Sevdiğin birini kaybetmenin en zor yanlarından biri, daha çok zamanın olacağını düşündüğün için ona söylemeyi ertelediğin şeyleri artık hiç söyleyemeyecek olmak belki de...
Sımsıkı sarıl bana,
Üstüm başım sen koksun,
Kollarında ben,
Benim kalbimde sen.
Gözlerimizin kavuştuğu an,
Baktıkça bakmak,
Baktıkça doyamamak,
Kahve gözlerinde sonsuz olmak.
Gülüşün bir çocuk misali,
Dudakların hafiften kıvrılır,
Masum bir tebessüm eder,
O an ince ince işlenir yüreğime.
Sesin bana huzur,
Bana mutluluk,
Bana heyecan,
Ve yine bana hasret.
.
.
.
Bu şiiri eski sevgilim için yazıyordum. Doğum gününde onu çizdiğim resimle birlikte hediye edecektim. Ona olan duygularımı en güzel bir şiirle ifade edebileceğimi düşündüm. Ne ben bu şiiri tamamlayabildim ne de doğum gününde ona okuyabildim. Doğum gününden bir kaç gün önce beni aldattığını söyledi.Bu şiiri çok tamamlamak istedim. Ayrılıktan sonra da defalarca oturdum başına. Bırak bir mısra yazmayı bir kelime bile aklıma gelmedi. Her şey gibi bu da yarım kaldı. Kim bilir belkide bu kadardı. Şimdi ne ben tamamlayabilirim bu şiiri ne de o okuyabilir o kadar imkansız.
Gecenin bir vakti derdim sen,
Yüreğimi sızlatan sen,
Gözyaşlarımın sebebi sen,
Kalbi kanayan ben,
Gülebilen yine sen.
Aptallık mıydı beklemek?
Aldatılıp hala gelmesini istemek?
Her şeyi geride bırakıp eğitimiyle, evliliğiyle sıfırdan bir hayata başlayan ancak yıllar sonra başladığı noktaya geri dönen bir kadının hikayesi Ardıç Ağacı.
İnsan ne kadar düşse, yanında kimse olmasa da en baştan kendinin en iyi versiyonunu yaratmaya çalışmasına dair umut verici aynı zamanda.
Ne olursa olsun hayallerimizi gerçekleştirmek ve yeniden başlamak için hiçbir zaman geç değil
Lale çok küçük yaşta taşıyabileceğinden çok daha büyük bir yükün altında buluyor kendisini.
Sürekli gördüğü kötü rüya ise geçmişteki kötü anılarının su yüzüne çıkması için çırpınmaları aslında.
O hatıralar geri döndüğünde ise Lale büyüdüğü, çok sevdiği Gülova’yı artık geri dönmemek üzere terk eder ta ki 13 yıl sonra babasının ani vefatına kadar.
Çocukluğundan itibaren annesi ile arası hiçbir zaman iyi olmayan Lale, geçen süre zarfında bu konuda pek bir şeyin değişmediğini de eve adım atar atmaz fark eder.
Ancak 8 yıllık mutsuz evliliğinden sonra geri dönmeyi de düşünmezken artık hayallerinin peşinde koşmak, kendi ayakları üzerinde durmak için bir fırsatı olduğunu düşünerek yeni hayatına bir kapı açar.
“Bazı anılarsa bize çok acı verir, hatırlamak istemediğimiz o anıları ise sandıklara kitleriz. Ancak o sandıkları fark etmeden sırtımızda taşımaya devam ederiz. Unutmaya çalıştığımız hatıralar bize çok ağır bir yük olur hayat boyu. Oysa yapılması gereken, onları sandıklara kapatmak değil; tam tersi, ortaya çıkartıp çözümlemeye çalışmaktır."
Ardıç AğacıMerve Özdemir · İkinci Adam Yayınları · 20239 okunma
Selam arkadaşlar Günümüz yazarlarından yazdığı ilk kitap olan Ardıç Ağacı eserinin yorumuyla geldim. Yorumuma başlamadan önce şunu belirtmek istiyorum ki çağdaş yazarlardan daha çok eser okumam gerekiyor, bu kitaptan sonra her ay en az 1 tane çağdaş yazar okumaya karar verdim.
Kitapta mutsuz bir evliliğin içine hapsolmuş 18 yaşında kurduğun
Ardıç Ağacı
Kitabı @kitaplarınperisi önerisi ile aldım. Çağdaş bir yazardan günümüzden bir eser okumak istedim.
Kitapta mutsuz bir evlilik yapan Lale babasının ölümüyle birlikte evliliğini arkasında bırakıp büyüdüğü köyüne dönüyor. Hikaye de burada başlıyor. Lalenin evliliğinden kurtulma, farklı bir hayat kurma çabasını okuyoruz.
İncelemem eleştiriye daha yakın olacak sanırım. Çünkü eleştireceğim birkaç nokta var. Öncelikle kitaptaki kurgu biraz zayıf kaldı bence. Olay örgüsü güzeldi aslında ama duygular bana geçmedi yoğun değildi, bana biraz yavan geldi. Kendimi lise yıllarında wattpad adlı kitap uygulamasından haftalık yayımlanan bölümleri okuyor gibi hissettim. Karakterlerin isim seçimleri de bu hissi kuvvetlendirdi diyebilirim.
Yazarın ilk eseri olması dolayısıyla gayet başarılı elbette. Çağdaş yazarlara şans vermeye devam etmeliyiz.
Ardıç AğacıMerve Özdemir · İkinci Adam Yayınları · 20239 okunma