Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Filiz Barın Akman

Filiz Barın AkmanOsmanlı Kadını yazarı
Yazar
8.3/10
9 Kişi
54
Okunma
3
Beğeni
1.525
Görüntülenme

Filiz Barın Akman Sözleri ve Alıntıları

Filiz Barın Akman sözleri ve alıntılarını, Filiz Barın Akman kitap alıntılarını, Filiz Barın Akman en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Batılı devletlerin, bir müdahale gerekçesi olarak, “kurtarılmaya muhtaç baskılanmış Doğulu kadın” algısını harem müessesesi üzerinden yürüttüğü emperyalist gelenekten beslenen bu anlayış, modern zamanlarda da başörtüsünü İslam dininin bir baskılama ve gericilik sembolü olarak mimletme doğrultusunda evirilmiştir. Müslüman kimliğin görünür bir sembolü olması sebebiyle de batıda İslam karşıtlığı maalesef Müslüman kadının kıyafeti ve başörtüsü üzerinden yürütülmektedir.
Rönesans ressamı Holbein'in Türk Anadolu halılarını resmettiği tabloları o kadar meşhur olmuştur ki resim lügatinde "Holbein halıları" diye bir terim türemiştir.
Reklam
Doğuya seyahat eden Avrupalılar eve dönüşlerinde beraberlerinde Doğuda gördükleri ve günlük yaşamda kullanılacak pekçok eşya ve giyecek malzemesinin yanı sıra başta çeşitli baharatlar olmak üzere yiyecek maddesi de götürmüşlerdir. Bunlardan en önemlisi Doğudan batıya en büyük yolculuklardan birini yapan kahvedir.
Batı dünyası için en önemli matematiksel kazanım sıfır rakamının İslam bilim dünyası vasıtasıyla öğrenilmesi olmuştur. Roma rakamlarına bakıldığında sıfırı temsil eden bir işaretin olmadığı görülecektir.
Sayfa 25
25 yıl sonra vaazın Keşiş Robert tarafından nakledilen versiyonu da yine Türklerden nefretle bahsederek ‘inançsız’ Türklerin barbarlıklarıyla kutsal şehir Kudüs ve Konstantinopol’ü kirlettiklerine vurgu yapar. Türkleri, 11. yüzyılda ve sonrasında Selçuklu Devleti’nin hakimiyet sürdüğü günümüz İran ve Orta Asya topraklarına kasten Pers krallığı içinden geliyor diyerek tanımlar. Vaaz o kadar çarpık varsayımlarla doludur ki Türkleri zorla hıristiyan erkekleri sünnet ettikleri ve kanlarını kiliselerdeki kutsal su kaplarına döktükleri bile iddia edilir.
Vaazlarda Türkler ve Müslümanlar, Hristiyanların barbar katilleri olarak nitelenmiş ve fakirinden zenginine bütün kesimden inanan hıristiyanları kendi aralarında savaşmayı bırakıp doğuda yaşayan hıristiyan kardeşlerine yardım için Haçlı Seferleri’ne katılmaya çağrılmıştır. Ödül olarak da Papa’nın; tanrının ona verdiği yetkiyle savaşa katılanları günahlarından arındıracağı belirtilmiştir. … Puta tapanlardan kasıt Müslüman Türklerdir.
Reklam
Çedik pabuç âdeti kadının meşgul olduğunun, müsait olmadığının ya da misafir ağırladığının, kısacası kocasının müdahalesi olmadan, kendi başına kalmak istediğinin işaretiydi. Harem kapısında pabuçları gören koca ise kesinlikle kadının alanına müdahale edemez; eşinin kendisinin müsait olduğunu bildirmesine kadar selamlıkta beklerdi. Pardoe‘nun seyahatnamesinde detaylı bir şekilde anlattığı şekilde, haremde saygı ve ahlak kurallarının gözetildiğini vurguluyordu.
Gelmiş geçmiş en büyük İslam medeniyetlerinden olan Osmanlı toplumunda kadının yeri, bu kitaptan incelendiği üzere, pek çok önyargıyı bertaraf etmektedir.
Yere göğe sığdırılamayan Batı
İngiltere'de kadının görevleri kocasına itaat, evi temiz tutma ve çocuk büyütme olarak özetlenmiştir. 1884'e kadar evli bir İngiliz kadınının kanun önündeki sıfatı "köle" ya da "mal" anlamına gelen "chattel"di.
Türkiye Cumhuriyeti’nin medeni aile hukukunun temel prensiplerini aldığı İsviçre’de bile evli kadınlara mallarının yönetim hakkını kısmen de olsa 1874 yılında vermiştir.
Reklam
Osmanlı ve pek çok diğer Müslüman toplumlarda, hem evlilik öncesi hem evlilik sonrası kadının malının kendi tasarrufunda bulunması, kocasının kadının parasına müdahale etmeden onu geçindirme zorunluluğu İngiliz kadını için ancak 1882 yılından sonra bir hak oldu.
Çağdaş Avrupa’ya (!) bakın hele!… 1884’e kadar evli bir İngiliz kadının kanun önündeki sıfatı "köle" ya da "mal" anlamına gelen ‘chattel’di.
Osmanlı kadının kendi alanlarını erkeklere karşı korumada gösterdiği hakimiyet bir özgürlük göstergesi olarak batılı kadınları çok etkilemiştir.
Ayrıca, 1040 yılında Kahire'de ölen İbn Heysem'in Kitabu'l-Menâzir-Mercekler Kitabı-modern mercek ve fotoğraf makinesi sisteminin temelini atmıştır. Harran'da 858 yılında doğan Müslüman astrolog el-Battani'nin güneş yılını en doğru şekilde hesapladığı kitabı Kitâbu'z-Zic'deki buluşlarına onbeşinci yüzyıl bilim adamı Kopernik tarafından referanslarda bulunulmuştur. 1037 yılında ölen ve Batıda Avicenna olarak bilinen İbn Sina'nın tıp alanında yazdığı Kanun kitabı el-Kânun fi't-Tib adı altında yüzyıllarca Batıda tıp alanında kaynak kitap olmuştur.
Hatta 1721 yılında. Montagu'nun Osmanlıda uygulanan çiçek aşısından bahsetmesinin ardından Londrada büyük bir çiçek hastalığı salgını baş gösterir ve kraliyet ailesi büyük bir endişeye kapılır. Montagu'nun yazılarından haberdar olan kraliyet üyeleri bu aşılama metodunu kendilerinde denemek isterler. Doktorların tehlikeli olabilir uyarıları sonucunda emin olabilmek için önce aşıyı başka insanların, ölüme mahkum edilmiş suçluların üzerinde denemeye karar verirler. Aşılanan mahkumların birkaç hafta içerisinde iyileştiklerini gördüklerinde ise çiçek aşısı yaptırmaya karar verirler ve İngiliz halkını da aşının hastalığa karşı güvenli bir yol olduğu konusunda rahatlatırlar. Bundan sonra kayıtlara göre onsekizinci yüzyılda İngilterede çiçek hastalığı vakalarında büyük bir düşüş gözlenmiştir.
86 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.