Kamil Turhan Gönderileri
Kamil Turhan kitaplarını, Kamil Turhan sözleri ve alıntılarını, Kamil Turhan yazarlarını, Kamil Turhan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Düşman ,karşısındaki güçleri parçalayarak, onları birbirine düşürerek ,kolay yutulur lokmalar durumuna sokmak ister. mesela sanki bir insan, hem dindar hem milliyetçi hem medeniyetçi olamazmış gibi bu değerleri birbirine zıt programlar durumuna sokarak, hiç yoktan 'çatışan güçler' meydana getirir bu oyunlarını o kadar ustaca planlar ki tertiplerini anlamak için bazen olayların üzerinden 50 veya 100 sene geçmesi gerekir.
Ben, Avrupa'yı hoplattım, Türkiye 'yi hoplatacak gücüm var fakat, o kadar yalnız hissediyorum ki kendimi...
Türk Milliyetçileri Hira Dağı kadar müslümandırlar Tanrı Dağı kadar Türktürler.
Bir ' Bitanem' vakası daha sjssjjd
Korkmaz Yiğit : Anlatabildim mi hayatım?
Alaaddin Çakıcı : Anlıyorum.
Sayfa 78 - Korkmaz Yiğit - Çakıcı Görüşme KaydıKitabı okudu
Suç örgütü lideri de olsan kilonu takıyorsun demek : ) : ) : )
Çakıcı : Ya kilo aldım biliyor musun Erol.
Erol Evcil : Ya ben altı kilo aldım şuan 98-99 kiloyu geliyorum ben ya sen kaç kilosun?
Çakıcı : Kantara bakıyorum 92 gösteriyor ama bunlar iki üç kilo eksik fazla olabilir.
Sayfa 70 - Çakıcı Erol Evcil Telefon Görüşmesi / 1998Kitabı okudu
Şifreler bomba sjsjdjdj
Alaattin Çakıcı : Kel , Kemal Sunal'a söylemiş mi ki ?
Erol Evcil : Söylemiş .
(Kel : Eyüp Aşık, Kemal Sunal: Mesut Yılmaz)
Sayfa 62 - Çakıcı Erol Evcil telefon görüşmesi , 1998Kitabı okudu
Babıâli 'Sultan Osman' ve 'Reşadiye' dıretnotlarının İngiltere'den yola çıkarılmak üzere bulunduğunu umduğu sırada İngiltere bu iki gemimize ambargo koydu, savaş sonuna kadar gemileri teslim etmeyeceğini bildirdi: Dünya savaşı karşısında henüz tarafsızlığını bozmayan bir devlete karşı yapılan bu muamele, pek büyük ve pek fena bir etki bıraktı. Birkaç gün sonra Çanakkale Boğazı dışında itilaf devletleri donanması tarafından takip edilen Goben ve Breslaw Alman gemilerinin Boğazdan içeri girmesine müsaade edildi.
Ruslar Kafkasya'ya girmiş, burada ordumuza taze kan ve takviye ihtiyacı doğmuştu. Bu amaçla Teşkilatı Mahsusa'nın stratejisi gereği de Yakub Cemil'e Kafkasya'ya gitmesi emri geldi.
... Yakub Cemil'in emrinde 2000 kişilik bir müfreze vardı. Elemanların çoğu cezaevi mahkûmuydu.
Birinci Dünya Savaşı'nda kanlı katillerden bir alay teşkil edildi. Bütün zindanlar boşaltıldı ve içeridekiler, Yakub Cemil'e teslim edilmek üzere yola çıkarıldı.
Askerî sansür, onun resmini gazetelere, mecmualara koydurtmaya, şerefli ve yüksek adından mümkün olduğu kadar söz ettirmeye gayret ettiği halde, dillere ve gönüllere "Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Bey" adı kırılmaz bir bağ ile bağlanmış; sönmez bir güneş gibi doğmuştu...
Ölüm bize ne uzak, biz ölüme ne yakın...
Teşkilat'ın silahşoru bilmiyordu ki cesaret ve yiğitlik bazı şeyler için yeterli değildi, ayak oyunlarını da iyi bilmek gerekiyordu.
Ülke savunması her şeyin önünde gelir.
Teşkilatın Silahşoru İstanbul'a geldiğinde gördüğü manzaradan hiç de hoşlanmadı. Savaşın açlık ve sefaleti hüküm sürüyordu. Temel ihtiyaç maddeleri karaborsaya düşmüştü. Birileri vurgunu vuruyor, servetine servet katıyordu. Rüşvet her yeri sarmış, asayiş kaybolmuş, sokaklar güvenilir olmaktan çoktan çıkmıştı.
Bu durum genç adamın yüreğini burkuyor Türk'ün makûs talihi içini parçalıyordu.