Odaların özelliğinden bahseden rivayetler daha çok onların sadeliği üzerinde durmaktadır. Odaların üzeri yapraksız dallarıyla kaplı, kapıları siyah kıldan çullarla örtülü, evin genişliğinin odanın kapısından evin kapısına kadar yedi zirâ', oda genişliğinin on zirâ', evle beraber oda genişliğinin de on yedi zira' olduğundan söz edilmiştir. Annesinin Ümmü Seleme'nin hizmetinde bulunması nedeniyle Hz. Osman'ın hilâfeti sırasında bu odalara girip çıktığını söyleyen Hasan el-Basrî (ö. 110/728) odaların tavanlarına eliyle dokunduğunu ifade etmektedir. Hz. Peygamber'in evi için ayette "beyt" yerine "hucurât" kelimesinin kullanılması, evin tek olması ve fakat bölümler halinde dokuz odadan oluşması sebebiyledir. Bu odalar Emevî halifelerinden Velid b. Abdülmelik (ö. 162/778) zamanında Mescid-i Nebevî'nin genişletilerek yeniden inşası sırasında mescide katılmıştır. Söz konusu odalar hakkında Sa'id b. Müseyyeb'in (ö. 96/715), "Ben bu odaların kendi haline bırakılmasını ve öylece korunmasını isterdim ki Medine halkı ile dışarıdan gelen Müslümanlar, Peygamberleri nasıl yaşamış ve ne kadar az şeyle yetinmiş olduğunu gözleriyle görsünler" dediği belirtilmiştir.