Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fatih Ertürk

Fatih ErtürkAli Fuat Cebesoy yazarı
Yazar
8.3/10
17 Kişi
42
Okunma
4
Beğeni
774
Görüntülenme

Fatih Ertürk Sözleri ve Alıntıları

Fatih Ertürk sözleri ve alıntılarını, Fatih Ertürk kitap alıntılarını, Fatih Ertürk en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir insanın kalbinin sırlarını ve bulunduğu ortamı bilmeden, ona tesir etmenin ve onu anlamanın imkanı yoktur.
iki defa gerçekleşen bir şeyin mutlaka üçüncüsü de olur.
Reklam
“ Süleyman Demirel’in çok güzel bir benzetmesi vardı. Tornacının oğlu Abdullah gül, takacı Kaptan Ahmet’in oğlu Recep Tayyip ve ben çobanın oğlu Süleyman biz Başbakan olmamızı Cumhuriyete borçluyuz demişti.”
Sayfa 192Kitabı okudu
“Türkiye’de gerçekten devran çok hızlı dönüyor ama değişmeyen bir şey var Hukuksuzluk. Ve dünyada bu hukuk eksikliği sıralamasında Türkiye en altlarda. Hangi gelişmişlik kalkınmışlık diye baktığınızda ekonomi olarak biz büyüyoruz ama gelişmiyoruz.”
Sayfa 215Kitabı okudu
(Namık Kemal) yaptığı devrim gibi yenilikler sonunda sürgünü ve azli göze alacak kadar da idealist olan, gür sesli, cesur bir kalemdir.
“Siyasette sizi seven taraftarlar kadar değil, sizin gibi düşünmeyenlerin size duyduğu saygı kadar varsınızdır.” Bu Duvarge’nin bir sözüdür değişik şekillerde söylenmiştir; “Siyaset sanatı sizin gibi düşünmeyenlerin size saygı duymasını sağlama sanatıdır.”der. Bu yanıyla bu hükümet Cumhuriyet tarihinin en kötü hükümetidir.”
Sayfa 302Kitabı okudu
Reklam
“Yaşar Okuyan: AKP’nin Bursa milletvekili mesela başbakana dokunmak ibadettir diyor. Bir dokunuyoruz başbakana ne namaz niyaz ne hac hiçbir şeye gerek yok. Tayyip beyin yakınından geçsem dokunacağım da. Ne diyeyim koskoca adam mebus olmuş köylü Memet ağa değil. Hasan efendi değil. Bu adam Bursa’nın mebusu. Yani bilme ama Kuran’da vardır herhalde tövbe yarabbi böyle dokununca ibadet tamam. Vahiy gelmiştir herhalde adama tövbe yarabbi. Şöyle gidip dokunacağım Tayyip beye ne oluyor derse Tayyip bey diyeceğim benim öbür taraf çok karışık size dokundum mu hiç olmazsa öbür tarafı garanti altına alırım diyeceğim. Ya böyle bir şey olabillir mi ya.”
Sayfa 232Kitabı okudu
Namık Kemal'i fikir ve sanat hayatımız açısından ölümsüz kılan iki özelliği vardı. Bunlardan birincisi, eski sanat anlayışını kırarak, Batılı formlar denemesi ve neredeyse tüm türlerde örnekler vererek bir rehber, bir öğretmen, bir yol gösterici olmasıdır. İkincisi ise, hayatın ve insanın gerçekliğinden kopuk bir sanat anlayışını reddederek, sanatı toplum ve insan için yapmasıdır.
“Türkçe ile felsefe yapılmaz diyenler Türk modeli başkanlık yapılır mantığıyla Türkiye’ye bir başkanlık modeli getirmeye çalışıyorlar. Amerika’yı örnek verenler süper devlet olacağız diyenler mesela başkanlık sistemi ile yönetilenlerin şöyle bir kaçına örnek çıkardım mesela; Ekvator, El Salvador, Guatamela,',Filipinler, Uruguay, Venezüela, Zambiya, Bolivya, Belarusya, Brezilya, Afganistan, Arjantin, Liberya, Meksika, Haiti o kadar çok başkanlık sistemi ile yönetilen yer var ki. Bunlara baktığınızda hiç birinde tam oturmuş bir demokrasi yok. Eşit dağılım yok, insan haklarının yerine oturduğu yok,gelir dağılımında insanlarla ilgili bir paylaşım yok. Özgürlükler kısıtlanmış, yolsuzluk ve yoksulluk bu ülkelerde bir türlü engellenememiş. Şimdi sen bütün bunları örnek gösterip “ Türkiye süper ülke olacak” masalını gel sen bizim külahımıza anlat. Adalet ve Kalkınma Partisi bunu anlatırken halk arasında “At yalanı öpeyim inananı” gibi bir piskoloji ortaya çıkıyor. Baktığınız zaman başkanlık modeli Türkiye’deki sisteme uygun mu? Bize göre uygun değil. Bazı yandaş ve besleme kanallarda AKP’li tosuncuklar aslında onlara tosuncuk da demiyorum çünkü Tosun besili sağlam bir yaratıktır. Onlara Angus demek lazım. Onlara yurt dışından ithal edilen Angus adını takmak lazım.”
Sayfa 245Kitabı okudu
“Bu ülke kimsenin babasının çiftliği değil. Herkes Türkiye Cumhuriyetinin kurallarına uymak zorundadır. Ve bizim için ihtiyaç olan demokrasinin de bize getirdiği daha çok müzakere etmektir. Demokrasi demek ortak akıl demektir. Yani bir kişinin iki kişinin her şeyin iyisini düşündüğü değil , belli konuların toplumda tartışılarak en doğru ve en iyi kararın alınabileceği bir rejimin adıdır demokrasi.”
Sayfa 286Kitabı okudu
Reklam
“bugün Kabe’nin etrafını kulelerle donattılar 149 katlı Zemzem Towers. Nerede Kabe. Bu İslam’a hakarettir. Bizim Osmanlı revaklarını alıp attılar ve üç kat kulelerle rezidanslara çevirdiler. Diyanet işleri başkanımız çok üzüldüm diyor bu olaya. Çok üzülmüştür daha görmemiş demek. Bunun babası ve dedesi Medine’ deki Hazreti Peygamberin mezarını ortadan kaldırma girişimindeydi. Atatürk telgraf çekiyor. Çok önemli. 1926 yılında. “Eğer” diyor, “ Hazreti Peygamber’in mezarının bir taşını oynatırsanız ordumu aşağıya gönderirim!” diyor. Ve Atatürk’ün sayesinde bugün Peygamber efendimizin mezarı orada. Yoksa düzleyecekler işte Vahhabiliğin anlayışı böyle. Sonra sen Atatürk’e dil uzat. Atatürk’e dil uzat dinsiz olsun. Bunların Türkiye’deki uzantıları da din adına fetva versin. Geç bunu. “
Sayfa 222Kitabı okudu
“ Cemil Çiçek’in çok önemli bir sözü var. Buna da denk geliyor. Bizim Müslümanların en az kullandığı kısım akıldır.”
Sayfa 193Kitabı okudu
“Mustafa Balbay: Şimdi sosyolojide bir kavram var. Öğrenilmiş çaresizlik diye. Bizim gibi AKP dışındaki insanlara, Atatürkçülere hatta Atatürkçülük sadece belirli bir kesimin elinde değil merkez sağda da solda da bu ülkenin güvenliğini ve egemenliğini isteyen herkesin benimsediği ortak değerlere bağlı insanlara “Kaybettiğinizi kabul edin!” mesajını dayatıyorlar. Ama biz bunu kabul etmeyeceğiz. Bir insan ancak kendi kendine yenildim dediği an yenilir. Yoksa yenilmez.”
Sayfa 228Kitabı okudu
“Bakın dünyada sadece 3 tane dil var ki kadını ve erkeği eşit. Türkçe, Estonca ve fince. Buna karşılık bütün Latin kökenli dillerde; İngilizce, Fransızca,Almanca kadın ve erkek ayrı kişilerdir. Ama Türkçede kadın ve erkek “O” sözcüğüyle tarif edilir. “O” sözcüğü bir cinsel ayrımcılık içermez. İngilizcede He-She erkek öncedir. Almancada Der-Die erkek öncedir. Ama Türkçede ne deriz ; o kadını aşağılamaya çalışan sözde din adamı da önce kadın-erkek diyordu. Türkçenin akışı kadın-erkek’tir.”
Sayfa 143Kitabı okudu
Anayasaya (Kanun-i Esasi) göre yapılacak barış mecliste görüşülerek kabul edilmesi gerekiyordu. Osmanlı Mebusan Meclisi 16 Mart 1920' de Misak-ı Milli kararlarını kabul etmiş ve İstanbul'u resmen işgal eden itilaf güçleri tarafından dağıtılmıştı. Bundan dolayı Padişah Vahdeddin ve Sadrazam Damat Ferit Paşa, eski kumandan ve vezirlerden oluşan "Saltanat Şurası" nı toplamışlardı. Fransa'ya giden Bağdatlı Hadi Paşa, Rıza Tevfik Bey ve Reşat Halis Bey'den oluşan Türk Heyeti, Paris yakınlarındaki Sevr kasabasında 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Barış Antlaşması’nı imzaladı. Osmanlı anayasasının (Kanun-i Esasi) bir gereği olarak, Mebuslar Meclisi tarafından onaylanmadığı için Sevr Antlaşması’nın hukuki bir geçerliliği yoktur. Sevr Antlaşması, Türk milletinin direnişi ve kararlılığı karşısında uygulanamamış bir antlaşmadır, Antlaşmada çok ağır hükümlerin yer alması ve bağımsızlığın kaybedilmesi Türk milletinin mücadele gücünü arttırmıştır. Son Osmanlı Mebusan Meclisi'nde vatanın bütünlüğü ilke olarak kabul edilmiş, ancak İstanbul Hükümeti daha sonra Sevr Antlaşması’nı imzalayarak bu ilkeye ters düşmüştür.
Sayfa 120Kitabı okudu
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.