Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İlhan Tarus

İlhan TarusVar Olmak yazarı
Yazar
8.3/10
26 Kişi
77
Okunma
11
Beğeni
2.822
Görüntülenme

İlhan Tarus Gönderileri

İlhan Tarus kitaplarını, İlhan Tarus sözleri ve alıntılarını, İlhan Tarus yazarlarını, İlhan Tarus yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
208 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Edebiyatımızın toplumcu yazarlarından İlhan Tarus'un kaleminden okuduğum ilk kitap: Kasabanın Ruhu Yaklaşık 200 sayfalık romanda kalabalık bir kişi kadrosu bulunuyor, Sekili kasabasında yaşananlar aktarılıyor. Toplumun hemen her kesiminden olan kişilerin olaylara yaklaşımı ahlak ve namus kavramlarına bakış açıları irdeleniyor. Roman, manifaturacı Güdük Ahmet cinayeti ile başlıyor, akabinde kasabada arka arkaya ortaya çıkan sahipsiz çocuklar ve bunlara yardım elini uzatan, onlara yuva bulmaya çalışan, bunun için Kasabalı ikna etmeye çalışan Doktor Namık, kasabalının aklını başından alan Sarı Kız, Tüccar Kerim, onun kızı Ayşe, Sabri, Hilmi Bey gibi kalabalık bir kişi kadrosu üzerinden Sekili kasabasının yaşantısını aktarıyor. Özellikle küçük yerlerde dedikodunun ne gibi sonuçlara yol açacağını çarpıcı bir şekilde anlatıyor. Dönemin yaşantısı kadar yörenin söyleyiş özelliklerine de romanda rastlıyoruz. Keyifli bir kitaptı, okumanızı öneririm.
Kasabanın Ruhu
Kasabanın Ruhuİlhan Tarus · H2O Kitap Yayınları · 20198 okunma
İstiklaline sahip olamayan bir devlet, adaletine sahip olamaz.
Sayfa 157Kitabı okudu
Reklam
Ulan kahpe, dedi, otuz papel saymışım bir geceliğine, senin ananı bellerim... «Eğer dedim, kılıma dokanırsan, kendini ölmüş bil.. Kocama seslendi. O da gelip iki kollarımdan tuttu. Sille tokat, yatırdılar beni yere... Sonra kocam kayboldu ortadan.. Evimize bir de varlık çöktü çökmesine.. Her pakette, ekmeğiydi, soğanıydı... Ama üçüncü müşteri kapıdan girer girmez dineldim, kocam gözlerini ağarttı, üstüme yürüdü. Kenarda ekmek bıça duruyormuş. Kaptım, salladım. Gırt-lağına rastlamış, kocaman yarık açılıverdi. Kafa arkaya düştü, deprendi kaldı. Ötekisi çoktan kaçmıştı. Bıçakla peşine düştüm. Karanlık ormanda yarım saat koştum, kurtardı kendini it... «Dizlerimin bağı kopmuş, çalılıkların arasına yığılmışım. Gözümü açar açmaz yekindim. Köye doğru yürüdüm. Bıçak elimdeydi. Üstünde kanlar kurumuştu. Ne düşündüysem, derede iyice yıkadım, eteğimin tersiyle temizledim. Belki inkâra sapmak ümidim vardı. Belki babamdan korkmuştum. Anam yüzümden ürkmüş. Sen bir şey yapmışsın, amanın yetişin komşular, diye seslendi. Babam da çıktı, geldi. Yere diz çöktüm, ayaklarına kapandım, olanı biteni anlattım. Bıçak şalvarımın arasındaydı. Tekmikle itti beni... Yıkıl kahpe dedi, geçende de böyle bir yalan uydurmuştun. Aslını diğnedim. Sen soycak fahişesin. Durmadan yalan uydurur, sonram bildiğini işlersin. Git, hapishanelerde sürün, defol karşımdan, dedi. Dizlerimin üstünde kalkındım. Ne olduğunu bilemedi, karnının ortasına gömüverdim bıça ğı. Çürük ağaç gibi devrildi deyyos.. Buldu orospu kızının elinden cezasını...
«Bir sabah erkenden pılı pırtıyı topladım, babamın evine doğru yola çıktım. Babam kahvedeymiş, duymuş geldiğimi.. Geçerken odunluktan bir odun almış. Yer misin, yemez misin.. Aha şu kolum, şuracıktan aşağı oynamaz, o günden sonra.. Baygın düşmüşüm. Kağnıyı koşturmuş, çobanla beni evime göndermiş. Çobanın kucağında uyandım. Parmağımı oynatacak halim yoktu. O pis it de sırıtmaz mı? Üstüme saldırmaz mı? Adam sen de dedim, koyverdim kendimi... Çoban yarım saat sonra ağzını silerekten çıktı, gitti.
Sayfa 69
«Barileyin başkalarına karşı insancıl olsa, neyse.. Sekiz yaşımda başı açık sokağa çıkamaz oldum. Dükkânların önünden geçemez oldum. Kapı aralığından bekçi ile konuştum diye kızgın maşalarla baldırlarımı dağladı, kasnakları mı kırdı. Parmağının ucunu bir erkeğe gösterdiğini duyarsam, yalan bile olsa canını alırım kahpe, diye bas bas bağırdı.
Sayfa 67
«Bir gün tutmuş yakasından yeşil sarıklı birini, beline kadar siyah sakallı.. Köşeye oturttu. İlle aç karnını, kısmetini yazacak dedi. Ayak direttim, ağladım, yalvardım. Anam saçını başını yoldu. Faydasız hâkim efendi, hem de anamın yardımıyla uçkurumu çözdüler, hocanın önüne çıplak göğdemi serdiler. Karnıma yazı yazdırdılar. Şuncacık kızın kısmeti kapanmış da, bu dızgallı açacakmış.
Sayfa 67
Reklam
«Bir sıra köye genç bir hafız geldi. Tuttu, eve misafir etti. Herif üçüncü gece yatağımın kenarına kadar sokulup uçkuruma el attı. Suratına yaradana sığınıp bir sille attım iki saat yerinden kalkamadı. Karanlıkta kızılca kıyame koptu. Sonunda ne oldu bilir misiniz? Babam beni kabahatli çıkardı. Dişi köpek kuyruk sallamayınca erkek yanaşmaz, dedi. Kaba etlerimde iki odun kırdı.
Sayfa 66
Sen bu köpeklere, bu kör çocuklara acırken, onlar için kalbini bağrını parçalarken, yanlış bir duyguya kapılıyorsun. Bakma öyle bön bön yüzüme.. Yanlış bir duyguya kaptırıyorsun kendini meselâ aç bir köpek.. Sen ona kendi yüreğinle acıyorsun, çünkü kendi gözünle bakıyorsun. Göz senin, yürek senin, tabii çektiğin acı da senin oluyor, yani sencileyin bir acı.. Bakalım o köpek, senin kurduğun, düşündüğün gibi istırap çekiyor mu?> «Ne demek yani?» «Ne demesi var mi ya? Sen aç köpeği, kendi açlık his sinle düşünüp gocunuyorsun. Say ki kendin açsın. Bu acıyı biliyorsun, çünkü başına gelmiş. Ne zor, ne sunturlu, ne ezici, gebertici bir şey olduğunu biliyorsun. Köpeğin halini düşünürken hesap ettiğin budur, senin kendi duygundur. Elindeki ölçü o ölçü.. İçindeki acı o acı.. Demek sen köpeğe değil, kendine acıyorsun.»
Sayfa 44
Alay, insanı bıçaktan çok yaralar.
Sayfa 42
61 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.