Aşırı Narsistler özünde aldatılmaktan, küçük düşürülmekten, çirkin gösterilmekten, kusurlu veya değersiz bulunmaktan korkarlar. Her zaman "kazanan taraf" olmaya çalışırlar çünkü "kaybeden" olmaktan korkarlar.
Aşırı Narsistlerin bir refleks olarak karşı saldırıya geçmelerinin sürüngenleri andıran bir yanı vardır. Bazen soğukkanlı, neredeyse insandışı görünürler.
Bir kaosun içinde doğan çocuklar kendilerini hiçbir zaman iyi hissetmezler. Temelde kendilerini “hasarlı ürün” olarak hissederler ve bir ömür boyu bu acı verici benlik duygusundan kaçınmaya çalışırlar.
Ebeveynler büyümemize yardımcı olmak ve kendimizi iyi hissetmemizi sağlamak için kusursuz olmak zorunda değillerdir. “Yeterince iyi” olmaları kafidir. İhtiyaçlarımıza uyum sağlamaları ve duygusal deneyimlerimizle yakından empati kurmaları gerekir.
Ebeveynler övgüleri ve dikkatleri ile bize anlaşıldığımızı, takdir gördüğümüzü ve sevildiğimizi hissettirir ve böylece sağlıklı öz saygımızın temeli atılır.