Braudel, longue duree* konusundaki ilk fikirlerinin, 1940-45 yılları arasında Almanya'da yaşadığı savaş zamanının depresif tutsaklık deneyiminden doğduğunu kabul ediyordu. Bu düşünceler biraz da, esir kampı hayatının temposundan kaçma ve daha uzun bir perspektifi benimseyerek umudu besleme yönünde bir çabaydı: Longue duree anlatımlarında, paradoksal biçimde, sık sık hapishane imgelemini kullanması bu yüzdendi.