İlhan Tarus

Var Olmak yazarı
Yazar
8.3/10
26 Kişi
80
Okunma
11
Beğeni
2.893
Görüntülenme

İlhan Tarus Gönderileri

İlhan Tarus kitaplarını, İlhan Tarus sözleri ve alıntılarını, İlhan Tarus yazarlarını, İlhan Tarus yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ölenlerin yerine yenileri doğar. Bir yandan silinip süpürülen kuşaklar, bir yandan karınlarına düşen tohumlar… Hayat, yeryüzünün dört bir tarafında olduğu gibi, Sekili Kasabası’nda da böylece, biteviye akar, gider
274 syf.
·
Puan vermedi
🪖 ‘Kurtuluş Savaşı Üçlüsü’ serisinin üçüncü kitabıydı bugün okuduğum. Ege’de Yunan işgali başlamış, Aydın düşmek üzeredir. Nazilli civarında dağlar, efelerin meskeni olmuştur. İşgal ordularının öncü kıtalarına kurdukları pusuların onları yavaşlattığını, ancak daha büyük bir güçle gelmeleri halinde bu direnişlerinin kolayca ezileceğini görürler. Hiç bilmedikleri yerlerde kendileri gibi direnenlerle birlik ihtiyacı doğar. Bu sırada, aralarındaki yiğitlik atışması bunu gölgeler, hiç biri emir komuta altına girmek istemez. Dağlardaki Alevi köylerden, şehir ve kasabadaki Rum ve Ermenilere kadar, herkes giderek büyüyen ve güçlenen vatan tutkusuyla birleşir. Yine de kurtuluşu İstanbul’da, padişahta, halifede görenler vardır. •Kurtuluşu sadece efelerin gücüyle değil, kadının toplumsal yerini de sorgulayan, kadının yükselişine işaret eden, tüm kahramanları olumlu ve olumsuz yanlarıyla gösteren bir kitap. Akıcı anlatımıyla, kurtuluş günlerine ışık tutması için, herkese tavsiye ederim. #okuyun #vatantutkusu #kurtuluşsavaşıüçlüsü 🪖🪖🪖 @h2okitap #ilhanturas #kurtuluşsavaşı #bloghemsire #varolmak #hükümetmeydanı h2okitapedebiyatserisi #cumhuriyet #savaşçı
Vatan Tutkusu
Vatan Tutkusuİlhan Tarus · Ağaoğlu Yayınevi · 19676 okunma
Reklam
208 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Edebiyatımızın toplumcu yazarlarından İlhan Tarus'un kaleminden okuduğum ilk kitap: Kasabanın Ruhu Yaklaşık 200 sayfalık romanda kalabalık bir kişi kadrosu bulunuyor, Sekili kasabasında yaşananlar aktarılıyor. Toplumun hemen her kesiminden olan kişilerin olaylara yaklaşımı ahlak ve namus kavramlarına bakış açıları irdeleniyor. Roman, manifaturacı Güdük Ahmet cinayeti ile başlıyor, akabinde kasabada arka arkaya ortaya çıkan sahipsiz çocuklar ve bunlara yardım elini uzatan, onlara yuva bulmaya çalışan, bunun için Kasabalı ikna etmeye çalışan Doktor Namık, kasabalının aklını başından alan Sarı Kız, Tüccar Kerim, onun kızı Ayşe, Sabri, Hilmi Bey gibi kalabalık bir kişi kadrosu üzerinden Sekili kasabasının yaşantısını aktarıyor. Özellikle küçük yerlerde dedikodunun ne gibi sonuçlara yol açacağını çarpıcı bir şekilde anlatıyor. Dönemin yaşantısı kadar yörenin söyleyiş özelliklerine de romanda rastlıyoruz. Keyifli bir kitaptı, okumanızı öneririm.
Kasabanın Ruhu
Kasabanın Ruhuİlhan Tarus · H2O Kitap Yayınları · 20198 okunma
İstiklaline sahip olamayan bir devlet, adaletine sahip olamaz.
Sayfa 157Kitabı okudu
Ulan kahpe, dedi, otuz papel saymışım bir geceliğine, senin ananı bellerim... «Eğer dedim, kılıma dokanırsan, kendini ölmüş bil.. Kocama seslendi. O da gelip iki kollarımdan tuttu. Sille tokat, yatırdılar beni yere... Sonra kocam kayboldu ortadan.. Evimize bir de varlık çöktü çökmesine.. Her pakette, ekmeğiydi, soğanıydı... Ama üçüncü müşteri kapıdan girer girmez dineldim, kocam gözlerini ağarttı, üstüme yürüdü. Kenarda ekmek bıça duruyormuş. Kaptım, salladım. Gırt-lağına rastlamış, kocaman yarık açılıverdi. Kafa arkaya düştü, deprendi kaldı. Ötekisi çoktan kaçmıştı. Bıçakla peşine düştüm. Karanlık ormanda yarım saat koştum, kurtardı kendini it... «Dizlerimin bağı kopmuş, çalılıkların arasına yığılmışım. Gözümü açar açmaz yekindim. Köye doğru yürüdüm. Bıçak elimdeydi. Üstünde kanlar kurumuştu. Ne düşündüysem, derede iyice yıkadım, eteğimin tersiyle temizledim. Belki inkâra sapmak ümidim vardı. Belki babamdan korkmuştum. Anam yüzümden ürkmüş. Sen bir şey yapmışsın, amanın yetişin komşular, diye seslendi. Babam da çıktı, geldi. Yere diz çöktüm, ayaklarına kapandım, olanı biteni anlattım. Bıçak şalvarımın arasındaydı. Tekmikle itti beni... Yıkıl kahpe dedi, geçende de böyle bir yalan uydurmuştun. Aslını diğnedim. Sen soycak fahişesin. Durmadan yalan uydurur, sonram bildiğini işlersin. Git, hapishanelerde sürün, defol karşımdan, dedi. Dizlerimin üstünde kalkındım. Ne olduğunu bilemedi, karnının ortasına gömüverdim bıça ğı. Çürük ağaç gibi devrildi deyyos.. Buldu orospu kızının elinden cezasını...
«Bir sabah erkenden pılı pırtıyı topladım, babamın evine doğru yola çıktım. Babam kahvedeymiş, duymuş geldiğimi.. Geçerken odunluktan bir odun almış. Yer misin, yemez misin.. Aha şu kolum, şuracıktan aşağı oynamaz, o günden sonra.. Baygın düşmüşüm. Kağnıyı koşturmuş, çobanla beni evime göndermiş. Çobanın kucağında uyandım. Parmağımı oynatacak halim yoktu. O pis it de sırıtmaz mı? Üstüme saldırmaz mı? Adam sen de dedim, koyverdim kendimi... Çoban yarım saat sonra ağzını silerekten çıktı, gitti.
Sayfa 69
Reklam
54 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.