Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

H. A. Nomiku

H. A. NomikuHaçlı Seferleri yazarı
Yazar
7.7/10
3 Kişi
24
Okunma
0
Beğeni
670
Görüntülenme

H. A. Nomiku Gönderileri

H. A. Nomiku kitaplarını, H. A. Nomiku sözleri ve alıntılarını, H. A. Nomiku yazarlarını, H. A. Nomiku yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
112 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
H. A. Nomiku'nun "Haçlı Seferleri" adlı kitabı, Selçuk Türkleri ile Bizanslılar arasındaki Malazgirt Savaşı ile başlayan ve 1453'te İstanbul'un fethi ile noktalanan yaklaşık iki yüzyıllık bir dönemi ele almaktadır. Bu süreç, Doğu ile Batı, İslam dünyası ile Hıristiyan dünyası arasındaki derin ve uzun süreli bir çatışma olarak bilinir. Nomiku'nun kitabı, bu karmaşık ve uzun süren tarihi süreci yeni ve özgün bir bakış açısıyla ele alarak günümüzdeki anlayışımızı zenginleştiriyor. Kitap, geçmiş yüzyılların zamanla silikleştirdiği tarihi olayları yorumlayarak, okuyuculara bu önemli dönemi daha derinlemesine anlama fırsatı sunuyor.
Haçlı Seferleri
Haçlı SeferleriH. A. Nomiku · İletişim Yayınları · 199725 okunma
Haçlılar karşısında kadın Memlük Sultanı
Fakat orada Sultan Şeceret-ed-Dur’un askerleri ile giriştiği çatışmalarda hep yenilmiş ve nihayet, seferin sonunu getiren Faraskur Savaşı’nda bütün şövalyeleri ile birlikte esir düşmüştür. Ancak idealist kral kendisi ve şövalyeleri için çok ağır fidye ödedikten sonra özgürlüğünü kazanabilmiş, ve hiçbir şey elde edemeden, Kudüs’ü uzaktan dahi göremeden mağlûp ve umutsuz bir halde Fransa’ya dönmüştür.
Reklam
Selâhaddin, gerçek bir gurur ve asaletle, Frengistan'ın utanç içindeki derebeylerine gerçek bir şövalyenin ne olduğunu göstermiş ve öğretmiştir.
Aylar süren kuşatmaya rağmen İznik’i bir türlü fethedememenin acısını çıkarırcasına, kuşatma altında bulunanları dehşete uğratmak için aldıkları esirlerin kafalarını ve kollarını kesiyor ve onları surlardan şehrin içine fırlatıyorlardı. Her gün katlanarak süren açlık, mutsuzluk, kolera, çekememezlik, cinayet ve hırsızlık olayları ile alçaklıklar o meşhur Haçlı Ordusu’nun çürüyüp dağılmasına neden oluyordu. Şövalyelerin kendileri de artık sefere başlarken güttükleri o ilk amaçlarına inanmamaya başladılar. Aralarındaki hainler ile asker kaçaklarının sayıları öylesine artmıştı ki, komutanlarından biri, yayınladığı bir emirle, yakalanan hain ve kaçakların parçalara ayrılıp, açlıktan kırılan askerler için hazırlanan yemeğin içine katılacaktı
Haçlılar
Anna Komninos’un yazdıklarına göre, yolda rastladıkları tüm çocukları kılıçtan geçiriyor, parçalara ayırıyor ve sırf iğrenç bir zevki tatmak için onları ateşte pişiriyorlardı.
Hristiyanlığın iyiliği uğruna giriştikleri böylesine kutsal bir amaç nedeniyle tüm umut ve beklentilerinin gerçekleşmesini tamamen doğal bir hak olarak görüyor, bu durumda Tanrısal görevlerine duydukları sadakati bir kat daha arttırıyordu.
Reklam
Halkın o sıralarda göstermekte olduğu coşku ve heyecanın tarifi mümkün değildi. Kitlesel bir deliliğe yakalanmış insanlar...
Haçlı seferleri
Böylece de Batı, o seferlerin en önemsiz bir ayrıntısına dahi saygı ile kendisini bakmaya şartlandırmış olmakla, pek çok tahrif ve yalanları da bilimsel bir havaya büründümüştür!
Entelektüel olarak tanımlanmak gurununu hakkıyla taşıyan bir kimsenin düşünmekten başka güçlü bir silahı var mı?
Batıda dinsel nefret kavramının kendini göstermeye başlaması, rezil ve aşağılanmış Haçlıların Avrupa'ya dönemlerinden sonra olmuştur.
Reklam
Gustave le Bon
“Geçmiş hiç ölmez. İçimizde hep yaşar ve kişilerle halkların davranış kalıplarını şekillendiren en önemli etkeni oluşturur. Yaşayanların renkleri özellikle ölülerin anıları üzerine kurulmuştur.”
"Batı’da dinsel nefret kavramının kendini göstermeye başlaması, rezil ve aşağılanmış Haçlılar’ın Avrupa’ya dönmelerinden sonra olmuştur. Batılı Hıristiyanların, karşılarındaki herhangi bir inanca nefret duyması ve Avrupa’da şu veya bu Hıristiyan mezhebine karşı en mükemmel vasıta olarak kılıcın kullanılması o dönemden sonra olmuştur. Hıristiyan Avrupa’da ortaya çıkan, kendilerinden olmayan dine veya mezhebe yönelik kanlı nefret, Haçlılar’ın bir mirasıdır ve o tarihten sonra Frengistan’da meydana gelen kanlı din savaşları, şövalyelerin Doğu’daki vahşi uygulamalarının devamından başka bir şey değildir."
"III. Haçlı Seferi’nin ilânı 1189’da Sur başpiskoposu Williams tarafından yapıldı. İngiltere’nin Aslan Yürekli Richard’ı, Fransa’nın Philippe Auguste’u ve Almanya’nın Barbarossa Frederich’i gibi zamanın en güçlü üç hükümdarı o yeni Haç şövalyelerinin başına geçmeyi heyecanla kabullenmişlerdi. Hemen ilâve etmemiz gerekir ki, bu III. Haçlı Seferi’nin başarısız olmasının altında yatan sebepler, önceki iki haçlı seferininkilerle aynıdır. Aynı nedenlerle amacına varamamış, herhangi bir sonuca varamadan dağılıp gitmiştir. Barbarossa daha Anadolu’yu geçerken öldü; Philippe Auguste ise, Suriye’ye varır varmaz gördüklerinden öylesine tiksinmiş ve beklediğinin o kadar dışında bir manzarayla karşılaşmıştı ki, orduların kalıntılarının başına Aslan Yürekli’yi bırakarak, adeta gizli bir şekilde Fransa’ya geri sıvışmıştı. İşte o zaman da Aslan Yürekli, önceki Haçlı Seferleri’nin şerefli bir halefi olarak onların Doğu’daki meşhur icraatını tamamlamış ve aşağılık iğrenç davranışlarını sürdürmüştür. En namlı başarısı, yaşamları hakkında kişisel güvence verdiği üçbin Arap esirin kılıçtan geçirilmesi oldu."
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.