Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mesut Karakulak

Mesut KarakulakTürkistan’da Efendiler ve Köleler yazarı
Yazar
Çevirmen
Editör
8.2/10
5 Kişi
32
Okunma
7
Beğeni
1.119
Görüntülenme

En Yeni Mesut Karakulak Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Mesut Karakulak sözleri ve alıntılarını, en yeni Mesut Karakulak kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Rus Hacı'nın Ayasofya hayali
Üsküdar gezisinin ardından Koptev Boğazdaki iskelelerden birine gelerek, burada kiraladığı kayıkla kaldığı gemiye döner. Akşamüzeri geminin güvertesinden İstanbuľu, Sarayburnu'nu seyreden seyyah, güneșin batmadan önce altın-fiolet ç rengindeki son ışınlarının mabetler üzerinde büyük bir çekicilik kattığı bu fevkalade manzaraya bakarak "Eger Ayasofya mabedinin tepesinde altın haç (zolotoy krest) yuükselmiş olsaydı, bu ışınlar bu fevkalade haçın üzerinde ne müthiş bir efsunkâr parıltı oluştururdu" diyerek hayale dalar.
Sayfa 232Kitabı okudu
Üsküdar'da ki yeniçeri mezarları
"Sütunun yanındaki yerde digerlerinden farklı kızıl başlık türde bir sarık yatıyordu. Bunların özel olarak kırıldıkları aşikardı. Frankudi bana bunların Yeniçeri mezar taşları olduğunu söyledi. Onların sarıklarının niçin koparıldığını sorduğumda, bunun, Sultan Mahmut'un son intikamı olduğunu söyledi. Yeniçeriligin kaldırılmasından birkaç yıl sonra kabristanlıgın birinde dolaşırken nefret ettigi sarıklı bir anıtla karşılaşmış ve kılıcıyla kellesini koparmış. Bundan sonra diğer mezarlıklarda da bütün Yeniçeri anıtları cezalandırmışlardır."
Sayfa 199 - Aleksandr Milyukov'un anısı (1858)Kitabı okudu
Reklam
Ayasofya mozaiklerini turistlere satan imamlar
Horaya girisimizle birlikte 5 tane pasaklı imam önümüze çıktı. Birisinin elinde keten bezinden küçük bir torba vardı. Torbanın ç içinden mabedin duvarlarından kazınmış bir avuç rengârenk mozaik parçacıkları çıkardı ve burnumun ta dibinde sallayarak, hatıra olarak satın almamı teklif etti. Böylece rehberimle aralarnda yeni bir tartışma konusu daha ortaya çıktı. Camide ibadet etmekte olan yüzün üzerinde insan olmasına rağmen yeniden gürültü patırtılı bir pazarlık başladı. Mozaiklerin manevi kyymeti hatırına bu zavallıların her birine birer piastr vermek zorunda kaldım. Toplam 5 piastr verdikten sonra imamlar gitti.
Sayfa 176 - Aleksandr Milyukov'un anısı (1857)Kitabı okudu
1768-1774 Osmanlı-Rus harbinde Istanbulda bulunan Rus diplomat Levașov'un hatıralarında: "Her ne kadar, dışarıdan hoş ve görkemli gözükse de șehrin içinin dış görünümüyle ilgisi yoktur. Çünkü sokakları oldukça dar, evleri ise çok sade ve çoğunlukla da balçıkla kaplıdır. Rivayete göre, bu şehri görmeye gelen bir Ingiliz, onu ancak gemiden izlemiştir. Sahile ise kasten gece inmis ve hiç dışarıya çıkmadan kendi dairesinde bir gün kalmıstı daha sonra gemiye yine gece binmis, görmeye deger olan her şeyi gördüğünü söyleyerek geri ingiltereye gitmiştir"der.
Sayfa 166Kitabı okudu
Milyukov'un gözünde Topkapı sarayı ve devlet ricali
Burada gördüğü manzara karşısında şaşkınlığını dile getiren Milyukov, Osmanlı üst düzey devlet adamları hakkında "bunlar Türkiye'nin yöneticileri!!! Bunlar Firavun'un inekleri gibi ya aşırı kilolu ya da son derece zayıf" şeklinde aşağılayıcı, alaycı, ağır ifadeler kullanır. Tüm heyet içerisinde sadece iki kişinin adam gibi baktığını söyler Milyukov. Bunlardan birisi, kısa boylu, sakalları ağırmış, akıllı, parlak gözleri olan ihtiyar sadrazam Reşit paşa, diğeri de uzun boylu, endamlı bir adam olan Ömer paşa'dır. Ömer Paşa'nın tören esnasında Avrupa'lı bayan izleyicileri gözleriyle kestiği anlar dikkatlerinden kaçmaz.
Sayfa 165Kitabı okudu
Bir Rus'a göre Türk askerleri
Saray muhafızları ve erlerin üniformalarını dikkatle Süzer ve "üniformaların İngiliz, yüzlerin ise hemen hemen Çinli" olduğu benzetmesini yapar.
Sayfa 164 - Aleksandr Milyukov'un benzetmesiKitabı okudu
Reklam
İstanbul'un nefes kesici görüntüsü
Artık bütün İstanbul'u ışıl ışıl yanıyordu. İşte! Şehrazatın hayalindeki masalsı Doğu. Ne kutsal pazar gecesi Moskova'daki Kremlin tepelerinin görüntüsü, ne de gazla aydınlatılan Paris bulvarları ve Elize (Elysees) meydanları Kurban Bayramı arifesinde Üsküdar'a sahillerinden açılan bu esrarengiz manzarayı sunabilir
Sayfa 163 - Rus eleştirmen Aleksandr Milyukov'un 1857 tarihli seyehatnamesindenKitabı okudu
Sultan Abdülmecid şehzade Murat, Hamit (Abdul) ve Fatma Sultan
Abdülmecid bu sırada yaklaşık 35 yaşlarında bie görünüme sahiptir. Orta boylu, Halim selim bir çehresi vardır. Gözleri mavi, kaşları kısa ve yay biçimindedir. Saçları koyu kumral ve oldukça gürdür. Sakalları saçlarıyla aynı renkte olup kısa ve tıraşlıdır. Şehzadeler arasında siyah denilebilecek kadar koyu kahverengi gözleri dışında en çok babasına benzeyen bu sıralarda 12 yaşındaki Murat'tır. Şehzadelerden Hamit efendi ise babasına pek benzemez. Yüz hatları düzgündür. Ciddi ve düşünceli bir görünüme sahiptir. Onun bu karakterini fark eden Zaharov Hamit Efendi'ye 'filozof' yakıştırmasını yapmış ve yanında bulunan tercüman bu yakıştırmayı o anda şehzadeye tercüme etmiştir. Sultanın evlatları arasında yaş olarak en büyüğünün Fatma Sultan olduğunu söyleyen Zaharov, Onun bu sıralarda 13 yaşında olduğunu ve fiziki gelişimini hemen hemen tamamlamış bulunduğunu belirtir. Anlattığına göre Fatma Sultan'ın çehrisi tümüyle bir Asyalı tipinde değildir. Gözleri mavi, saçları ve kaşları kumraldır. Saçları fazla uzun değildi, örülmemiş serbest bırakılmıştı ve bu yüzden çehresinin bir kısmını kapatmıştı. Bundan dolayı Rus ressam ilk bakışta onun yüz hatlarını tam olarak görememiş ancak daha sonra dikkatlice bakınca düzgün çehresini hoş ve zarif, kusursuz burun ve dudaklarını fark etmiştir.
Sayfa 143 - Rus ressam Zaharov'un 1849 yılında Çırağan sarayındaki izlenimleriKitabı okudu
Vsevolojski'ye göre Osmanlı donanması
İtiraf etmeliyim ki Osmanlı hükümdarlarının sürekli donanma bulundurmak için gayret etmeleri beni şaşırtıyor. Bunun için sürekli nasıl imkan buldukları enteresan. Çeşme önünde tüm donanmalarının yakılması ve navarin'de donanmanın tümüyle yok edilmesi neticesinde yaşanan finansal bozguna rağmen yeniden güçlü bir donanma inşa ettiler. Deniz erleri, deniz subayları olmadan filo olabilir mi? şimdi İstanbul sokaklarındaki serserileri yakalayıp zorla gemiye topluyorlar kampanya bitene kadar hizmete alıyorlar. Daha sonra her biri kendi işine dönüyor. Subaylar ya hiçbir şey bilmiyor ya da çok az şeyi biliyorlar. Hatta onlar yeterli tecrübeye sahip değiller. Amirlerle ile ilgili söyleyecek bir şey yok. Onların büyük bir kısmının Sultan tarafından kendini saray mensuplarından tayin edildiği biliniyor. Keza onların tecrübesi azdır. Böyle bir donanma düşmanla ilk karşılaşmada gemileri ne kadar iyi olursa olsun kaybedeceği aşikardır. Pek çok kez yabancı subaylar alınmasına teşebbüs edildi. Fakat Türkler gavur! öğretmenlere dayanamadı. Şimdi bir tane bile yabancı kalmadı.
Sayfa 117Kitabı okudu
Rus General Vsevolojski'nin gözünden padişah 2.Mahmut
Orta boylu, geniş omuzlu ve oldukça yapılıydı. Yüzü esmer, fakat anlamlı bir çehreye sahipti. Gözleri basiretli, bakışlarında ise bir sertlik, hatta yavuzluk vardı. Kaşları yay, Kartal burunlu, ağzı küçük fakat hepsi orantılı idi. Merhamet göstermek istediği zaman yumuşak bakışıyla hatta gülümseyerek selama karşılık veriyor. Fakat başıyla hiçbir zaman selam vermiyordu. Sakalı oldukça siyahtı boyun bağı hemen anlaşılıyordu. Dediklerine oldukça sağlam bir bünyeye sahipti. Hiçbir zaman tedavi görmemişti. Sultan çok zevkli giyiniyordu. Üzerinde yeni tarz bir Türk kıyafeti vardı. Sultan'ın gördüğüm gün üzerinde mavi çuhadan bir kaftan vardı. Altın mahfuzla işlenmiş düzgün ve orantılı Fransız ayakkabılarıyla çok güzel giyinmişti. Kaftanın üzerinde giydiği kısa trençkot göğüs kısmında pırlanta fermuarla tutturulmuştu. Ellerinde ise eldiven vardı.
Sayfa 109Kitabı okudu
Reklam
Rus General Vsevolojski'ye göre Osmanlı süvarileri
Türklerin düzenli süvarisinin tümü hafif süvarilerden oluşuyor. Ben, Sultan muhafız birliğini gözlemledim. Sultan bu birliği kendisi komuta etmeyi seviyor. Onlar çok iyi giyimli sarı ipek sırmalı mavi paltolar giyiyorlardı. Avrupai eyerin biçimi çok kötü görünüyordu. Süvariler düzenli Türk ordusunun gözbebeğiydi. Askerlerin en iyileri bu orduya giriyordu. Bütün İstanbul fiyakacıları orada toplanmıştı. Onlar kaldırımda kılıç ve mahmuzlarla Caka satmayı seviyorlardı. Subaylar Fransızca birkaç selamlaşma sözü ezberlemişler, bunu yaparken topuklarını hafifçe birbirine vuruyorlar ve birbirini Avrupai biçimde selamlıyorlar. Gençler genel olarak güler yüzlü ve sempatik. Özellikle Avrupalı subaylara karşı onların tarzını ve duruşunu benimsemeye gayret ediyorlar. Tüm eğitim bununla sınırlı kalıyor. Manevraları hızlı yapıyorlar ancak cephede kısa sürede dağılıyorlar. Koşullarda da çok kötüler. Taburlar arasındaki mesafeye de uyulmuyor.
Sayfa 105Kitabı okudu
Rus General Vsevolojski'ye göre camiler
Türklerin ibadet ederken huşu içinde olduklarını belirten Vsevolojski camilerin genel görünüşleri iç yapılarının sade ve duru olduğunu belirtir. Kiliselerin aksine camilerde heykeller, resimleri bulunmaz ancak Kur'an ayetlerinin ve süslemeli levhaların olmasına rağmen pek de şatafatlı gözükmediklerinide ekler. Hatta Türklerin cami yapımından anlamadığını bu nedenle hep daha önce yapılan kilise mimarilerinin taklit edildiğini veyahut kiliselerin camilere dönüştürüldüğünü ifade eder.
Yabancılara göre Osmanlı haremi
Haremi gören tüm Avrupa'lıların şahit olduğu üzere Türk kadınları da erkekleriyle aynı durumda ya da erkeklere göre daha cahil bir haldeler. Zamanlarını kendi hapishanelerinde çocuksu uğraşlarla, daha doğrusu eğlencelerle geçiriyorlar. Anlattıklarına göre erkekleri tarafından giydirilip-kuşandırılıp sırayla sevgili rolü oynayarak teselli oluyorlar. Böylesi işsiz güçsüz bir yaşam biçiminde acaba ruhları uyuşmuyor mudur?
Davıdov'a göre Türkler ve Rumlar arasındaki temel fark Rumların Türklere göre devlet idaresi ve politik işlere varıncaya kadar faal olmalıdır. Türkler ise devlet işleri ile ilgilenmezler ve "İkbalperestlik" sözü onlara yabancıdır.
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.