Fatma Yüce

Freud’un Din Yanılsaması yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
4
Okunma
1
Beğeni
197
Görüntülenme

En Yeni Fatma Yüce Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Fatma Yüce sözleri ve alıntılarını, en yeni Fatma Yüce kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Freud'un saplantı nevrozu ile dini özdeşleştirdiği açıklamalarında Oedipus kompleksine özel yer atfettiği görülür. Oedipus kompleksini saplantı nevrozlarının çekirdeği olarak degerlendiren Freud'a göre bu kompleks ilkel dinlerin ve onlardan türeyen tüm dinlerin temelini oluşturmaktadır. Freud'un son derece önemli gördüğü ama çağdaş psikiyatride pek fazla önemsenmeyen Oedipus kompleks bilimsel bir veriye değil bilimdışı bir mitolojiye dayanmaktadır. Eski Yunan mitolojisinde yer alan Kral Oedipus trajedisindeki Oedipus'un işlediği iki büyük suçu Freud, nevrozları temellendirdiği babayı öldürme ve anneye sahip olma şekildeki iki temel cinsel güdü olarak tanımlayarak görüşlerinin temeline yerleştirmiştir. Bu durum onun hem bilimsel hem de dini görüşlerini bilime dayandırmak yerine bilim dışı verilerle donattığını ve mitolojik unsurlarla çarpıttığını göstermektedir. Normalde bilim mitolojik unsurlarfa çarpıtılmadığı sürece dinle uyum göstermektedir. Freud bilimi mitolojik unsurlarla çarpıttığı için dinle çatıştığını iddia etmektedir. Freud daha sonra Oedipus kompleksi totemizm ve dinin benzerliğindeki kilit nokta olarak belirlemiştir.
Sayfa 124Kitabı okudu
Birçok kişinin de kabul edebileceği gibi Freud'a göre de en yoğun haz duygularını yaşatan ruhsal tutum sevgidir. Ama Freud sevgiyi de cinsel sevgi olarak sınırlandırp maddi haz kategorisinde değerlendirmektedir.> Freud'un bu değerlendirmesi onun materyalist felsefeye sıkıca bağlı olduğunu gösteren kanıtlardan biridir. Freud materyalist arka planı dolayısıyla psikanalizde görünmeyen süreçleri mekanik bir sebep olan cinselliğe bağladığı gibi mutluluk arayışında karşılaşılan ruhsal tutum olan sevgiyi de cinselliğe bağlamaktadır.' Freud'a göre acıyı önlemenin bir tekniği de libido kaydırmalarıdır. Bu şekilde içgüdülerin hedefleri dış dünya tarafından engellenmeyecekleri bir alana aktarılır. Freud bu duruma içgüdülerin yüceltilmesi demektedir. Bu yüceltme sonucunda insan ruhsal ve entelektüel çabadan kaynaklanan bir hazza ulaşır.> Sanat ve din gibi fenomenlerden elde edilen bu haz ise genellenemeyecek düzeyde ve az kişiye mahsus olduğu için acıyı dindirmek için ideal bir yöntem olarak sunulamaz. Ayrı zamanda bu hazların etkisi çok küçük düzeylidir ve gerçek bir acıyı alt edecek kadar güven vermezler.> Aslında Freud manevi hazlara da ihtimal verdiğini ama bunun çok az kişinin bir kazanımı olduğunu belirtmektedir.
Reklam
Freud'un din görüşlerinde dikkat çeken en belirgin özellik ise ateist, natüralist ve materyalist felsefi düşüncelerinin tesiriyle dine olumsuz yaklaşmasıdır. Freud Tanrı ve din kavramlarını birbirine paralel olarak kullanmış ve her ikisini de birlikte olumsuzlamıştır. Bu çalışmada Freud'un Tanrı ve din görüşleri iki önemli din tanımlaması (aynı zamanda iddiası) üzerinden ele alınacaktır: 1) “Din nevrozdur.”, 2) “Din yanılsamadır /illüzyondur”. Freud ilk argümanında dine yanlış bir var oluş ve olumsuz bir içerik atfederek indirgemeci yaklaşmış, ikinci argümanında ise önce Tanrı'nın yüceltilmiş baba imgesi olarak insan zihninin bir yaratımı, bir yansıtması olduğunu iddia etmiş, ardından Tanrı'dan esirgediği gerçekliği dinden de esirgeyerek dini bir yanılsama/illüzyon olarak tanımlayarak yok saymış ve böylece dine herhangi bir var oluş atfetmemiştir. Aslında Freud'un birbirini bütünleştirdiğini düşündüğü bu iki argümanı birbirini nakzetmektedir. Çünkü Freud önce dine yanlış da olsa bir varlık atfetmiş, sonra ise bunun da fazla olduğunu düşünerek yanlış varoluşu da ortadan kaldırmış görünmektedir.
Esasında Freud'un yetkin olmadığı alanların başında felsefeden daha ziyade din gelmektedir. Kendisi psikiyatri alanında bilgisi olmayanların alanla ilgili konuşmasını yetkinlik gerekçesiyle doğru bulmazken, din alanında yetkin olmadığı halde görüş beyan ederek daha ilk başta çifte standart mantık hatasına düşmüştür. Freud din hakkında akademik düzeyde bilgi sahibi olmaksızın ve felsefeye de yeterince hâkim olmadan azımsanmayacak kadar fazla görüş beyan ederek din felsefesi araştırmaları açısından nazar-ı dikkate alınacak bir bilim adamı konumuna gelmiştir. Bu çalışmada Freud'un din felsefesi için neden oldukça önemli bir figür olduğu genel sorusuna Tanrı ve din görüşleri ele alınarak cevap verilecektir.
Tanrının var olduğu ya da olmadığı , kesinliği sabit olmadığı için, bilinemez ; ama Tanrı’nın var olduğu ya da olmadığı yönündeki tüm iddialar, içinde belirli bir gerekçelendirmeyi barındırdığı ölçüde rasyonel olabilir ..
Sayfa 176Kitabı okudu
William Rowe’a göre , dünyamızdaki kötülüğün çokluğu ve çeşitliliği, Tanrı’nın varlığı ile mantıken tutarsız değilse bile , teistik Tanrı’nın var olmadığı yönündeki inanca güçlü bir rasyonel destek sağlar niteliktedir ..
Sayfa 158Kitabı okudu
Reklam
23 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.