Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Galip Erdem

Galip ErdemÜlkücünün Çilesi yazarı
Yazar
9.4/10
192 Kişi
796
Okunma
188
Beğeni
22,3bin
Görüntülenme

Galip Erdem Gönderileri

Galip Erdem kitaplarını, Galip Erdem sözleri ve alıntılarını, Galip Erdem yazarlarını, Galip Erdem yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çağımızın en büyük kahramanlarından birini, altaylar'ın şanlı kartalı Osman Batur'u niçin hatırlamıyorsunuz? Fotoğraflarını göstersem tanıyabilir misiniz? Altayların sarp yamaçlarında kanla yazılan muhteşem destan, size hiçbir şey anlatmıyor mu? Bombaya karşı sopa ile topa karşı bıçakla, tüfeğe karşı yumrukla dövüşüldüğünü, uçaklara kement atıldığını, masallarda olsun, hiç duymuş mu idiniz? Giap'ın mücadelesi, millî bağımsızlık içindi de, ya osman batur'unki ne içindi? Moskof ve Çin sürüleri arasına sıkışan, zenginlikleri yağma edilen, hayâl gücünün ulaşamayacağı işkenceler altında inletilen soydaşlarımız için ne yaptınız? Özbeklerin, Kazakların, Uygurların kutsallık acılarını nasıl paylaştınız?
Galip Erdem
Galip Erdem
Türk milleti ırkla tarif edilemez. Çok münakaşa edilmiş bir konudur; fitne tohumlarının yeşermesine de çok müsaittir. Söylediklerimizin doğru anlaşılmasını isteriz. Irk birliği milletimizi meydana getiren ortak unsurlardan biridir, fakat tarif unsuru değildir. Çünkü tarif unsuru, kendinden olanların hepsini içine alır ve kendinden olmayanların tamamını dışında bırakır. Türk milletinin ırkla tarif edilebilmesi için, esas alınacak fizikî özelliklerin Türkçe konuşan ve Türk soyuna mensubiyet şuuru taşıyan bütün fertlerde ortak olması gereklidir. Oysa, böyle bir tarifın imkânsızlığını anlamak için, Antropoloji ile uğraşmağa bile ihtiyaç yoktur; çok daha basit bir gözlem yeterlidir.
Reklam
Biz Türk milliyetçileri Marksizm'in altyapı-üstyapı izahına katılmıyoruz. Yani, diğer bütün münasebetlere iktisadi münasebetlerin şekil verdiği görüşünde değiliz. Fakat iktisadi ve siyasi münasebetlerin kültür sahasında hiç tesir etmeyeceği fikrini de tamamen yanlış buluruz, özünden reddederiz.
"Dincilik ve siyasi ümmetçilik, Türklüğü ikinci plana itmek veya var saymamak olduğundan milliyetçiliğe aykırı yahut düşmandır. Bu bakımdan dinciler, siyasi ümmetçiler, hilafetçiler "sağcı" olamazlar.Siyasi ümmetçiler, İslam beynelmileli düşüncesinde olup Türklüğü İslam topluluğu içinde eritmek malihulyasına kapılmış olduklarından beynelmilelcidirler ve her beynelmilelci gibi solcudurlar." - Hüseyin Nihal Atsız
Sayfa 77
Kalemler midenin emrine girmiştir. Şahıs ve zümre menfaatleri ön planda, memleket menfaatleri geridedir. Bilgiç tavırların ötesinde müthiş bir cehalet hüküm sürmektedir. Yalan ve iftiradan medet umulur. Halka, kandırılmaya müsait bir sürü nazarı ile bakılır. Yeni İstanbul, 13 Şubat 1962
Sayfa 34 - ÖtükenKitabı okuyor
Gerçek ortadadır, bellidir; üzerine kimse örtü çekemez. Fransa'nın ve İngiltere'nin davranışları, milletlerinin yüksek menfaatleri böylesini gerektirdiğindendir. Türklüğün yüksek menfaatleri acaba neyi emrediyor? Kim düşündü, kim inceledi? Vietnam sergisi açmanın Türklüğün yararına olacağını kim kararlaştırdı? Bir İngiliz'de, bir Fransız'da yücelen milli şuur bize gelince neden cüceleşiyor?
Reklam
Çarlık imparatorluğu sınırları içinde yaşayan Türklerin durumu... Azerbaycanlılar, Kuzey Kafkasyalılar, Kırımlılar, Türkmenler, Özbekler, Kırgızlar, Başkırtlar, Kazaklar dayanılması imkânsız bir baskı altında. Türk aydınları, nereden gelirse gelsin, en ufak bir kurtuluş ışığına umutla sarılıyorlar. İşte o sırada ihtilâl patlıyor, koca bir memleketi kana buladıktan sonra kazanıyor. İhtilâlin yüzü yumuşaktır. Çarlık Rusya'sının gaddar pençelerinde kıvranan bütün esir milletlere olduğu gibi, Türklere karşı da dost görünüşlüdür. Lenin ve Stalin, 1917 yılında ortak bir beyanname yayınlıyorlar. Müslüman Türk milletlere millî bağımsızlığı, kendi kendilerini idare hakkını, dilleri, dinleri ve geleneklerine dokunmamayı vaat ediyorlar. Oyunlarının hayli başarı kazandığı, kısa bir süre tilkinin kuzu sanıldığı bir gerçektir. Rusya'daki Türk aydınlarının çoğu kızıl ihtilalin karşısına çıkmamış, uyandırmağa çalıştıkları milletlerini tehlikelerin en müthişine karşı gerektiği gibi uyarmamış, milli bağımsızlık hayalinin cezbesine kapılmışlardır. Sonucun ne olduğunu, hainlerle gafillerden başka herkes biliyor.
Mecliste yumruklaşılıyor, fakültede sandalyeler kafalarda parçalanıyor, sokakta gençler birbirini kovalıyor. Milletini gerçekten seven bir insanın, böyle bir manzara ile karşılaştıktan sonra yüreğinin yanmaması, yaşadığına kahretmemesi mümkün değildir. Bir tarafın haklı, diğer tarafın tamamen haksız olması bile fazla bir değer taşımaz. Bir memleketin insanları, hele gençleri birbirlerini sevmek, birbirlerine güvenmek, birbirlerini korumak zorundadırlar. Dövüşmek yalnız bir yerde doğrudur, güzeldir. Hatta kutsaldır: Savaşta, düşmana karşı... İnancıma göre yıllardır dövüşen gençlerin birbirlerini düşman gibi görmeleri için kâfi sebep yoktur. Birkaç defa yazdığım ciheti bir kere daha belirtmek isterim. Komünistlerin, dünyanın her tarafında olduğu gibi vatan haini sayılmaları gerektiğini, memleketlerini Sovyetlere peşkeş çekmek için çalıştıklarını iyi bilenlerdenim. Ama komünist yazarları okuyan, okuduklarının doğruluğuna inanan, komünistleri şurada burada konuşturup alkışlayan, diğer arkadaşlarını gericilik ve faşistlikle suçlayan bütün gençlerin vatan haini olmadığını da gayet iyi bilirim. O talihsiz gençlerin kaderlerindeki aksilik yeterli bir eğitimden geçmemeleri, komünizmin gerçek mânâsını, hele Türkiye bakımından nasıl bir tehlike olduğunu öğrenememeleridir.
Ahahahha Tr'de hiçbir şey değişmiyor
İki Rus yazarının komünist düzeni yeren yazılarından ötürü mahkûm edilmesi Batı dünyasının sağcısını, ortacısını, sosyalistini, hatta komünistini bile öfkelendirdi. Eski bir komünist olan ünlü İtalyan romancısı İgnazio Silone: "Duruşma, şereften yoksun ve gülünçtür," derken, Fransız Komünist Partisi üyesi ve Marksist edebiyatçılarımızın baş tacı Aragon da vicdanının sesini susturamadı. Kararın doğru olmadığını itiraf etmek zorunda kaldı. Yalnız sayın sosyalistlerimizin, o pek kahraman hürriyet âşıklarının hiç sesi çıkmadı. Yine üstte kalmanın yollarını aradılar ve kendilerine sorarsanız, buldular! Fikir özgürlüğünden yoksun bir ülkenin insanları imişiz. Diğer ülkelerin durumu bizi ilgilendirmezmiş. Önce kendi halimize bakmalı imişiz. İftira ettiğimi sanmayın, aynen böyle yazdılar. Okuyucularını aptal yerine koyarak, geçmişin hatırlanmayacağını sanarak... Önce kendi halimize bakmak... Yerinde bir söz. İyi ama, daha önceleri neredeydiniz? Aklınız yeni mi başınıza geldi? Kosigin Rusya'sında hürriyetlerin çiğnenmesi sizi ilgilendirmiyor da, Franco'nun İspanyası niçin ilgilendiriyor? Komünist İspanyol yazarları tevkif edildiği vakit neden feryat ediyordunuz? Lorca'ya hâlâ acıklı ağıtlar yazmanızın sebebi ne ola? Salazar'ın Portekiz'inden size ne? Mozambik'le niçin uğraşıyorsunuz?
ÜLKÜCÜ GENÇLİK
Bilgiyi hayatın her döneminde kazanmak mümkündür.Oysa ülkü,yalnız gençlik çağında kazanılan bir hazine,yaşama kavgasının henüz kirletemediği gönüllere akan yüce bir aşktır.
Sayfa 243
Reklam
Nitekim, Hruşçov-Mao çekişmesi, insanoğlundaki o ezeli iktidar hırsının işçi diktatörlüğü hayalinden daha cazip olduğunu belirtiyor. Yine bu çekişme; "Önce Ruslar, sonra dünya işçileri; önce Çin, sonra dünya işçileri; kısacası önce millet, sonra sınıf" gerçeğinin hâlâ yaşadığını ortaya koyar. Marsel Quessant ne güzel söylemiş, "Milliyetçilik o kadar dürüst, öyle tabiî bir duygunun karşılığıdır ki, onu inkâr edenler bile irsiyete boyun eğerler. Ve İtalyan Marksçıları Orta Çağların Venedik, Toskana, Liküri Cumhuriyetleri burjuvalarını andırdıkları halde; Bolşevikler Birinci Petro'nun, Birinci Pol'ün, Katerina'nın gidişlerini hatırlatan usûllere itibar ederler."
İnsanlar arasındaki mücadelelerin sebebi, dünya nimetlerinden daha çok faydalanmak arzusudur.
Galip Erdem
Galip Erdem
Öyle bunalmışız ki, hani "kahır"dan çatlamanın bir işe yarayacağına inanabilsek, onu bile yapacağız!
Galip Erdem
Galip Erdem
Ahlaki seviye iktisadi seviyeden, iktisadi seviye de kültür seviyesinden daha feci vaziyette.
Galip Erdem
Galip Erdem
Öyle bunalmışız ki, hani "kahır"dan çatlamanın bir işe yarayacağına inanabilsek, onu bile yapacağız!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.