1966'da Montreal'de doğdu , Fransız-Kanadalı bir araştırmacı ve Montreal'deki Quebec Üniversitesi'nde (UQAM) siyaset profesörüdür. Özellikle toplumsal hareketleri inceliyor: alter-küreselleşme, anti-feminizm ve erkeklik, feminist yanlısı erkekler, polis baskısı, anarşizm, siyasi profil oluşturma, savaş ve demokrasi. Anti-feminizm ve anarşizm konusunda uzmandır.
Bu akım, kapitalizmi çevre, hayvanlar ve insanlar üzerindeki yıkıcı etkileri sebebiyle eleştiriyor. Bu anarşizm, türcülüğe karşıdır, yani canlı türleri arasındaki ayrımları ve ayrıştırmaları reddeder. Bu akımın takipçileri genellikle vejetaryen ve hatta vegandır ve mesela ürünlerini hayvanlar üzerinde test eden ilaç firmalarına karşı mücadele ederler. Tüm anarşizm türleri içinde günümüz toplumunu en çok eleştiren ve en çok panik yaratan akım budur. Anarşist ekolojinin üç alt türünden bahsedebiliriz. "İlkelcilik” bu türlerin en radikali ve en karikatürize olanı. Oregon'da dil, sayılar, zamanın hesaplanması ve hatta teknoloji de dâhil olmak üzere medeniyetin yabancılaştırıcı etkilerini eleştiren bir yazar olan John Zerzan ile ilişkilendiriliyor. Biz farkına varmadan bizi kontrol etmenin yanı sıra, bu kurumlar bizi gerçeklikten uzaklaştırıyor, çünkü gerçekliği sadece bu kurumlar aracılığıyla, yabancılaştırıcı etkilerle ele alabiliriz
Anarşizm, on dokuzuncu yüzyılın sonunda patlayan birkaç bomba hakkında hâlâ kendini açıklamak zorunda kalıyor, ama cumhuriyetçilik ve liberalizm kölelik, sömürgecilik, ırkçılık ve cinsiyetçilikle ilgili hiçbir sorumluluk kabul etmeyebiliyor. Devletçilik, milyonlarca kurban alan tüm bu savaşlardan mesul. Neticede ABD, şehirlerin üzerine atom bombası atıp yüz binlerce sivili öldüren liberal cumhuriyetçi bir rejimle yönetiliyor. Ancak atom bombasından hiç bahsetmeden cumhuriyetçilik veya liberalizm üzerine tam tekmil bir kitap yazabilirsiniz, oysa anarşizm hakkındaki tüm kitaplar söze ev yapımı bomba yapanlardan bahsederek başlar. Halkı tiranın tahakkümünden özgürleştirmek amacıyla tiranın öldürülmesini savunan tiranı öldürme teorisi önce Batı'da Hıristiyanlar tarafından, hatta Orta Çağ'ın sonunda çok sayıda kralı öldüren dindarlar tarafından geliştirilmişken "anarşist terörizm" sizi neden bu kadar endişelendiriyor? Sonra pek çok devlet başkanı anarşistlikle hiçbir alakası olmayan kişilerce öldürüldü.
"Marx'ın devletinde, artık ayrıcalıklı sınıf olmayacak, ama bugünün hükümetleri gibi kitleleri siyasi açıdan yönetmek ve idare etmekle yetinmeyecek aşırı karmaşık bir yönetim olacak. Bu yönetim, zenginlik üretme ve üretilen zenginliği adil şekilde paylaşma, toprağı işleme, fabrikalar kurma, ticareti örgütleme ve yönetme ve nihayet sermayeyi tek banker, yani devlet aracılığıyla üretime yatırma yeteneklerini kendi üzerinde toplayarak kitleleri ekonomik olarak da yönetecek. Anarşistlerin iyi bir şekilde öngördüğü sorun, o çok ünlü devrimci partinin idaresinin yeni bir yönetici eliti olacağı, kendisinin de hükmedici, baskıcı, halk kitleleriyle hiçbir ortak noktası kalmayan bir 'devlet aristokrasisi' haline geleceğiydi. Eskiden işçi olsalar bile yöneticiler artık işçi olmayacaklar ve yeni makamlarına yerleşir yerleşmez proletaryaya devletin tepesinden bakacaklar. Artık halkı değil, kendilerini ve devletin çıkarlarını temsil edecekler. Marksistler, bu diktatörlüğün kısa süreceğinden emindi, ama Bakunin hiçbir diktatörün mümkün olan en uzun süre iktidarda kalmak dışında bir amacının olmayacağını tahmin ediyordu."
Pyotr Kropotkin "Biz hayal dünyasında yaşayıp insanları olduklarından daha iyi görmüyoruz, onları oldukları gibi görüyoruz ve bu yüzden otoritenin insanların en iyisini bile kötüleştirdiğini söylüyoruz.” Kropotkin bizi yönetenlerin bizim için iyi olduklarını düşünenlere alaycı yaklaşıyordu. Bu türden bir düşünceyi "yönetim ve işverenlerle ilgili tatlı bir ütopya" olarak niteliyordu: "Bu ütopyaya göre patron işçiye asla zalimlik yapmaz, babalık yapar! Bir savcı, bir sanığın başını sadece hitabet yeteneğini göstermek amacıyla ister. Daimî ordular vatandaşların sevincidir, çünkü askerler tüfeklerini yalnızca çocuk bakıcılarının önünde resmigeçit yapmak için ellerine alırlar!"
İki akademisyen baba oğul anarşizmin derinliklerine yolculuk yaparak bu konuda akılda kalan neredeyse bütün argümanları masaya yatırıyorlar. Anarşist eylemlerin günümüzden geçmişe kadar uzanan tarihsel serüvenini de eklemeden geçmiyorlar tabi ki. Kitapta şu eksik olmuş dediğim bir şeye rastlamadım. Gayet ayakları yere basan bir diyalog gerçekleşmiş. Diğer kuramsal kitapların yanında bu biraz daha anlaşılır bir kitap olmuş diyebilirim, keza onları da anladım ama her okuyucu için uygun değil tabi kuramsal kitaplar. Anarşizm hakkında doğru yanlış ne biliyorsanız mutlaka bu kitaba da göz atmanızı tavsiye ederim.