Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Jean Chesneau

Jean ChesneauD'Aramon Seyahatnamesi yazarı
Yazar
8.5/10
4 Kişi
26
Okunma
1
Beğeni
303
Görüntülenme

En Beğenilen Jean Chesneau Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Jean Chesneau sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Jean Chesneau kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
nil nehri hakkındadır.
Söz konusu nehrin içinde çok bol miktarda timsah bulu­nur. Küçükleri kadar orta boy ve büyük olanlardan da çokça gördüm. Her ne kadar suyun dışında on beş günden fazla yaşayamayacaklarını söyleseler de benim gördüklerim can­lıydı ve bize söylendiğine göre iyi et bulunmadığından bütün Mağripliler bunlardan yiyordu.
16. yüzyılın ikinci yarısında kahire hakkındadır.
Bölge halkına Mağribi adı verilir; kendilerine özgü bir dilleri vardır. Ancak şu anda o kadar fazla Türk vardır ki Türk dilinden başka bir dil konuşulmaz.
Reklam
Büyük Türk sefere çıktığında yahut bir şehirden diğerine giderken, bu yeniçeriler onun etrafında yürüyerek yol alırlar. Her biri arkebüz, palas yahut kılıç taşır. Ayrıca, yine yürüyerek yol alan solaklar isminde başka birlikler de vardır ki, bunlar yay ve ok taşırlar. Uşakların ise [peykler] sadece ellerinde baltası vardır. Bunların her birinden yaklaşık üç yüz tane kadar vardır.
Sayfa 35 - Dergah Yayınları
van gölü hakkındadır.
Bu göl harikulade güzellikte ve büyüklüktedir ve etrafını dolaşmak sekiz-on gün kadar sürer. Suyunun tadı ne yumuşak ne de tuzludur; ancak acımtırak bir tadı vardır.
Sultan Mehmed'in inşa ettirdiği bir cami vardır. Camiye bağlı bulunan konukevinde hukuku, dini, milleti ne olursa olsun her türde insan kalabilir. Burada onlara üç gün boyunca bal, pirinç, et, ekmek ve uyumak için oda verilir. Bu da sokaklarda ekmek dilenen çok az yoksul ve sadece birkaç tane sakatın bulunmasının nedenidir.
Dönemin Batılı kaynaklarında Osmanlı sultanları için Büyük Efendi [Grand Seigııeur] ve Büyük Tiirk [Grand Turc] unvanları kullanılır.
Reklam
Erzincan Antik dönemde büyük bir şehirdi. Bunu, buradaki büyük kalenin ve surlarının yıkıntılarından anlamak mümkündür. Ayrıca depremle harap olmuştu; bu yüzden depremin ardın­dan oldukça alçak evler inşa edilmişti ve şimdi artık oldukça kalabalık ve zengin büyük bir kasaba olarak gözüküyordu.
Tebaa efendilerine o denli büyük bir itaat besler ki, onun hiçbir buyruğuna karşı gelmemeye özen gösterirler. Büyük Efendi'ye tâbi harikulade bir barış ve uyum içinde yaşarlar. Hangi şehirde olursa olsun çok az kavga ve tartışma yaşanır. Böyle bir durum vuku bulur da, bu yargıya yansırsa, cezası derhal verilir. Şayet suçlular bulunamazsa, kavganın yapılmış olduğu yerdeki komşulara başvurulur ve bunların konu hakkında cevap vermeleri gerekir; aksi hâlde cezalandırılıp kovulurlar.
Sayfa 38 - Dergah Yayınları
Edirne, Antik dönemdeki ismiyle Adrianapolis, Meriç Nehri üzerinde güzel bir ovada bulunan oldukça büyük bir şehir. Burada ismi Sultan Süleyman olan Büyük Efendi'yle karşılaştık. Kendisi genelde her sene kışı burada geçiriyormuş ve kendisinin ikamet ettiği oldukça güzel bir saray vardı. Burada Yunanlıların birçok antik kiliseleriyle, kalocieri dedikleri diğerleri görülür. Sakinleri Türkler, Rumlar ve Yahudilerdir. Oldukça iyi inşa edilmiş ve surlarla kaplanmıştır. Güzel evler, dükkânlar ve her türden zanaatkârlar vardır.
Sayfa 17 - Dergah Yayınları
(iran ordusunun osmanlı ordusundan kaçma nedeni hakkındadır.)
Söylenene göre kaçmalarının esas nedeni buydu. Aslında, Türklerin ateş çubukları olmasa, bunların Türklerden daha güçlü olduğu kabul ediliyordu. Türkler, bir İranlı'nın her zaman iki-üç Türk'ü dövebileceğini söylerler.
Reklam
Aynı zamanda güzel hamamlar ve görmeye değer çok hoş çeşmeler vardır. Sultan Selim, Sultan Bâyezid ve diğer efendilere ait birçok başka cami görülür. Bunlar olağanüstü güzellikte, muhteşem ve şatafatlıdır. Sultan Süleyman'ın yaptırdığı ise diğerlerinden hiçbirinin olmadığı kadar güzel ve çarpıcıdır. Bu şunu gösteriyor ki, eğer Türkler saraylar ve evler inşa etmek isteselerdi, bunu gayet güzel becerirlerdi; ancak taş evlerde oturmaya kötü gözle bakarlar ve kiliselerle adı geçen Büyük Efendi'nin sarayı dışında kesinlikle taş kullanmazlar. Bütün evleri toprak yahut ahşaptan yapılmıştır ve oldukça alçaktır ve bu genelde bütün Türkiye'de böyledir.
Sayfa 24 - Dergah Yayınları
kanuninin tebrizi yağmalayan ordusuna tepkisi hakkındadır.
Camlar, pencereler ve bazı başka şeylerin tamamı istisnasız Büyük Efendi'nin ordugahındakiler tarafından harap edildi. Yapılan bu tepeleme ve ziyanı duyan Büyük Efendi, böyle şeyler yapanları püskürt­mek, yıkımı ve karşı konulmayacak olsa yapılabilecek şeyleri engellemek için adamlarını gönderdi. Çok öfkelenmişti ve burada düşmanının yahut tebaasının evini yıkmak için bulun­madığını, amacının düşmanını alt etmek ve eğer karşılaşabilir­se onun canını almak olduğunu söyledi.
d'aramon osmanlı ordusu ile irana sefere gidiyor.
6 Mayısta yola çıktık ve denizdeki boğaz boyunca yol alarak, Türkçede Maltepe denilen ve hazine dağı manasına gelen bir yerde konakladık. Söylendiğine göre, İstanbul'un eski imparatorları ellerindeki parayı burada saklarlarmış.
Ancak Sufî, çok önceden, ordusunu alarak Tebriz'in bütün zenginlikleri ve zengin kimseleriyle birlikte ülkesinde çok gerilere çekilmişti. Ve kesinlikle beklendiği gibi ortaya çıkmadı. Bunun nedeni ya Efendi'yle birlikte olan kardeşi yüzünden adamlarına fazla güvenmediğinden öncü birlik hazırlaması yahut da Efendi'nin çok korktuğu top ve tüfeğiydi. Kendileri bu şekilde iyi teçhiz edilmemişti; çünkü bunları kullanmazlardı. Söylenene göre kaçmalarının esas nedeni buydu. Aslında, Türklerin ateş çubukları olmasa, bunların Türklerden daha güçlü olduğu kabul ediliyordu.
Sayfa 54 - Dergah Yayınları
Akşamları herkes erkenden evine çekilir ve ne olursa olsun belli bir saatten sonra evlerinde ışık yakmaya cüret edemezler. Geceleri şehrin güvenliği için, sadece bir elinde değnek, diğer elinde yanan bir fenerle şehir içinde dolanıp duran tek bir adam vardır. Şehrin büyüklüğü doğrultusunda görevlendirildiği, kendisine buyrulmuş mahallede dolaşır. Bir gürültü duyduğu takdirde, ertesi gün bunu hakimlere bil­dirir ve onlar da derhal duruma müdahale ederler. Geceleri soyulmaktan korkmaya lüzum yoktur; zira değneğiyle bu yalnız adam, bir sürü okçusuyla gezen Paris'in gözetleme amirinden çok daha korkutucu ve tedirgin edicidir. Burada şehir o denli düzenli ve sükunet de o denli büyüktür ki, burayı görmeyen biri için bu neredeyse inanılmazdır. Bunlar, İstanbul şehrinde karşılaştığım ve hatırlanmaya en çok layık gördüğüm şeylerdir.
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.