Katip Çelebi

Mizanü'l-Hakk fi İhtiyari'l-Ehakk yazarı
Yazar
9.0/10
51 Kişi
160
Okunma
74
Beğeni
5,7bin
Görüntülenme

Katip Çelebi Gönderileri

Katip Çelebi kitaplarını, Katip Çelebi sözleri ve alıntılarını, Katip Çelebi yazarlarını, Katip Çelebi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu arada şunu belirtmekte fayda vardır: XVII. asır İslam düşüncesinin, bilhassa Osmanlılardaki dini düşünce ve ilim anlayışının bilinip tanınması açısından gerçekten çok iddi bir belge olan bu eser üzerinde din adamları hiç durmamışlardır. Bu işin ilk defa Orhan Şaik Gökyay tarafından yapılması onun hesabına memnuniyet verici bir şey olmakla beraber, ilahiyatçı ve din adamlarının bu konudaki ihmal ve ilgisizlikleri de oldukça düşündürücüdür. Halbuki Katip Çelebi'nin ilim, irfan, fikir ve din anlayışına sahip olup onun fikirlerini paylaşan hocaların sayısı az değildir.
Katip Çelebi talebelere tavsiyelerde bulunurken şöyle der: Tahsilini tamamlamadan birtakım makamlara talip olmaya, ilmi görevlere heves etmeye; zira kadılık, müftülük, vaizlik, imamlık, hatiplik ve katiplik, usul üzere ilimle meşgul olmaya manidir... İmdi samimi bir talebe doğru dürüst bir tahsil yapmayı murat ederse, ona yaraşan budur ki o kazalara uğramaya.
Reklam
Katip Çelebi alim geçinen taklitçi ve bağnazları eleştirir. Hümeja, ehl-i hamakat: "ahmaklar", ebleh: "budala", haliyyu'z zihn: "kafası boş", hacer-i la-ya'kil: "düşünmeyen taş, taş kafalı", mukallid-i mahz: "halis muhlis taklitçi; yeri gökten, sağı soldan ayırt edemeyen", vehham ve eşek: "çok kuruntulu, çok şüpheci eşek" gibi deyimleri sık sık kullanır. Bağnazlardan adeta nefret eder ve bu işe "zühd-i barid, ham sofuluk", insanı üşütüp ürküten çiğ dindarlık adını verir. Zühd-i hüşk, "kuru zühd" de denilen bu tür dindarlığı savunan kişilerden her vesileyle yakınır.
Katip Çelebi hür düşünceli, serbest fikirli, akla önem ve ilme değer veren dinine bağlı, ibadet hayatı düzenli, fakat bağnazlığa ve taklitçiliğe şiddetle karşı çıkan bir alimdir. O daima şeriat ile hikmet, akıl ile nakil, din ile felsefe arasında bir uyum görmüştü.
Katip Çelebi zamanında din adamları iki gruba ayrılarak hiçbir dini, ilmi ve pratik değeri bulunmayan bazı konuları tartışıyor; kıyasıya vuruşuyor, birbirlerine acımasızca hücum ediyor, hatta cahil halkı da yanlarına çekerek fitne çıkarıyor, buna da "din ve ilim" diyorlardı. İki gruptan birinin başında Halvetiye tarikatına mensup Sivasi Efendi, öbürünün başındaysa Birgivi'nin talebelerinden ders almış olan Kadızade bulunuyordu. Kavga bir medrese-tekke, müderris-şeyh, molla-derviş boğuşması halini almıştı.
Aslında o devrin medreseleri Katip Çelebi gibi bir ilim ve fikir adamı yetiştirecek seviyede değildi. Şayet Katip Çelebi medrese tahsili görseydi, o devirde buralara da ders görüp ders veren binlerce kişiden farkı olmazdı. Bunda şüphe yoktur; çünkü Osmanlı medreseleri Katip Çelebi ayarında sadece bir iki alim yetiştirebilmiştir.
276 öğeden 351 ile 276 arasındakiler gösteriliyor.