Hwang, Japon yönetimi döneminde Hsinking'de (bugünkü Changchun), Mançurya'da doğdu. Ailesi 1945'te kurtuluştan sonra Kore'ye döndü. Daha sonra Dongguk Üniversitesi'nden felsefe alanında lisans derecesi aldı.
1962 yılında lisede okurken yazdığı kısa hikâye olan "Bekleme Odası Yakınında" ile "Düşünce Dünyası Çaylak Edebi Yazarlar Ödülünü" kazanmıştır. 1970 yılında Joseon Günlük Gazetesi’nin Yeni Yıl Sanat ve Edebiyat Kısa Öykü Yarışmasına, "Kule" adlı kısa öyküsü ile katılarak ilk edebiyat ödülünü almıştır. Vietnam Savaşına katıldıktan sonra 객지(Gurbet), 한씨연대기 (Bir Saatte Tarih Yazmak), 삼포 가는 길 (Sampo’ya Giden Yol), 무기의 그늘 (Silahın Gölgesi)gibi Kore Edebiyatında önemli yer tutan eserler yazmıştır. 2000 yılından sonra yazdığı romanları; 오래된 정원 (Eski Bahçe), 손님 (Misafir), 심청, 연꽃의 길(Koyu Mavi, Lotusun Yolu), 바리데기 (Baridegi), 개밥바라기별, 강남몽 (Gangnam’ın Açgözlülüğü), 낯익은 세상 (Bilinen Dünya Topluluğu), 여울물 소리 (Hızlı Akan Suyun Sesi) gibi eserleri ile günümüzün önemli Kore yazarlarından biridir. Eserlerinin neredeyse tümü 15 farklı dile çevrilmiştir ve 만해문학상, 단재상, 이산문학상, 대산문학상 gibi önemli edebi ödüller kazanmıştır.
İnsanın kalbi de yemek gibidir, uzun süre geçince bozulması doğal olduğundan sürekli yük olursak sonrasında gerçekten yardıma ihtiyacımız olduğunda soğukkanlılıkla sırtını döner.
Bu başlık altında çoğunluğu Koreceden olmak üzere -bir kısmı İngilizce- Türkçeye çevirisi yapılan edebiyat alanındaki kitapları ekleyeceğim. Benim gibi Kore Edebiyatı sevenlerin faydalanmasını umuyorum. :)
1.
bu kadar az sayfaya kocaman bir çöplük sığdırmak...
koreli yazar hwang sok-yong’un eşyaya bağımlılığın bir deliliğe dönüştüğü çağımızda sistemin dışarı attığı, köleleştirdiği ve kentlerin dışına itilen insanları başrole taşıdığı romanı tanıdık şeyler..
tüketim çılgınlığına alet olup hiç düşünmeden çöpe attığımız tüm şeyleri hayal ederek, bir
Kuzey Kore'de başlayan acı gerçekleri, savaşı, açlığı, insan kaçakçılığını, yalnızlığı anlatan; iliklerinize kadar işleyen bir kitap. Üslubu sade ve akıcı. Ne hayatlar varmış dedirten bir kitap. Fakat sonlara doğru biraz sıkıcı bir hal alıyor. Baştaki gerçekçi anlatımdan mistik bir anlatıma geçiş yapıyor.
Prenses BariHwang Sok-Yong · Doğan Kitap · 2017304 okunma
Hwang Sok-Yong
Kuzey Kore’nin kasvetli bir kentinde, yıllardır erkek çocuk hayaliyle yanıp tutuşan bir çiftin yedinci kızları dünyaya gelir. Deliye dönen baba, bebeği ormanda ölüme terk eder..
bebekken, büyükannesinin onu kurtarmasıyla kaderi için, kendi ve hayatı için mücadele verebiliyor Bari.
Bari büyükannesinin anlattığı bir efsanedeki prensesin ismi, efsaneye göre prenses abı hayattan içebilmek için talihin karşısına çıkaracağı ne varsa göğüs germek zorunda, tıpkı Bari gibi.
. Büyükanne yardımına koşup bebeğe Bari adını verir. Efsaneye göre bu, abıhayatı aramak için yollara düşen bir prensesin adıdır. İnsanların geçmişlerini okuyabilme yeteneğini büyükannesinden alan Bari, efsanedeki gibi kendi kaderini çizecek bir yolculuğa çıkacaktır...
Bir kızın 22 yaşına kadar yaşadığı olayları, o kızın özel yeteneklerini anlatıyordu.
Çok şey yaşamış, görmüştü fakat asla vazgeçmemişti.
Ah, ah, bizim kaderimiz en baştan Tanrı'nın ördüğü iplerlr bağlanıp birleşiyor diye düşündüm. Belki de bu bağ sıkı bir örümcek ağı gibi bizi kuşatıyordu...
Dili konusu farklı mücadele ile gecen yılların yansıması olan bir kıtap okuduk, hüzünlü olsada bir güçlülüğün kendı savasının kazanımını merakla sonuna geldik..
Uzak doğu kıtapları okumayı sevenlerdenseniz, #Buyurun #OKUYUN
Prenses BariHwang Sok-Yong · Doğan Kitap · 2017304 okunma