunun bir suç olmadığını söylüyor. Paris'te hırsızlıktan sonra en çok işlenen suç, kız çocuklarını taciz. Çok kimse bunu polise bildirmeye çekiniyor ama bilinen rakam yılda 30.000'e yakın.
Bir erkek boşalmayı bekleyen sertleşmiş bir penisten başka bir şey değildir. Benim için asla bundan başka bir şey olmamışlardır. Tohumlarını boşaltırlar. Sonra, hoşça kal. Babamı hiç bilmedim. Annem de bilmiyordu zaten. Erkekler size para sağlayan şeylerdir. Değil mi? Onlara duymak istediklerini söylerim. Kendilerini iyi hissederler. Bir süre için. Sonra çeker giderler.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki bu eser yalnızca cinayet öyküleri anlatılmış sıradan bir kitap değil.
Yazar, sanat tarihi ve ilk dönem fotoğrafçılık üzerine sayısız kitap ve deneme yazan, sayısız ödül alan başarılı bir araştırmacı.
Bir gün Paris'te bitpazarında gezip eski fotoğraflar ararken fosil satan bir adam kendisine bir albüm
Cinayet masasının dosya arşivini karıştırmak gibi,merak edilen ancak merak ediyor olmanın ne kadar normal olduğunu sorgulatan.Cinayet mefhumunu,faili,maktulü tüm çıplaklığıyla suratınıza çarpan,ötesi yok.