Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İbrahim Musa

Gazzali ve İmgelem Poetikası yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
1
Okunma
1
Beğeni
474
Görüntülenme

İbrahim Musa Sözleri ve Alıntıları

İbrahim Musa sözleri ve alıntılarını, İbrahim Musa kitap alıntılarını, İbrahim Musa en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bilgi dünyevi bir kazanç ve liderlik için değil,kendisi için arandığında bilhassa zevklidir. Gazzâli
Gazzali’nin niyet doktrini, ruh ile kalp arasındaki kritik bağlantı noktasını teşkil ediyordu. Beden başarısız olsa bile ruh yine de niyet saflığı ile sağlıklı olabilirdi. Niyet, “Kalbin iki unsurdan mürekkep durum ve sıfatıydı: Bilgi ve amel.”42 Neyin gerekli olduğunu bilmek ve ardından samimiyet ve doğrulukla elde edilen bilgiye göre hareket etmek, özün geliştirilmesindeki kritik unsurlardır. Kişi pratik olarak erdemli bir görevi yerine getiremezse bile öz yalnızca iyi yapma niyet ve isteğiyle mükemmeliyette büyür. Gazzali’nin öz ile ruhun aracılık ettiği öznelliğe ilişkin çok net bir anlayışı vardı. Ruh birçok arzuya tabi, hakiki özgürlüğün mevkisi ve bireysel kişinin özüydü.
Reklam
Müslüman düşünce geleneği ne statik ne atıldır. Kendi devamlılık ve devamsızlık ritimleri vardır, sürekli olarak kendini ahlaki ve ruhani bütünlüğün zorunluluklarına göre ayarlar. Ahlaki tahayyülün hızla kendini zevale götüren tenkitçi bir püritan'ızme düştüğünü görmek ve nostaljik feryada meyletmek istemiyorsak ahlaki olanın yalnızca müzakere kisvesinde değil, aynı zamanda poetik tecellisinde de ciddiye alınması gerekir. Herhangi bir Gazzali okuyucusunun dikkatini çeken ve onu büyüleyen şey, onun poiesi's’i -yaratıcı yapma ve üretme- metinlerin okuma ve yorumlamalarına bilginin aşırı çeşitliliğini yaymak suretiyle ne kadar etkileyici şekilde geri kazandığıdır. Başkalarının sanat ve estetiği ahlaka dahil etmede tereddüt gösterdiği noktada Gazzali anlatı (hikâye) gücünü ahlaki olanın incelemesine tereddütsüz sokmuştur. Ona göre en saf sanat, kalptedir öznelliğin muhafazasında. Burada “Öznellik” ruhun veya özün kendisini güçlendiren bir dizi disiplin ve uygulama yardımıyla bütün ahlaki imkânlara teslimiyet kapasitesi anlamındadır.
“Uzuvların hareketi düşüncelerin meyvesidir, eylemler karakterin [ahlak] ürünüdür ve doğru davranış, bilginin yayılmasıdır. Kalbin saklanmış en saf çekirdeğinin [sara'ir el-kulüb] amellér ve onlann membasının bahçesi olduğunu bil. 30 Batıni ışık, ona süs ve parıltı vermek suretiyle zahiriyi aydınlatır. Doğru davranış, müstekreh ve günahkâr amelleri erdemlere dönüştürür. Bir kişinin kalbinde tevazu yoksa uzuvlarında da onu bulmayı bekleme. Ve her kimin kalbi ilahi ışıkların yuvası değilse peygamberi örneğin güzelliği onun zahirisi[nden] parlamayacaktır'.” 31 Gazzali bu bölümde açıkça özün batıni ile zahiri, hukuk (fıkıh) ile bilinç (sarâir), eylemler ve niyetler, beden ile ruh arasındaki diyalojik gerilimine atıfta bulunur.
Gazzali’nin çalışmalarının çağdaş Müslüman düşüncesiyle boğuşanlara öğrettiği bir şey varsa o da gelenekle hemhâl olmanın daha iyi yollarının nasıl bulunacağıdır. Gazzali geleneğe teslim olmamıştır: Aynı anda hem taklit etmiş hem icat etmiştir. Hem modern eğitimli olan hem de gelenekselci bir şecere iddiasında bulunan çağdaş birçok Müslümanın savunduğunun aksine Gazzali geleneğe sadık olmanın içinde onu sorgulama ve yorumlama yetisinin de olduğunu gösterir. Ne yazık ki çağdaş Müslüman düşüncesinde iki sıkıntılı eğilim vardır: Geleneğin otoritesine teslim olmak veya geleneğin içini tamamen boşaltmak.
Gazzali’nin felsefeye karşı olduğu iddiasının aksine, ben onun felsefede hakikati açımlamanın bir yolu olarak değer gördüğünü savunuyorum, Onun felsefe eleştirisinin amacı, felsefenin kısıtlılıklarını göstermekti. Fakat daha da önemli olarak filozofların böbürlenmelerinin onların hakikate açıklıklarını sınırladığını düşünüyordu. Gazzali’nin kritik hareketi, ontoloji ve epistemolojiyi ince ince ilişkilendirmekti. Gazzali, bir ilahi lütuf ontolojîsine bağlıydı: Her şey doğa kanunlarına veya bir olasılığa değil, teoride her şeyi mümkün kılabilecek, tükenmek bilmez bir ilahi lütufa bağlıydı. Gazzali’nin filozofların görüşlerinde nahoş bulduğu şey, insan inşaları vasıtasıyla ilahi olanın bu türden hâkimiyetinin inkârıydı.
Reklam
Gazzali,"Bilgi ruhun ibadetidir ve vahiy (şar) söz dağarcığında adı kalbin ibadetidir."der.
Hakikaten de kaide olarak yalan söylemenin mekruh bir eylem olduğunu neredeyse içgüdüsel olarak anlarız. Fakat, düşünün ki, der Gazzali, mütedeyyin ve ahlaken doğru bir insan -veya bir peygamber-despot bir kralın adamları veya öfkeli, kaba katiller peşinde olduğu için sizden yardım istiyor. Söz konusu kişiyi korumak için ona evinizde güvence ve sığınak sunuyorsunuz. Kaçağı arayan düşmanlar gelip kapınızı çaldığında yalan söyleyip onun evinizde olmadığınızı mı söylersiniz? Zarar verme ve öldürme amacıyla o kişinin peşinde olan kimselere yalan söylemek mekruh bir eylem mi olacaktır? Onları bir tezgâhla kandıracak olursanız dürüst olmayan bir kimse olarak mı görülürsünüz? Gazzali’nin bu son iki soruya yanıtı tartışmasız bir “Hayır”dı. Mekruhluk yalan söylemekle doğal olarak ilişkili değildir, zira yukarıda betimlenen durumda yalan söylemek, masum bir kimsenin hayatını kurtarır. Hayat kurtarmak da kesinlikle mekruh bir hareket değildir; aslında, bu türden hayati tehlike içinde olan bir insanı kurtarmak mecburidir.
Dünyanın bazı yerlerinde hizipte veya söylemsel gelenekte [mezhep] uyuşma olduğunda ve siyasi mevki için yarışanlar itaat meydana getiremeyeceklerinden korktuklarında meseleler icat ederler. Ardından ayrılık yaratmak ve ön yargı teşvik etmenin gerekli olduğu izlenimi yaratırlar. Böylece bazı kimseler resmî bayrak siyah mı kırmızı mı olmalı bunu tartışır. Bir grup der ki: “Hakiki bayrak siyahtır.” Diğeri şöyle diyecektir: “Hayır, kırmızıdır!” Ve böylece liderler, bu kitleleri onlan yalancı bir çatışma içinde karmaşâ içine sokacak boyutta itaatkâr kılmada başarılı olurlar. Kitleler hatalı şekilde bunun hayati bir mesele olduğuna inanırken liderler bu meseleyi icat etmedeki gerçek amacın ne olduğunu çok iyi bilir.61
Din ilimlerini ihya etme hedefinin peşinden giden Gazzali, bir zanaatkâr olarak çok disiplinli bir yaklaşım benimsemiştir: Bir dizi müzakere ve kaynaktan ilham almıştır. Düşmanlarından bazıları onun yaklaşımını çileden çıkaran bir eklektiklik ve gelişigüzellik olarak nitelemeyi tercih ediyor, onun iyi ve kötüyü karıştırmak ve bir amatör gibi ehil olmadığı alanlara açıldığını iddia ediyordu. Fakat işe bakın ki tarih, amatör ve eklektiğin mirasını, profesyonel düşmanlarınınkinden daha muhafaza edilmeye değer bulmuş ve Gazzali’nin zengin sesi ve anlatısı yüzyıllar boyunca etkisini sürdürmüştür.
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.