Selammm, bugün sizlere #adaikincielumutlar kitabı ile geldim..Ilk kitabını okuyup çok sevmiştim ve soru işaretleri barından bir son ile bitmişti kitap.Ikinci kitabını da hemen okudum yine aynı keyifle ve severek okudum.Ilk kitap da Ada'yı ne kadar sevip empati yaptıysam bu kitap da beni bi o kadar da sinir etti yaşadığı olaylara bakarsak aslında normal ama bu gibi durumlarda insan sevdiklerini, arkadaşlarını, ailesini yanında ister Ada tam tersi bir şekilde sevdiklerini kendinden uzaklaştırdı ah Barış ne çektin Adadan neyse ki sürekli böyle sürmedi
Gelelim konusuna, ilk kitap da Ada arkadaşı Meltem ve dayısı Ahmet ile Roma'ya gidiyordu annesini bulmak için.Bu kitapda ise Annesine adım adım yaklaşıyor.Her ne kadar yeni yıla da Roma da girecek olsalarda Ada bunların hiç birini umursamıyor.Tek istediği Annesine bir an önce kavuşmak.Ama bilmediği bazı şeyler var ve bunları yine ondan saklayan Dayısına hem kırgın hemde kızgın.Annesinin yanına götürülmesi ile hayatının en büyük şokunu yaşıyor, Annesi onu hatırlamıyordu.Büyük bir yıkılmışık ile Türkiye'ye geri döner.Anneannesine, Dayısına, Melteme ve hatta Barışa bile tavırlı ve kızgındır.Bir diğer yakın arkadaşı Suat ise ortalıkta yoktur.En can alıcı olay ise hâlâ Anneannesine kırgınken onu kaybetmesi olur ve kendini suçlar.En sevdiği kişiyi kaybetmek Adayı daha da büyük bir çıkmaza sokar..
Suat neredeydi?
Anneannesinin vefatından neden kendini suçlu hissediyordu?
Sevdikleri ile arasını düzeltebilmiş miydi?
Peki ya Annesi onu hatırlayacak miydi?
Merak ettiniz değil mi? ozaman iki kitap dan oluşan bu seriyi okumanızı Tavsiye ederim.