Marianne Power kitaplarını, Marianne Power sözleri ve alıntılarını, Marianne Power yazarlarını, Marianne Power yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hep depresyona yatkın olmuşumdur. Öyle sinsice başlıyordu ki fark etmiyordum. Gecenin yarısı belirsiz bir panik ve sabah da dehşet ve kaygı hissederek uyanıyordum. Biraz biraz bu his büyüyordu ve gün (ve de dünya) benim düşmemi bekleyen uçurumlardan ibaretmiş gibi geliyordu.
Yoruluyordum. İnzivaya çekiliyordum. Dışarı çıkmak istemiyordum. İşimi yapabilmek için kendimi gittikçe daha fazla kafeinle dolduruyordum ama kaçınılmaz biçimde, beynim o kadar yavaşlıyordu ki bir cümlenin başından sonuna varmak bir maraton gibi geliyordu. Hastalanıyordum. Atlatamadığım bir soğuk algınlığım varmış gibi hissediyordum. Uykuya saplantılı hale geliyordum. Sanki biraz daha uyusam her şey yoluna girecekti. Eğer brokoli yersem, iyi olacaktım.
Ancak hiçbir uyku veya yenilen brokoli miktarı, iyileştirmiyordu.
İlk başta tiz notaları alınmış bir piyano gibiydim; hiçbir şey bana zevk vermiyor, hiçbir şey beni güldürmüyordu.
Sonra kısık notalar da kaldırılıyordu. Boş bir kutudan ibarettim.
Kitabı okurken bir Amerikan romantik komedi filmi izliyorum gibi geldi. Yazar blogger olduğu için sanırım dili oldukça sade ve akıcı ancak bununla birlikte basit bir edebi metin olmamış. Popüler kişisel gelişim akımlarını deneyimleyetek tecrübelernş paylaştığı samimi eğlenceli bir kitap.
Bu kitabı 5-6 yıl önce almıştım ve sürekli okumak için niyetlenip bir türlü başlayamamıştım. Şimdi 25 yaşında ( kısa bir süre sonra 26) keyfine vararak bitirdim. Hayatımın öyle bir zamanında okudum ki çok iyi geldi. Fark ettim ki her şey gibi her kitabında bir zamanı var. İnsanın kendiyle olan mutluluk mücadelesinin asla bitmediği ama zaten içimizde olduğunu anladım. Arayıştan vazgeçip şimdiye odaklanmak belki de tek ihtiyacımız olan şeydir. Bende yazar gibi birçok kişisel gelişim kitabı okuyup bir şeylerin düzeleceğine inanırdım. Ama insanoğlu ve isteklerinin bir sonu yok. Mutluluğu ararken içinde kaybolmak çok daha kötü bir şey ve kaybolduğunun farkına bile varmıyorsun... O yüzden kitabı okuduktan sonra anlıyorsunuz aslında elinizdekilerin ve çevrenizdeki insanların ne kadar kıymetli ve değerli olduğunu.. Herkesin okumasını isterim. Bitirdiğimde huzurlu bir his yayıldı tüm bedenime. Keyifli okumalar...
Çok da yüksek bir beklentim olmadan okuduğum kitapta kendimden çok şey buldum. Yazarın dili oldukça akıcı ve esprili, o yüzden de bir solukta okudum kitabı. Okumayı düşündüğüm kitapların değerlendirildiğini okumak ve benden başka insanların da bu konuda da sorunlar yaşayabildiğini görmek kendimi yalnız hissettirmedi.
Hayatım bitmek bilmeyen bir "yapma" ve "varma" denemesiydi. Daha başarılı, zayıf veya para kazandığımda olduğumdan daha iyi olacağımı sandım. Bir erkek arkadaşım olsaydı kendimi daha iyi hissedeceğimi sanmıştım.
Ancak bunların hiçbiri işe yaramamıştı çünkü mutluluk hedeflemekten ziyade her anı hissetmekte ve her şeyi içimize almakta yatıyordu. İşin tadını çıkarmaktaydı, sonuçta değil.
Değişmek istiyorduk ama gerçekten istemiyorduk. Eski alışkanlıklarımıza, eski benliklerimize, eski hikayelerimize dönüyorduk çünkü aksini yapmak korkutucuydu. Çünkü gerçekten değişmek, benliğimizi tamamen kaybetmemiz anlamına geliyordu.
Farkında olmadan özgürlük arıyordum: Bende bir kusur olduğu, yaptığım hiçbir şeyin asla yeterince iyi olmadığı, sürekli her şeyden ve herkesten korkma hissinden özgürlük arıyordum... Sadece kendim olabilme özgürlüğü. Ya da sadece var olmak.
Her gün dünyanızın zemini yarılıyormuş gibi hissetmenin normal olduğunu sanıyordum; insanların böyle hissettiğini düşünüyordum. Sadece daha fazla çabalamalı, devam etmeli, bir gün iyileşebileceğinizi ummalıydınız.