Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

H. Zeynep Altan

8.5/10
2 Kişi
4
Okunma
0
Beğeni
806
Görüntülenme

H. Zeynep Altan Gönderileri

H. Zeynep Altan kitaplarını, H. Zeynep Altan sözleri ve alıntılarını, H. Zeynep Altan yazarlarını, H. Zeynep Altan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Burada kastedilen çocukluk, Bataille'ın deyimiyle egemen olmak istemeyiştir. Çocukluk egemen olamaz. Çocukluğun iktidarı yoktur. Hakları yoktur. Edebiyatın da hakları yoktur. Edebiyat sadece vardır. Ve kötülüğe bakabilir. Başka hiçbir alanda olamadığı kadar doğrudan bakabilir kötülüğe. Sadece bu bakış onun başkaldırısıdır. Bu nedenledir ki, bazen başka hiçbir yerde bulamasak da, edebiyatta bir özgürlük alanı daima buluyoruz."
"Erkek yazarlar neden eserlerindeki kadın kahramanın kötü sonunu onun çok okumasına bağlamaktadırlar? Bu romanlarda kadınlar aşkı, arzuyu, intikamı ve kısaca hayatı okudukları romanlardan öğrenmektedirler ve bir biçimde bu "ikinci yaşamları" gerçek hayatlarını mahvetmektedir.
Reklam
"Erkek yazar; romandaki yaşamdan etkilenme endişesini kadın kahraman üzerinden yansıtmakla hangi gereksinimine doyum aramaktadır? Bu, hem Tanzimat ve Servet-i Fünun Döneminde hem de Cumhuriyet romanında güçlenerek yinelenen bir motif olarak karşımızdadır. Burada hemen şunu da sormak gerekir: Bu motif kadın okuru nasıl etkilemektedir? Gerçekten kadınlar okudukları kitabı yaşamaya mı kalkarlar? Her bir kadının içinde "Madam Bovary" olmak isteyen bir öteki benlik mi vardır? Edebiyat kadının arzusunu kamçılar mı? Başka hayatları örnek almak neden "kötü" olarak algılanır?"
"Ahmet Mithat'tan Yakup Kadri'ye, Hüseyin Rahmi'den Halit Ziya'ya, Nabizade Nazım'dan Peyami Safa'ya yarım yüzyılı aşkın bir süre boyunca yayımlanmış romanların birçoğunda kadın kahramanın elinde bir roman vardır. Daha önemlisi, okuduğu romandan fazlasıyla etkilenmiştir. Çoğu zaman önemsiz bir ayrıntı olarak da olsa erken romanın başka örneklerinde de bir arketip ısrarlılığıyla tekrarlanacaktır motif. Hemen hemen her romanda bir köşede roman okuyordur kadın."
"Bir aydın kişi olarak, bireyselliğe yer olmayan bir toplumda BİR KADIN BİREY olmaya kalkışmak, ne kadın ne de birey olamaması demektir, zaten kadının mutsuzluğunun kaynağı da, önüne dikilen engel de budur. Kadın geleneksel ve tutucu aile yapılanmasında da batılı eğitimle kavuştuğu aydın kişiliğiyle de kadınlığını yaşamamaya mahkûm edilir. Kadınlığını, sanki BİR AYKIRILIK GİBİ yaşamak ya da yok etmek zorundadır."
"Bugün de Türkiye, Doğu-Batı ekseninde zikzaklar çizerek kadın bedeni üzerinden bir siyaset yürütmüyor mu? Modernleşmek ama sorgusuzca tüm geleneklere sahip çıkmak, küresel kültürün nimetlerinden teknoloji düzeyinde son sürat faydalanmak, ama değerler düzeyinde körü körüne eskiye bağlı kalmak.. Daima toplumun referansı olmaya alışmış erkek zihni; hem hayatın içinde, hem de yazınsal metinlerde kendi korkularını kadına mâl etmiyor mu?"
Reklam
"İşte edebiyat hayatın özündeki söz konusu evrensel korkulara tanıklık eder. Yeni olana, farklı olana, toplumsal uzlaşıma ilk anda ters düşene, onay almayana ilk önce kadın talip olur. Tıpkı Adem'i bilgi ağacından elma koparmaya itenin Havva olduğu gibi. Genel kanıya göre; kadın, kolay etkilenen taraftır. Toplumsal cinsiyetle ilgili kanıksanmış bir ataerkil bakış açısıdır burada söz konusu olan. Erkek yazar çoğunlukla yeni durum karşısında statüsünü koruyan öznedir; kadın okursa "yeni"den etkilenen edilgen taraftır. Bu nedenle en ünlü eserler, elinde romanı olan kadın kahramanın trajedisiyle son bulur. "
"Kadın kanının gizemli gücü karşısında duyulan korku (erkeğin ve genelde insanın korkusu) erkek baskınlığının artmasıyla kutsal kanın uğursuzluk getiren, kirli kana dönüşmesine yol açtı... Kadın kanı, yeryüzünde hiçbir zehrin boy ölçüşemeyeceği kadar etkili ve zararlı bir pislik haline dönüştürüldü."
Farklılıklarlarin vurgulanması toplumsal cinsiyetin toplumsal tanımını korumaya yönelik bir çabanın ürünüyken, benzerliklerin vurgulanması yeni bir toplumsal cinsiyet örgütlenmesinin olanakliligina gönderme yapar..
Edebiyat, olmuş ve olmakta olanı, olabilir olanı ve henüz hiclikte ikamet eden mucizeyi gösterir.
Reklam
280 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Kadınlığa geçiş sürecine kadar ve devamında annelik ve yaşlılık (bilgelik) süreçlerinin günlük hayatımızdaki etkilerini inceleyen ve bunları edebiyat/film ile eleştiren bir gözle bakan, düşündüren bir kitap. Eğer edebiyatta kadın yazarların gelişimi ve yerlerine ilgi duyuyorsanız okumaktan zevk alacağınız bir inceleme/eleştiridir.
Varlığında Yokluğunda Kadın: Bir Toplumsal Cinsiyet Eleştirisi
Varlığında Yokluğunda Kadın: Bir Toplumsal Cinsiyet EleştirisiH. Zeynep Altan · Hümanist Kitap Yayıncılık · 20193 okunma
Çünkü bir sanatçı ve eleştirmen olma özgürlüğü mutlaka toplumsan çatışmadan çıkar. Toplumsal çatışmanın mümkün olmadığı bir kamusal alanda ise demokrasiyi ve kadın haklarını savunmak olanaksızdır.
Sayfa 263 - HumanistKitabı okudu
Bir erkeğin parmağı kanarsa, bir kadının parmağı kanadığında hissettiği acıyı hisseder. Acı eşiği cinse değil, kişiye özeldir. İnsanları üzüldüklerinde ve kimi zaman da çok mutlu olduklarında ağlarlar. Erkekler ağlayamıyorsa, kanayan parmaklarına bakıp, "canım çok acıyor" diyemiyorsa; bu, duygunun dışavurumunu denetleyen kültürün işlevselliğini göstermektedir.
Sayfa 70 - humanist, 1. baskı; eylül 2019
"Kadın kanının gizemli gücü karşısında duyulan korku erkek baskınlığının artmasıyla kutsal kanın uğursuzluk getiren, kirli kana dönüşmesine yol açtı.. Kadın kanı, 'yeryüzünde hiçbir zehrin boy ölçüşemeyeceği kadar etkili ve zararlı bir pislik' hâline dönüştürüldü."
Sayfa 67 - humanist, 1. baskı; eylül 2019
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.