500 tane yan yana dizilmiş domino taşları olduğunu düşünelim. Mesela bir domino taşı rüzgarın esmesiyle devriliyor ve tabi ki sıra sıra dizilmiş 500 tane taş da onun peşinden devriliyor. Siz bu olayda ilk taşın devrilmesine tesadüf diyebilirsiniz. Fakat
500 tane taşın orada kendi kendine dizilmiş olduğunu iddia edemezsiniz. Haliyle aklımıza “Bu taşları kim yerli yerinde bıraktı?” sorusu gelir. Aynı soruyu, evren için soralım. Evrenin oluşumu için gerekli olan materyaller ve yasalar hazırda bekliyordu. Peki, bunları hazırda bırakan güç nedir? Gerekli fizik kanunları olmasaydı bu oluşumun olmayacağına göre, bu yasaları kim hazırda bıraktı? Gerekli malzemeler olmasaydı bu “tesadüf” olmayacaktı. Peki bunları yerli yerinde bırakıp böyle bir “tesadüfün” gerçekleşmesi için gereken ortamı yaratan kimdir?
sürekli olarak dinin kötüye kullanımını örnek göstererek, dinin insanlığa zararlı olduğunu iddia ederler.
Oysa ki, bir şeyin kötüye kullanımı o şeyi zararlı yapıyorsa başta bilimin zararlı olması gerekirdi ki bunu iddia etmek son derece saçmadır.
Çünkü bilim de kötüye kullanılabiliyor, bugün gördüğümüz gibi. Bir bıçağı
düşünün.
Bu bıçak ile bir doktor ameliyat eder, hayat kurtarır; bir katilise cinayet işler, hayata son verir.
Şimdi ne yapmalıyız? Bıçağı kötüye kullanan var diye “bıçak insanlığa zararlıdır” mı demeliyiz?
Bilim, maddesel ortamla ilgilenir. Yaratıcıyı bilimsel olarak aramak, evrenin içinde yaratıcıyı aramak demektir. Evrenin içinde bilimsel olarak yaratıcıyı aramak, resmin içinde ressamı aramaya benzer.
Güzel ya ama çok ince ve hemen bitiyor, bunu da yazarın daha ilk kitabı olmasına veriyorum çünkü kitap yazmak göründüğü gibi kolay bir şey değil, okunur. Puanım 7/10