Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hüseyin İkram Han

4.5/10
2 Kişi
4
Okunma
0
Beğeni
676
Görüntülenme

Hakkında

Unvan:
Yazar

Okurlar

4 okur okudu.
6 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Sosyolijik bir vaka
...Bir hususi otomobil geldi. İçinde şöfor ve iki üsteğmen vardı. Onlardan biri yürüyüş emrinin önüne ve arkasına baktı, elimize geri verip: -Bekleyin, yola çıkmış arabalar var, gelir, dedi. Şo­för gaza bastı, gitti. Heinrih çok kızdı: -Namussuz, insafsız, arabada bize de yer vardı. Eğer bizim de bir rütbemiz olsa alırdı, dedi. Ben ona: -Sen subaylarına bol bol tuz götürüp iyi hizmet yaparsan sana da harptan sonra bir rütbe verirler, dedim. O tekrar kızdı: -Ben harpten sonra Almanya'nın yüzünü bile görmek istemem. Benim vatanım İtalya, Boljano. Ben burada doğdum. Babam Alman olduğu için Alman pasaportu taşıyorum, dedi.
Ruzi ile yeniden...
...Ertesi gün sokağa çıktım. Sokak çok hareketliydi. İ­talyanların hareketlerinden, kahvehanelerin dışarısın­da toplanıp oturan ihtiyarların bir birlerine bir şeyler anlatmasından, kahkaha atıp gülüşlerinden, sevinçli bir durumda oldukları belli oluyordu. Sanki istiklallerine kavuşmuşlardı. Yani memleketlerine Amerikalıların girdiğine ve Almanlardan kurtulacaklarına seviniyorlardı. İki gün sonra dışarıda dolaşmak için çıkmıştım. Yürürken yurttaşım, en iyi dostum, Berlin'de beraber çalıştığım Ruzi Nazarla karşılaştım, çok sevindim. Onunla komutanlıkta bareber kalmaya başladık. 4 Mayıs 1945 tarihinde Almanya'ya geri dönme emri geldi. ...
Reklam
Esaretin trajedisi
...Esirler genelde birbirlerine yardım ederlerdi. Biri kaputunu, biri sağlam ayakkabısını çıkarıp verirdi. Arkadaşlarını giydirip işe gönderirlerdi. Yırtık delik ayakkabıların içierini saman ile doldurup bağlayan esirler çoktu. Bazılarında çarık, bazılarına tahta kundura vardı. Benim de tahta bir kunduram vardı. Kasım ve Aralık aylarında işe çıkanlardan bazılarının elleri ayakları dondu ve daha sonra askeri hastanede ameliyat edildi. İşe çıkan esirlerin bir grubu ormanda ağaç kesmeye, bir grubu tren istasyonunda vagonlardan kömür indirmeye yardım ederdi. Almanlar ormanda elektrikli testere ile ağaç keserlerdi. Bir ağacı 10- 15 esir kaldı­rıp omuzlarında orman kenarındaki araba yoluna taşırlardı. Orada Almanlar parça parça kesip kamyonlara yüklerlerdi. Kesilen ağaçları kamyon yoluna taşı­yan aç kuvvetsiz esirlerden bazıları bu ağırlığa dayanamayarak yere yuvarlanırlardı. Esirlerden sorumlu Alman yere düşeni bir tarafa çekip kalanları, "Haydi haydi", diye devam ettirirdi. Bazılarına çok ağır gelirdi. İnleyerek, zorla yola devam ederlerdi. Esirler aç halleriyle soğukta balanda vakti gelene kadar 4-5 saat çalışırlardı.
Kamplarda esirler dikenli teller ile çevrili açık yerlerde haftalarca gündüz güneş ve gece serinliğinde örtüsüz bırakılırlardı. Esirler toz toprak içinde yatıp açlıktan, susuzluktan, kirden bitlenip, yüzlerce esir kısa vakitte helak olmaya başladı. Polonya’nın Çenstahav şehrindeki büyük kışla kampında 1941-42 kışında salgın hastalık baş gösterdi. Kışa zamanda 30 bin kişi hummadan öldü.
Talvisota (Fin Rus Harbi)
... Sovyetler Birliği ile Finlandiya arasında savaş devam ediyordu. Yeni askere gelenlerin içine, «Bizi Finlandiya cephesine mi gönderecekler>>, diye kurt düş­tü. Siyasi rehberlerimiz, siyasi talim derslerinde Finlandiya cephesindeki durumu anlatırlarken, "Kahraman Sovyet askerleri bütün engelleri aşıp, durmadan ilerliyor, zafer bizimdir", diye hikaye anlatıyorlardı. Fakat Finlandiya cephesinde birkaç ay bulunup geri gelmiş ve buradaki gerçek vaziyetten haberi olanlardan bazıları bize cephenin halini gizlice farklı anlatı­yorlardı. Finlandiya askerleri baştan aşağıya bembeyaz giyinip, geceleyin ormandaki karlı ağaçlara yerleşiyor, gündüz oradan ilerleyip geçen Sovyet askerleri-nin arkasından otomatik silah ve bombalarla ateş açarak onları, olmuş dut gibi döküyorlarmış. Geri çekildiklerinde ise, köy evlerine duvar saati, radyo gibi Sovyet askerlerini meraklandırabilecek şeylerin içine patlayıcı madde yerleştirerek, bırakıyorlarmış. Hiç bir mukavemet görmeden evlere giren askerler gözlerine çarpan ganimetiere el atar-atmaz içlerindeki bombalar patiayıp oradakileri öldürüp veya yaralarmış. Finler bazı tepelerin altını mağara gibi oyup, içlerine ağır makinalı tüfekler yerleştirmişler. Karlarla örtülü o tepelerde istihkam olduğunu bilmeyen düşman yukarıya tırmandığı anda Finler içeriden tüfekler, dışarıdan el bombalarıyla ateşe başlayıp kendilerini tarumar ederlermiş.
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
258 syf.
5/10 puan verdi
İşlerimin çokluğu ve angaryamın kısa sürede çok fazla artmasından dolayı bir solukta bitirebileceğim bu eseri maalesef 41 gün gibi uzun bir sürede tamamlayabildim. Her şeyden önce bu hatırat çok mühim zira bir 20. yüzyıl hülasası. Bu yüzden Samir Babaoğlu'nun Mecra'da yayınlanmış incelemesinden de yararlanarak tafsilatlı bir inceleme yazmaya
Bir Türkistanlının İkinci Dünya Savaşı Hatıraları
Bir Türkistanlının İkinci Dünya Savaşı HatıralarıHüseyin İkram Han · Bedir · 19994 okunma