Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İzzet Derveze

İzzet DervezeKur'an'a Göre Hz. Muhammedin Hayatı yazarı
Yazar
7.5/10
10 Kişi
66
Okunma
17
Beğeni
9,4bin
Görüntülenme

İzzet Derveze Sözleri ve Alıntıları

İzzet Derveze sözleri ve alıntılarını, İzzet Derveze kitap alıntılarını, İzzet Derveze en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
... konuya girmeden önce "ilim'' kavramını bu­gün bilinen teknik anlamıyla kullandığımızı belirtmek isteriz. Bu­ günkü "ilim"; araştırma ve inceleme yollarını tetkik, karşılaştırma vasıtalarını, ilkelerini, yöntemlerini, bilimsel ve teknik kuralları, kaideleri tespit etmeyi kapsamaktadır. Araplarda ilmin bu asır ve toplumda bu dereceye ya da bu teknik anlama kavuşmadığını ke­sin biliyoruz. Yalnız bu kavramı kullanırken şunu kastediyoruz. Araplardan da değişik kitaplara yönelen, onları tetkik eden, bazı ilimleri okuyan, inceleyen, bazı kurallarını kavrayan, sadece bedevi tabiatı ve basiretiyle sınırlı kalmayan kimseler vardı.
Kur'an'da yer alan ayetler , kadının nifakını ve şirkini dile getirdiği gibi; onun imanını sabrını hicretini ve cesaretini de takdirle yadetmiştir.
Sayfa 142
Reklam
... klasik kitaplarda kaydedilen, nakledilen pek çok rivayetlere ve haberlere karşı, düşünen bir insanın onları inkar et­mese bile, sürekli olarak dikkatli ve uyanık olması lazımdır. Çünkü bu haberler ve rivayetlerle Peygamber'in, risalet öncesi dönem ve ortamın maddi gelişme, edebiyat ve düşünce hayatı açısın­ dan küçümsenmesi amaçlanmaktadır. O dönem ve ortam; ceha­let, geri kalmışlık, sefalet, itilmişlik, perişanlık, barbarlık, kültürel araç ve vasıtalardan mahrumiyet, düşünce, inanç, ahlak ve edebi­ yatta katı bir maddecilik gibi sıfatlarla tanıtılmaktadır. Halbuki bu iddialar işlerin tabiatına ve apaçık mantıksal kurallara aykırı düş­tüğü gibi Kur'an-ı Kerim'in bildirdiklerine ve nasslarına da ters düşmektedir.
Kalu Bela Olayı
[Rabbin, Ademoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini almış ve: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? diye onlan kendilerine şahit tutmuştu. "Evet (buna) şahidiz!" dediler. Kıyamet günü "Biz bundan habersizdik!" demeyesiniz. Yahut: "(Ne yapalım) daha önce babalanmız (Allah'a) ortak koştu, biz de onlardan sonra gelen
I, 543-544
Allah'ı Vekil Tutmak Ne Anlama Gelir?
[(O) doğunun ve batının Rabbidir. O'ndan başka tanrı yoktur. Yalnız O'nu vekil tut. (Müzzemmil 73/9)] İlk kez geldiğinden ötürü buradaki ayetlerin sonuncusu (9. ayet) büyük önem taşımaktadır. Çünkü bu ayetlerde, halkı Allah'tan başka evliya, şefaatçi ve yardımcılar edinen, neredeyse halkın kendilerini Allah'ın dışında Rabb'ler edinecekleri lider takımının böbürlendiği (istikbâr) bir muhitte; Allah'ın tekliği ve rubûbiyetinin kapsayıcı olduğu ilan edilmiş; sadece O'nu vekil ve dayanak kabul etmeye çağrıda bulunulmuştur. Bu ayet böylece şirke, Allah'tan başka varlıklara kulluğa, yakarmaya ve yönelmeye karşı vurulan ilk Kur'ani darbe; sadece Allah'ın Rabblığının evrensel olduğunun ilk anlatımıdır. Bu (tevhid) İslam'ın esası ve mesajının özüdür.
I, 92
Kur'an'ın insanların dinlemelerinden ve anlamalarındsn Yüce olduğu veya harflerinin ve kelimelerinin birtakım Sırlar şifreler ve muammalar içerdiği şeklindeki iddiaları Kur'an'ın apaçık nassları kesin olarak Red etmektedir Çünkü Kur'an kendisinin apaçık net ve anlaşılır bir dille indirildiğini söyler ayetlerinin ayrıntılı bir şekilde açıklandığıni dile getirir dinleyenler anlasınlar üzerine düşünsünler akılları kullansınlar ve aralarındaki anlaşmazlıkları onun yol gösterici açıklamalarıyla çözümlesinler diye indirildiğini vurgular
Sayfa 122Kitabı okudu
Reklam
Fitne Kalkıncaya Kadar Savaşın Ne Demektir?
Yine bazı alim ve müfessirlerin "Kılıç ayeti" dedikleri (müşrikleri topyekün öldürün) ayeti de (onlara göre) Bakara 190. ayeti neshetmiştir. Birçok Kur'an alim ve müfessiri, "Fitne kalkıncaya ve din yalnız Allah'a ait olana kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse artık zalimlerden başkasına düşmanlık olmaz." (Bakara
I, 234-236
Kuran'daki "Eskilerin Masalları" İfadesi Ne Anlama Geliyor?
[Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman; "eskilerin masalları" dedi. (Kalem 68/15)] "Esâtiru'l-Evvelin" (Öncekilerin Mitolojileri / Hikâyeleri) "Esâtîru'l-Evvelîn" ifadesi, kafirlerin Kur'an hakkındaki iddialarını anlatmak için Kur'an'da çok kez tekrar edilmiştir. Bu cümle veya daha doğrusu esâtîr kelimesi şu an, asla olmayan, saçmalık ya da hurafenin geçerli olduğu kıssaları ifade emektedir. Ne var ki gördüğümüz kadarıyla bu kelime Kur'an'da sadece bu anlamda kullanılmamış aynı zamanda aralarında, elden ele dolaşan Hıristiyan ve Yahudilerin kitapları dahil olmak üzere öncekilerin kitapları ve sahifelerine işaret maksadıyla da (Kur'an'da) yer almıştır. Furkan Sûresi'ndeki bir ayet bu izahı desteklemektedir: "Evvelkilerin masalları, onları yazdırmış, sabah akşam onlar kendisine okunuyor." dediler."(Furkan 25/5) Öyle ki, Kafirler Peygamber'in okumuş olduğu Kur'an'ın vahiy olmadığını ve O'nun ellerde dolaşan ilk kitaplardan iktibas edip yazdırmış ve ezberlemiş olduğunu söylemek istemektedirler. Sûredeki bu ifade aslında, bu ayetlerden önce nazil olan ayetlerin, hacim itibariyle kayda değer bir halde olduğunu ispatlamaktadır ki, bu yüzden kafirler nazil olan ayetler ile kendi söyledikleri arasında uygunluk ve konu benzerliği görmüşlerdir. Sürenin tertibi hakkında söylediklerimiz de bu görüşü desteklemektedir.
I, 67
Kur’an ile Arap nesli özellikle müslüman nesil arasındaki bağın zayıf ,kopuk ya da buna benzer bir pasifikte olması gerçekten çok çirkindir.
Sayfa 19
4) Şura Suresi'nde de bazı ayetler vardır ki, bunlardan o za­manki asabiyetin tasvirini ve görme gücünü anlama olanağı bu­luyoruz: " (Öncelikle) en yakın hısımlarını uyarıp-korkut. Ve mü'minlerden sana tabi olanlara (koruyucu) kanatlarını ger. Eğer sana isyan edecek olurlarsa, artık de ki: "Gerçekten ben, sizin yapmakta olduklarınızdan uzağım." (214-216. ayetler). Peygamberin mesajı genel olmakla beraber, bu Özelleştirmenin kendisine has bir önemi vardır. Ve bu, o sıradaki soy bağı yakın­lığının ve ona bağlılık asabiyetinin etkisini göstermektedir. Yine onun muhtevasından anlaşıldığına göre, Peygamberin yakın ak­rabalarının inkarcı bir tutum takınmalarının, çağrısının Mekke­liler tarafından hafife alınmasında ve reddedilmesinde büyük et­kisi olmuştur. Zira onlar her şeyde yakın akrabasını desteklemeyi alışkanlık haline getirmişlerdir. Onlara göre, Peygamber'e uyması gereken insanların başında yakın akrabaları olmalıdır. Çünkü zi­hinlerine egemen olan ölçüler; soy bağı asabiyeti ve gereklerinin sağlamlaştırılarak ona uyulması gibi kriterlerdi. Bunun da işledi­ğimiz tezi desteklediği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Reklam
Araftakiler Kim?
[İki taraf arasında bir engel ve yüksek surların gedikleri üzerinde de (hem cennetlikleri hem de cehennemlikleri, yüzlerindeki) işaretleriyle tanıyan erkekler vardır. (Bunlar), henüz cennete girmemiş olan, fakat kapısında girmeyi bekleyen cennet halkına: "Selam size!" diye seslendiler. Gözleri ateş halkına çevrildiği zaman da;
I, 491
Adem Kıssası Üzerine
[Hani Rabbin meleklere: "Gerçekten ben, çamurdan bir insan yaratacağım" demişti. "Onu bir biçime sokup, ona ruhumdan üflediğim zaman da siz onun için hemen secdeye kapanın." Meleklerin hepsi topluca secde etti; Yalnız İblis hariç. O büyüklük tasladı ve (böylece) kafirlerden oldu. (Allah) Dedi ki: "Ey İblis, iki elimle
I, 456-457
Kadir Gecesi İsimlendirmesi Üzerine
“Leyletu'l-Kadr" Kur'an'ın verdiği bir isimdir. Bu ismin verilme amacı ise, o geceyi övme ve o gecede meydana gelen olayın şanını yücelterek hatırlamaktan ibarettir. Ya da bu gece, Kur'an'ın nüzulünden önce de bilinen bir gece idi ve biz de bu gece hakkında olumlu veya olumsuzluğa teyid edecek sağlam bir söz
I, 302-303
Ay'ın Yarılması Meselesi
[Kıyamet saati yakınlaştı ve ay da yarıldı. Onlar bir mucize görseler yüz çevirirler ve: "Çok güçlü, süregelen, etkisi hemen giden bir büyüdür" derler. Yalanladılar ve kendi heva (istek ve tutku)larına uydular; oysa her iş, sonunda kendi amacına varıp karar kılacaktır. Andolsun, onlara (düşmanlık ve yalanlamalarını) önleyecek (ibret
I, 409-411
İncir ve Zeytine Yemin Neyi İfade Ediyor?
[Tin ve zeytine andolsun. (Tin 95/1)] Tin ve zeytûn hakkında değişik görüşler vardır. Bir görüşe göre bunlar bilinen iki meyvenin adıdır. Allah birçok faydasından dolayı bu iki meyveye yemin etmiştir. Bir başka görüşe göre ise, “Tin” Dimeşk Camii'ni, "Zeytûn" ise Kudüs Camiini sembolize etmektedir. Bunlardan başka içerisinde zorlamalar ve gariplikler bulunan bazı görüşler daha bulunmaktadır. Bize göre bu ikisi (Tin ve Zeytûn) ile eski zamanlardan beri incir ve zeytin bağları ile tanınmakta olan Filistin'e işaret edilmek isteniyor olabilir. (2) Bu, Kur'an'ın ilk dinleyicilerinin (okuyucularının) da bildikleri bir durumdu. Öyle ki, İsa (a) ve ondan önce bazı peygamberler Filistin'e peygamber olarak gönderilmişlerdir. (Bu şekilde) Allah'ın yemin ettiği isimlerde bir tenasüb (örtüşme) söz konusudur. Zira, Allah risalet ve vahyi ile şereflendirdiği üç bölgenin adına yemin etmiştir. Bunlar Mekke, Filistin ve Tûr-i Sina'dır. (2) Bu şöhret çok eskiye dayanır. Tevrat'ın Tesniye Bölümü, Bab 6'da geçtiğine göre, Allah İsrailoğulları'na bu bağları bahşetmiştir ki, orada şöyle bir pasaj vardır: "Ve vaki olacak ki, şehirleri, senin doldurmadığın bütün iyi şeylerle dolu evleri ve senin kazmadığın kazılmış sarnıçları ve senin dikmediğin bağları ve zeytinleri sana vermek üzere, seni Mısır diyarından çıkaran Rabbi unutma." Tesniye 6/10-12
I, 327-328
97 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.