Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Franz Oppenheimer

Franz OppenheimerDevlet yazarı
Yazar
9.0/10
2 Kişi
13
Okunma
3
Beğeni
1.373
Görüntülenme

En Eski Franz Oppenheimer Sözleri ve Alıntıları

En Eski Franz Oppenheimer sözleri ve alıntılarını, en eski Franz Oppenheimer kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
devletin avcı/çoban göçebe toplulukların tarımcı/yerleşik toplulukları boyunduruk altına alması sonucunda ortaya çıktığını savunur. ona göre bu süreç bazen birbirinde ayrı, bazen de içiçe geçmiş altı aşamada gerçekleşir. ilk aşama göçebelerin yerleşikleri yağmalaması aşamasıdır. ikinci aşama yağmalamanın yaşam hakkı karşılığı haraça dönüşmesi aşamasıdır. üçüncü aşamada haraç, yerleşiklerin gönüllü olarak verdiği bir vergiye dönüşür. dördüncü aşamada göçebeler, vergi gelirlerin korumak için müstahkem mevkiler (kale) inşa ederek yerleşik hale geçerler. beşinci aşamada, egemenler tabii olanların arasındaki ilişkileri de içeren bir hukuk yaratırlar. son aşamada ortak duygu ortaya çıkar.
Devletin,avcı/çoban göçebe toplulukların tarımcı/yerleşik toplulukları boyunduruk altına alması sonucunda ortaya çıktığını savunur. ona göre bu süreç bazen birbirinde ayrı, bazen de iç içe geçmiş altı aşamada gerçekleşir. ilk aşama göçebelerin yerleşikleri yağmalaması aşamasıdır. ikinci aşama yağmalamanın yaşam hakkı karşılığı haraca dönüşmesi aşamasıdır. üçüncü aşamada haraç, yerleşiklerin gönüllü olarak verdiği bir vergiye dönüşür. dördüncü aşamada göçebeler, vergi gelirlerin korumak için müstahkem mevkiler (kale) inşa ederek yerleşik hale geçerler. beşinci aşamada, egemenler tabii olanların arasındaki ilişkileri de içeren bir hukuk yaratırlar. son aşamada ortak duygu ortaya çıkar.
Reklam
Geçmişteki ve günümüzdeki devlet, devlet adı verilebilecek her kuruluş, özellikle de yüksek gelişme aşamalarına ulaşmış, güç, büyüklük ve zenginlik bakımından dünya tarihinde bir yeri olan her devlet, bir sınıf devleti olagelmiştir.
Devlet, oluşumu sırasında tümüyle, varlığının ilk aşamalarında ise özünde ve neredeyse tümüyle, zafer kazanmış bir insan grubunun, (bu grubun) yendikleri üzerindeki egemenliğini bir düzene bağlamak ve kendini, içten gelecek ayaklanmalara ve dıştan gelecek saldırılara karşı güvenceye almak amacıyla, yendiği gruba zorla kabul ettirdiği bir toplumsal kurumdur. Bu egemenliğin sonul amacı, yenilenlerin yenenler tarafından ekonomik alanda sömürülmesinden başka bir şey değildir.
Tüm yaşamı tek bir güç yürütür, tek bir güç yaşamı tek hücreden, eski sıcak okyanuslarda bulunan protein öbeklerinden omurgalı hayvanlara ve en sonunda insana evrimleştirmiştir: Lippert'in "açlık ve sevgi" olarak ikiye ayırdığı bu güç yaşamı sürdürme içgüdüsüdür.
Sayfa 15
Devletin daha yüksek kalkınması üzerindeki etkisi küçümsenmemesi gereken bir bürokrasi çeşidi de, üniversitelerin bilimsel kamu hizmetidir. Bu sadece bürokrasi gibi yalnızca ekonomik araçların bir yaratımı değil, aynı zamanda fethedilen devletin müttefikleri olarak bildiğimiz tarihsel bir gücün temsilcisidir: nedensellik ihtiyacı. Bu ihtiyacın ilkel düzeyde batıl inançları yarattığını gördük ve onların piçi olan tabuyu, her yerde egemenlerin elindeki güçlü bir silah olarak görebilmekteyiz. Aynı ihtiyaçtan ötürü şimdi de bilim doğmuştur. Bilim batıl inançlara saldırır ve onları yok ederek gelişmenin yolunu açar. Bu, bilimin ve özellikle üniversitelerin paha biçilemez tarihi başarısıdır.
Sayfa 142
Reklam
Önce belki ateş takası, sonra kadın takası ve son olarak mal takası ile barış hukukunun alanı genişlemeye devam etti; pazarları, ardından pazara açılan sokakları, ardından sokaklarda yürüyen tüccarları korudu. "devlet"in bu barış örgütlenmesini nasıl kendi içine aldığını, şekillendirdiğini ve sonra da bizzat devlet içinde askeri ezmeye devam ettiğini gördük. Ticaret hukuku şehrin hukuku haline gelir; gelişmiş bir ekonomik araç olan ticaret şehri, malları ve parasal ekonomisi yoluyla gelişmiş bir politik araç olan feodal devletin altını oyar; kent nüfusu, nihayetinde feodal devletin siyasi kalıntılarını yok eder ve devletin tüm nüfusu için özgürlük ve eşitlik hakkını kazanır. Kent hukuku, devlet hukuku ve nihayet uluslararası hukuk haline gelir.
Sayfa 146
Tarihte bilinçli bir amaca inanan biri, insanlığın aklanmadan evvel yeni bir acı tatması gerektiğini söylemeyi sever.
Sayfa 150
Bu, insanlığın acı çekme ve kurtulma yolu, Golgota'sı ve ebedi krallığa yükselişidir. İnsanlığın yolu savaştan barışa, orduların düşmanca yok edilmelerinden insanlığın barışçıl birliğine, hayvanlıktan insanlığa, yağmacı devletten özgür yurttaşlığa doğru gider.
Sayfa 151
There are two fundamentally opposed means whereby man, requiring sustenance, is impelled to obtain the necessary means for satisfying his desires. These are work and robbery, one’s own labor and the forcible appropriation of the labor of others. .... I propose in the following discussion to call one’s own labor and the equivalent exchange of one’s own labor for the labor of others, the “economic means” for the satisfaction of need while the unrequited appropriation of the labor of others will be called the “political means.”... The State is an organization of the political means. No State, therefore, can come into being until the economic means has created a definite number of objects for the satisfaction of needs, which objects may be taken away or appropriated by warlike robbery.
New York: Vanguard Press, 1926) pp. 24 –27
Reklam
What, then, is the State as a sociological concept? The State, completely in its genesis ... is a social institution, forced by a victorious group of men on a defeated group, with the sole purpose of regulating the dominion of the victorious group of men on a defeated group, and securing itself against revolt from within and attacks from abroad. Teleologically, this dominion had no other purpose than the economic exploitation of the vanquished by the victors.
New York: Vanguard Press, 1926) p.15
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.