Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mario Diani

Mario DianiToplumsal Hareketler yazarı
Yazar
6.5/10
2 Kişi
9
Okunma
0
Beğeni
310
Görüntülenme

Mario Diani Gönderileri

Mario Diani kitaplarını, Mario Diani sözleri ve alıntılarını, Mario Diani yazarlarını, Mario Diani yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Milliyetçi muhalifler ise,ulus ötesi güçlerin ulusal egemenliğe yönelik tehdit oluşturduklarını vurgulayarak ve korumacı ekonomi politikaları,insanlerın ve ürünlerin dolaşımına daha katı kısıtlamalar getirilmesini talep ederek,kapitalizm karşıtlığını çok farklı bir şekilde temellendirebilir. Köktendinciler,her şeyden önce,bireyci ve Amerikan dünya görüşlerinin ve yaşam tarzlarının yayılmasına ve bunun sonucunda,belirli nüfusların kimlik ve ahlaki değerleri üzerindeki tehditlere odaklanabilirler.Eleştirinin kökenleri ne olursa olsun,küresel arenaya politik müdahaleler,ister askeri süper güçler ister BM tarafından yapılsın,yerel meselelere yapılan emperyalist müdahaleler olarak kınanır.
Sayfa 109Kitabı okudu
Yine Porto Alegre belgelerinde sorumluluğun net bir şekilde atfedildiğini görüyoruz: "Neoliberal küreselleşme bir dizi Hükümetler arası Örgüt (WTO,WB,IMF,NATO vb.) (Red Not: Dünya Ticaret Örgütü,Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu,Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü vb.),hegomanik bir süper güç(ABD) ve baskın toplumsal gruplar (çokuluslu şirketler) tarafından destekleniyor,güçlendiriliyor ve savunuluyor...
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
Ahlaki yargının hiddeti,insanların mustarip olduğu hak edilmemiş zorluklara ya da kayıplara yol açan hareket ve durumların neler olduğuna dair inançlarla yakından ilgilidir.Hedefin soyutluğu ise önemli bir boyut teşkil eder...Gayrı şahsi,soyut güçleri ,acı çekmemizin sorumlusu olarak gördüğümüzde neyin değiştirilemeyeceğini ve elden geldiğince en iyi şekilde değerlendirilmesi gerektiğini kabul etmiş oluruz...Diğer bir uçta ise,eğer hak edilmemiş ıstırap açıkça tespit edilebilen grupların kötü niyetli ya da bencil hareketleriyle ilişkilendirilirse adaletsiz bir çerçevenin duygusal bileşeni neredeyse ortaya konmuş olur./Gamson 1992b :32
Sayfa 106Kitabı okudu
Muhtemelen bu ideoloji anlayışına getirilen en temel eleştiri,kültürün oldukça farklı iki yönünü,yani insanların dünyayı anlamlandırmasını sağlayan değerleri ve yorumlayıcı araçları -alışkanlıkları,hatıraları,önyargıları,zihinsel şemaları,eğilimleri, ortak aklı,pratik bilgiyi- bir araya getirmesidir. (Swidler 1986)
Küreselleşmede algılanan tehlikelerden birisi,şüphesiz "reel sosyalizmin" yenilgisinin ardından ortaya çıkan tek bir düşünce biçiminin üstünlüğüdür. Uluslararası sistem,her bir bloğun farklı bir ideolojiyi temsil ettiği iki kutuplu bir yapıya bağlıydı;Berlin duvarının yıkılışı sembolik olarak Doğu bloğunun çöküşünü mimlerken,kapitalizmin
Pierre Bourdieu'nün gözlemlediği gibi "Her toplum,her an meşru olarak ele alınan,tartışmaya,halka açık hale getirmeye ve bazen resmileştirilmeye değer bulunan,bir anlamda devlet tarafından garanti altına alınmış bir toplumsal sorunlar bütünü geliştirir."(1992:236)
Reklam
Bütün bu örnekler gösteriyor ki,ulus-devlet ve modern vatandaşlık hakları evrensel kimliklerden ilham almış olsalar da,kolektif kimliğin ve çatışmanın diğer olası kaynakları yok olmamıştı. Kolektif aktörleri tanımlamak için işlevselci veya evrensel türde olanların yanı sıra devamlı başka kriterler ortaya çıkar. Bunlar,toplumsal cinsiyet,etnik köken,ya da yaş gibi "verili" niteliklere dayanır. Sonuç olarak,vatandaşlık birtakım bahşedilmişliklerden ziyade daha çok çatışmalı bir doğaya sahip bir süreç gibi görünür ki burada söz konusu olan vatandaşın ne demek olduğunu tanımlayan kriterlerdir.Devletin etki alanını müdahale amaçlı genişletmiş olması,yalnızca o asimetrilerin ve eşitsizliklerin politik doğasını daha da aşikar kılar.
Sanayi toplumunda kamusal ve özel arasında(nispeten)net bir ayrımın olması,insanların vatandaşlık haklarını daha öte vasıfları olmasa da (örneğin,ifade ve örgütlenme özgürlüğüyle alakalı)sivil imkanlar,(örneğin seçme hakkıyla alakalı) siyasi imkanlar ve(minimum refah ve eğitim seviyesine erişimle ilgili) sosyal faydaların olduğu bir toplum olarak tanımlamasına imkan tanıdı(Marshall1976) Aslında bu haklar genellikle erkek yetişkin,batılı olarak anlaşılan vatandaşa atıfta bulunuyordu. Hareketler,vatandaşlık haklarını genişleterek aynı hak sahipliğinin önceden dışlanmış olan toplumsal gruplara;okuma-yazma bilmeyen ve varlıklı olmayan insanların yanı sıra kadınlara ve etnik azınlıklara da tanınmasını amaçlıyordu.(Barbalet 1988)
Pek çok durumda,protestolar sadece hizmetlerin verimliliğiyle değil aynı zamanda gayrişahsi oluşu ve sapma ve marjinallikleri gidermek yerine yenilerini yaratmaya yatkınlığıyla alakalıydı.
Geçmişte,devletin rolünün genişlemesi,kamusal ile özel alanın arasındaki sınırların değişmesine katkıda bulundu.Devlet,bilhassa sağladığı sosyal hizmetler ve sosyal yardım kuruluşlarının çalışmaları vasıtasıyla,özel hayatla ilişkili alanlara artan sıklıkta müdahale etti.
Reklam
Çeşitli etmenler bir araya gelerek çatışma için gerekli olan potansiyeli daha da genişletmeye doğru yönlendirdi. Birincisi devletin,kaynakların dağıtımındaki etkin rolü gittikçe belirgenleşirken,her zamankinden heterojen toplumsal grup ve menfaatleri korumak için harekete geçme imkanları da arttı.İkincisi,sosyal hakların genişlemesi,şüphesiz en alt toplumsal sınıflardan gelenler için daha büyük imkanları beraberinde getirmiş olsa da,aynı zamanda kayda değer bir mali yeniden dağıtıma da neden oldu. Bu,orta vadede orta sınıflar için bilhassa ağır ve aynı zamanda özellikle yaşlanan bir nüfus söz konusuyken refah devletinin artan masraflarının karşılanması için de yetersiz olarak değerlendirildi.Sonuç olarak dünya çapında hem mali hem de politik bir refah krizi ortaya çıktı. Sosyal kaynakların paylaştırılmasına ilişkin kıstasların alenen siyasi olan mahiyeti,orta sınıflar arasındaki hareketliliği,sadece vergi-karşıtı hareketler biçiminde değil aynı zamanda refah devletini küresel olarak eleştiren bir perspektiften de canlandırdı.(Fabbrini 1986,Brissette 198; Lo 1982,1990)
Küreselleşme,sadece bir yeni teknolojiler meselesi değil,aynı zamanda uluslararası hükümet kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarının yaygınlaşmasıyla üretim şeklini düzenlemek ve yinelemek için kurulmuş siyasi araçlar meselesidir.
Düzenleyici gücün AB gibi uluslararası örgütlere devredilmesi,ulusal sınıfları sarstı.(Bartolini 2004)
"Objektif" gerçeklik ile gerçekliğin toplumsal inşası arasında ayrım yapmak istediğimizde ise ikinci bir sorun ortaya çıkmaktadır.(Berger ve Luckmann 1966). Siyasi fırsat yapısındaki bazı değişimlerin,toplumsal hareketin kendisi tarafından önemli bulunmadıkları sürece hareketler üzerinde etkisi yoktur. Yapısal elverişlilik,kargaşayı açığa çıkarabilmek için bir "bilişsel serbestleşme"süreciyle filtrelenmelidir.(McAdam 1986).
Geleneksel normlar,davranış için tatmin edici bir yapı sağlamada artık başarılı olmadığında,birey,çeşitli uyumsuzluk biçimleriyle,toplumsal düzene meydan okumak zorunda kalmaktadır. Bir hoşnutsuzluk hissi yayıldığında ve yeterince esnek olmayan kurumlar buna karşılık veremediğinde bir toplumsal hareket gelişir.
26 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.