Hüseyin Adıgüzel Sözleri ve Alıntıları
Hüseyin Adıgüzel sözleri ve alıntılarını, Hüseyin Adıgüzel kitap alıntılarını, Hüseyin Adıgüzel en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sanki Azrail, Kırgız atlısı olarak Rus askerlerinin canını almak üzere yeryüzüne inmişti.
Sayfa 370Kitabı okudu
Kaderinin ne getireceğini sanki biliyor gibi davranıyordu.
Kafkas'ta çayı demlenmeye bırakmadıkları gibi, insanın da demlenmesine, kendini yetiştirmesine, güzel işe yarar bir insan olmasına izin vermezler. Bunu gâh Ruslar yaparlar, gâh bizim mollalar... Bu yüzden Kafkaslı düşünen insanlar ya Avrupa'ya kaçarlar, ya da benim gibi Osmanlıya...
Milliyetçilik, başka milletleri hakir görmek onları yok farz etmek değildir. Milliyetçilik başka dinleri aşağılamak, o dinlere inananları düşman görmek demek değildir. Yani ırkçılık ve ümmetçilik değildir. Aksine milliyetçilik bütün insanları eşit görmek, o insanları sadece insan oldukları için sevebilmektir. Ve elbette, milletinin insan cemiyeti içerisinde, rahat, huzur içerisinde yaşamasını, fende ve teknikte yükselmesini istemek demektir.
Sayfa 220Kitabı okudu
"Türk işte budur; almadan vermesini bilir. Ne yüksek, ne insancıl bir halk!" dedi kendi kendine... "Hep bu yüzden kaybediyoruz, fakat kanımızdaki yüce ve ulvi duygudan bir türlü vazgeçemiyoruz!" diye düşündü ve başını salladı.
Sayfa 193Kitabı okudu
Cennetmekân Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethederken Hristiyanlar, kiliseleri doldurmuşlar, kendilerini kurtarmak üzere geleceklerine inandıkları melekleri bekliyorlardı. Şimdi aynı durum bizim başımıza geldi. Hristiyan dünyasının hala beklediği melekleri şimdi, bizler bekliyoruz. Ne acı değil mi?
Sayfa 242Kitabı okudu
"Ölmez bu vatan! Farz-ı muhal ölse bile,
Çekmez küre-i arz, bu tabutu cesimi"
Sayfa 184Kitabı okudu
- Hekimlik, kutsal bir meslek, hem insanların acılarını dindiriyorsunuz, hem de belki, hayatlarını kurtarıyorsunuz. Bu mesleği yaparken niçin öğretmenlikte yapmaya başladınız?
- Bana göre öğretmenlik de kutsal bir meslektir. Çünkü, öğretmen olarak cehaletle mücadele ediyorsunuz, sağlıklı düşünen gençler yetiştirmeye çalışıyorsunuz ve tek kelime ile milletin geleceğini hazırlıyorsunuz.
Seversen sevilirsin, özlersen özlenirsin, gönülden gönüle uzanan ince ve görünmez bir yol vardı. Kelimeler bu yolun köprüleri idi. Bazen kelimelerin yetersiz kaldığı yerde, bu köprü görevini gözler yapardı.
....
Romanlar, bütün baskılara rağmen Makedonluğu kabul etmiyor ve ısrarla Türk olduklarını söylüyorlardı. Onları Makedon yapmak için akla gelmez işkenceler yaptılar ama Romanlar Türklüklerinden vazgeçmediler..
Sayfa 447 - İleri yayınları, 1.Basım, Nisan 2014
Rahmetli dedem Kafkasya'nın Şeyhülislam'ı idi. Ama, dini ilimler kadar müsbet ilimlerinde tahsil edilmesinin hararetli savunucularından biriydi. Çünkü o, gelişmenin bilim ile, fen ile, teknik ile olduğunun farkındaydı. O her zaman, "dini, diyaneti yerinde müsbet ilim sahibi adam yetiştirmek gerekir" derdi. Ne demek istiyordu? O Avrupanın bilim, fen ve teknikte ileri giderek bizi geride bıraktığını görüyordu. Bu fenlerin tahsilinin şart olduğunu anlıyordu. "Din de gerekiyor ki cahil mollaların elinde doğru olandan şaşmasın" diye düşünüyordu.
“ Gök Tanrım! Görklü Tanrım! Bize yardım et! Bizi, hiç yerde ve hiçbir şartta yalnız bırakma! “
Sayfa 81Kitabı okudu
Senin, Müdafaa-i Milli için taşıdığın duygu Türklüğü kurtarmak değil midir?.. Artık her gencin hissesine düşecek fedakârlığın lüzumu kabul olunuyor mu? Şu halde, fedakârlığın bir kadrosunu çizelim; bir komite tesis ve teşkil ediyoruz
Gerçeklerle yaşamak, sükûtu hayale uğramamanın tek yoludur.