Theodor W. Adorno 'ya göre düzgün bir evlilik, iki kişinin de içinde kendi karakterini bağımsız olarak oluşturabildiği bir süreçten oluşmalıdır. Hanede ne kadar az birey varsa, bir toplumda, dolayısıyla bir ailede bireyselcilik o kadar gelişebilir.
Görülen odur ki, bir eserin birtakım tarihsel verilere dayanarak benzer bir şekilde ele alınması ona bir şey kaybettirmez. Burada önemli olan yazarın kendi bakış açısını figürlerinde başarılı bir biçimde yansıtabilmesi ve kendi gerçeğini okuyucuya duyumsatabilmesidir.
Osmanlı'nın batıya yönelişi, daha çok zorunlulukların ittiği bir hareket olmuştur. Değişen ve gelişen dünyayı yakalama gibi biraz da korkunun refakat ettiği Türk modernleşmesi pratik bir yarar amacı taşımaktadır. Buna karşılık Avrupa'daki yenileşme hareketleri, kilisenin insan aklını yok sayan davranışları ve doğunun zenginliğine duyulan imrenme ile başlamıştır. İkisi arasındaki fark, Avrupa'daki gelişme hareketleri, Osmanlı'nın aksine, Antik Çağ 'ın hümanist düşüncelerinin üzerine sistemli olarak gelişmesidir.
İnsanın kendisi olması ya da olamaması, bir başkasının imgesi ile büyülenerek kendisi hakkında kesin fikirlerinin bulanıklaşması, hayat ve anlamı hakkında bunalıma düşmeleri Orhan Pamuk için temel temadır.
"Bizim kimliğimiz ne doğulu olmak ne batılı olmak, doğu ile batı arasında olmaktır. İlla ki doğulu, illaki batılı olalım diye ısrar etmeyelim demektir benim tutumum. "
Orhan Pamuk doğu ve batı arasında köprü kurmuş ya da en azından bunu denemiş olan bir yazardır.
Modernizm hareketleri Rönesans’la başlamış ve Ortaçağ’ın din merkezli düşüncesine ve bu düşüncenin etkilerine isyan etme, karşı koyma şeklinde kendini göstermiştir.vb Modernizm hareketleri Rönesans’la başlamış ve Ortaçağ’ın din merkezli düşüncesine ve bu düşüncenin etkilerine isyan etme, karşı koyma şeklinde kendini göstermiştirr