Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Marcel Mazoyer

Marcel MazoyerBitkilerin En Güzel Tarihi yazarı
Yazar
7.9/10
47 Kişi
168
Okunma
4
Beğeni
1.325
Görüntülenme

Marcel Mazoyer Gönderileri

Marcel Mazoyer kitaplarını, Marcel Mazoyer sözleri ve alıntılarını, Marcel Mazoyer yazarlarını, Marcel Mazoyer yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yeşil Devrim Yine gelişmekte olan ülkelerde 1960'lı yıllardan itibaren, Çağdaş Tarım Devrimi'nin geniş çaplı motorlaşma-makineleşme gerektirmeyen bir varyantı gelişti: Yeşil Devrim. Pirinç, mısır, buğday, soya gibi güçlü randıman potansiyeline sahip bazı çeşitlerin ve bazı büyük ihracat ekimlerinin seleksiyonuna, kimyasal gübrelere, iyileştirme ürünlerine ve sulama suyundan ve drenajdan yararlanmaya dayanan Yeşil Devrim, bazı elverişli bölgelerde, bu yeni üretim araçlarına sahip olabilecek durumda olan tarımcılar tarafından benimsendi.
Öncelikle de, dünyadaki yetersiz beslenen insanların yaklaşık dörtte üçünün kırsal bölgelerde yaşaması gibi en önemli olgudan hareket etmek gerekiyor. Kırsal bölgelerde yaşayanların arasında çoğunlukla, yetersiz ekipmana, elverişsiz yerleşim yerlerine ve konutlara sahip köylüler var; aynı, kentlerde yaşayan ve kendileri kadar yoksul olan tarım
Reklam
Bir yosun toprağa uyum sağladı, torunlarıysa bu toprağı ele geçireceklerdi. Birbirleriyle rekabete giren ve zor çevre koşullarıyla karşı karşıya kalan bitkiler hızla gelişmeye koyuldular. ✮ ⋆ ˚。𖦹 ⋆。°✩
Sayfa 29 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Çoğu kez böyle olur. Canlı kalmayı başarmış ya da iz bırakmış varlıklar en yetenekli olanlardır. 𓇢𓆸 Prototipler bir daha ortaya çıkmamak üzere yok olur: Yalnızca büyük seri üretimler iz bırakır. 𓇢𓆸
Sayfa 23 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Doğa ile olan savaşımızı kazandığımızda yenildiğimizi anlayacağız.
Botanikçiyle tarımcı, yaşlı çöl gezginiyle bir araya gelip kitaplar , fosiller , kemikler ,tuhaf taşlar ve son yolculuktan getirilmiş kuru bitkiler arasında gelecekten söz ettiler. Kentleşme ve çölleşme , türlerin yok olması ve genetik özelliklerin değiştirilmesi penceresinden bakıldığında , bitkiler aleminin geleceği insana karanlık gözükebilir.Ama doğanın yaşam kaynakları var. İyi ki var , çünkü bitkilerin yaşamı bizimde yaşamımızdır.
Bitkiler ve Hayvanların Döngüsü
Bir ağaca bakın: Yapraklı dallarını ileriye uzatır, yapraklar havaya uzanarak karbon gazı alır, bununla da şeker üretirler oksijeni de dışarı verirler. Bu bitkilerin dünyasıdır. Bir bedene bakın: Dalları yoktur ama bronşları vardır. Bronşlar havaya değil kanın içine dalmıştır, kandan oksijen alırlar ve bununla beslenme yoluyla kana geçen şekeri parçalar, ardından şekeri tüketip karbon gazı açığa çıkarırlar.. Bu da hayvanlar dünyasıdır. Birbirini tamamlayan yeşil dünyayla kırmızı Dünya arasındaki benzerliğe bakın. Biri bir şeyleri dışarı atarken öteki içine alıyor. Güneş ışığına mümkün olduğu kadar büyük bir yüzey sunmaya çalışan bitkiler için organlar ne kadar dışarıya uzanırsa o kadar iyidir. Organlar bedeninin içine ne kadar iyi yerleşmiş ve konuyorsa hayvanlar dünyası için de o kadar iyidir.
Reklam
- Bakteriler hayvanlar dünyasına mı, bitkiler dünyasına mı dahil? - Ne birine, ne ötekine. Başlı başına bir alemdir onlar. Bir bitkiyi tanımlamak kolaydır: Klorofil içeren canlı. Öte yandan bir canlıda klorofil bulunmaması, onun kesinkes bir hayvan olduğu anlamına da gelmez: Örneğin mantarlar klorofil içermezler ancak hayvan da değillerdir. Bakterilerin özgün bir dünyası vardır; bunlar çekirdekleri olmayan, tamamlanmamış varlıklar, evrim geçirmiş organizmalarınkinden daha küçük hücrelerdir.
Sayfa 16
KÜÇÜK, YEŞİL BİR BAKTERİ
- JACQUES GIRARDON: İnsanın maymundan, maymunun da ağaçtan geldiği sözü, ilk bakışta göründüğü kadar yersiz olmayabilir... En eski atalarımız gerçekten bitkiler miydi? - JEAN-MARIE PELT: Bitkiler tabii, ama ağaçlar değil... Kısa süredir temsilcilerinden olduğumuz hayvanlar dünyası, ağaçların ortaya çıkmasından çok önce, yaşamın tümüyle suda geliştiği dönemde bitkiler dünyasından ayrılmıştır.
Sayfa 15
Bilimin dışında, ortaçağda başlayarak Goethe'yle de doruk noktasına ulaşan bir akım yaşandı. Doğayı benzeşim­ler yoluyla anlamaya dayanan bir akım. Benzeşimlerin ara­sında beni çok çeken bir örnek vardır. Bir ağaca bakın: Yap­raklı dallarını ileriye uzatır, yapraklar havaya uzanarak kar­bon gazı alır, bununla da şeker üretirler, oksijeni de dışarı ve­rirler. Bu bitkilerin dünyasıdır. Bir bedene bakın: Dalları yoktur ama bronşları vardır. Bronşlar havaya değil kanın içi­ ne dalmıştır, kandan oksijen alırlar ve bununla beslenme yo­luyla kana geçen şekeri parçalar, ardından şekeri tüketip karbon gazı açığa çıkarırlar. Bu da hayvanlar dünyasıdır. Birbirini tamamlayan yeşil dünyayla kırmızı dünya arasın­daki benzerliğe bakın. Biri bir şeyleri dışarı atarken öteki içi­ne alıyor. Güneş ışığına mümkün olduğu kadar büyük bir yüzey sunmaya çalışan bitkiler için, organlar ne kadar dışa­rı uzanırsa o kadar iyidir. Organlar bedenin içine ne kadar iyi yerleşmiş ve korunuyorsa hayvanlar dünyası için de o ka­dar iyidir.
Sayfa 27
— Bugün cam elyafı kırıntıları üzerinde, sıvı yakıtla ısıtılmış plastik tünellerde, yalnızca kimyasal gübrelerle yetiştirilmiş, Kuzey'den gelen yeşil domatesler buluyoruz çarşıda. — Jeân-MARıE PELT: Savaş zamanında öğütülmüş nohut kahvenin yerini ne kadar tuttuysa, bunlar da gerçek domatesin yerini o kadar tutabilir.
Sayfa 156Kitabı okudu
Reklam
Botanikçiyle tarımcı, yaşlı çöl gezginiyle bir araya gelip kitaplar, fosiller, kemikler, tuhaf taşlar ve son yolculuktan getirilmiş kuru bitkiler arasında gelecekten söz ettiler, Kentleşme ve çölleşme, türlerin yok olması ve genetik özelliklerin değiştirilmesi penceresinden bakıldığında, bitkiler âleminin geleceği insana karanlık gözükebilir, Ama doğanın yaşam kaynakları var. İyi ki var, çünkü bitkilerin yaşamı bizim de yaşamımızdır.
Sayfa 151Kitabı okudu
— İskandinavya'ya özgü küçük kemirgenler olan lemming'ler çok fazla üreyince başka bir yere göç ederler; yolun sonu bazen denize çıkar, lemming'ler de kendilerini suya atverirler. İnanılmaz bir itki... Yeterince gıda buldukları sürece çılgınca ürüyorlar. Sonra sayıları iyice artıyor ve gıda kaçınılmaz olarak azalıyor. O zaman onlar da ölüme doğru yolculuğa çıkıyorlar
Sayfa 150Kitabı okudu
Alabildiğine seyrelmiş ormanların toprakları yağmur sularına karışıp gidiyor, böylece çöller genişliyor. En çok Üçüncü Dünya'da, ama aynı zamanda Akdeniz çevresindeki gelişmiş ülkelerde de. Hatta Kuzey'deki son derece verimli topraklara kentler ve yollar inşa ediliyor.
Sayfa 145Kitabı okudu
— Başka bitkiler de var. Mısırın ardından daha başka bitkilerin de genleriyle oynanacak. — Oynananlar var zaten. Ama şurası açık; örneğin böcek ilaçlarına dirençli bir kolza üretilmek istenirse sonuç tam bir facia olur. Kolza, yabaniturpla ve daha bir sürü yabani bitkiyle melezleşecektir. Çok sayıda zararlı ot, sırası geldiğinde dirençli hale gelecek ve son aşamada bunlardan kurtulmak çin servet harcamak gerekecektir! Ve daha da önemlisi, şu anda zararlı otlara karşı belli başlı iki ilaç var yalnızca. Glifosat ve fosfinotrisin. Sistemli işleyen, yani yapraklardan sızıp, toprağa inerken etkisi azalan ilaçlardır bunlar. Dolayısıyla az kirlilik yaratan, çok pahalı olmayan ve son derece yararlı maddeler. Bunların keşfi gerçek bir yenilik olmuştur. Şu anda yerine yeni bir şey koyamadığımız bu maddeleri etkisiz kılma riskini niye göze alalım? Saçmalık bence.
Sayfa 139Kitabı okudu
349 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.