Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hanne Blank

Hanne BlankBekaretin "El Değmemiş" Tarihi yazarı
Yazar
8.7/10
54 Kişi
205
Okunma
20
Beğeni
2.463
Görüntülenme

En Yeni Hanne Blank Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Hanne Blank sözleri ve alıntılarını, en yeni Hanne Blank kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bekâret, tanımlaması çok kolay bir kavrammış gibi görünür. Ne de olsa bu sözcüğü günlük yaşamımızda sıkça duyar ve kullanırız. 5N İKTik bir konuymuşçasına, arkadaşlarımızla be­ kâretimizi ne zaman, nerede, nasıl, neden ve kiminle kaybetti­ ğimize dair ayrıntılı konuşmalar yapar, “Acaba bekâretimi kaybettim mi?” korkusuyla doktora koşar ya da Güzin Abla köşesini “Mastürbasyon bekâreti bozar mı?” gibi sorularla do­ natırız.
Soruna yol açan kadının bedeni değil, o bedene yatırım yapılma biçimleridir. - Butler, 1987:139
Reklam
Bekâret hiç değişmeksizin ne olmadığı açısından ta­nımlanmakta ve insanlar bekâretin sadece yok edildiği anda ortaya çıkan birtakım işaretlerle (kan, acı vs.) tartışmasız ola­rak kanıtlandığına inanmaktadır.
Var ol canım Hanne!
Bekâ­ret testleri bize bir kadının bakire olup olmadığını söyleyemez; sadece bu kadının kendisiyle aynı zamanda ve yerde yaşayan insanların bakireler hakkında doğru olduğuna inandığı şeye uyup uymadığını söyleyebilir.
İlk olarak, bekâret testlerinde aranan şey aslında bekâret de­ğildir. Bekâret, özünde gözle görülemez ya da ölçülemez. Be­kâret testlerinde bekâret değil, bekâretin işaretleri aranır. Arada ince ama önemli bir fark vardır. Bekâret dediğimiz nitelik elle tutulamayacak soyut bir şeydir. Soyul bir şeyin varlığına dair kanıt aradığımızda, örneğin adalete ya da adaletsizliğe dair ka­nıt aradığımızda, aradığımız aslında o şeyin kendisi değil, o şeyi gösteren delildir. Üstelik bu delil, belirli delil türlerine be­lirli anlamlar yükleyen kültürün kendisine özgü düşünce sis­temlerine göre toplanır ve yorumlanır.
Himenotominin tersine, yeniden himen ya­pımı ameliyatının tıp açısından gerekli olduğu söylenemez: Himenin fizyolojik hiçbir işlevi olmadığına göre, yeni bir hi­men yapmanın da hiçbir fizyolojik nedeni olamaz. Bu ameliyat tamamıyla isteğe bağlıdır ve yapılmasının tek nedeni de aslın­da var olan ya da olmayan bir bakirelik durumuna maddesel bir varlık kazandırmaktır.
Reklam
18. yüzyıl Londra’sında kayıt­lara geçen yaklaşık her beş büyük tecavüz davasından birinde on yaşından küçük bir kurban vardı. Antony Simpson’un bu tür tecavüzler üzerine yaptığı incelemede belirttiği gibi, bakire şifası miti çocuk tecavüzüyle suçlananların oldukça sık kullan­dığı bir bahaneydi.
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyon kapmış birinin bir bakireyle yatarsa iyileşeceğini iddia eden eskiden kalma tehlikeli mit yüzünden, bakireler sık sık cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların pençesine düşmüştür. Bu uygulamanın arkasında kısmen de olsa, etkileşim sihrine karşı duyulan saf ve umutlu bir inanç gizlidir. Kültürler ve çağlar boyunca bakirelerin, bir kalkan görevi görerek kendile­rini her türlü zarardan uzak tutan etkili ve olağandışı bir saflı­ğa sahip oldukları düşünülmüştür. Örneğin, bakire Hıristiyan şehitleriyle ilgili efsanelerde, bakireler bekâretlerinin koruması altında sık sık cinlerle ya da Şeytanın ta kendisiyle savaşırlar. Buradan da doğal olarak şu sonuç çıkıyor: Cinleri yenilgiye uğratacak kadar güçlü bir şey frengiyi de iyileştirebilir. Bu du­rumda da kişinin tek yapması gereken, hâlâ bu şeye sahip olan birinin bedeninden o şeyi almak oluyor.
19. yüzyıla gelindiğinde himen, içsel bir erdemlilik göstergesi olarak gitgide daha da sık kullanılan cinsel bekâret konumunun maddi kanıtı olmuş ve hiç olmadığı kadar sağlam bir şekilde yerine yerleşmiştir. Zaman almış başını gitse de 20. yüzyılın on yılları geçmeye başladığında bile, tıbbın himen anlayışının esasları özünde aynı kalmışur. Bu anlayışa göre, himen gerçek­ten vardı; o var oldukça ve “sağlam” kaldıkça da kadın bakirey­di. Artık sağlam olmadığındaysa, kadın da sağlam değildi ve belli ki insanların bilme ihtiyacı duyduğu tek şey de buydu.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.