Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mesut Karakulak

Mesut KarakulakTürkistan’da Efendiler ve Köleler yazarı
Yazar
Çevirmen
Editör
8.2/10
5 Kişi
32
Okunma
7
Beğeni
1.063
Görüntülenme

Mesut Karakulak Sözleri ve Alıntıları

Mesut Karakulak sözleri ve alıntılarını, Mesut Karakulak kitap alıntılarını, Mesut Karakulak en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kölelik
Tüm dinlerin de köleliği onaylaması ve bir şekilde köleliğin var olan katı durumunu yumuşatmaya dayanan kaide ve kuralları, köleliğin zaman içerisinde değişmesini ve dönüşmesini sağladı.Ancak insanoğlunun sonsuz hırsı köleleştirmeyi evrensel bir ticari olgu haline getirdi.
Sayfa 13 - Kronik,2020
Üsküdar'da fazla türk mezarının olma nedeni
Türkler ölülerinin huzur içinde yatması için Avrupa tarafında yeterince güvenli saymadıkları ve günün birinde yabancılar tarafından zapt edilebileceği korkusuyla burada gömülmeyi vasiyet ediyorlar.
Reklam
Rus seyyahlar genel itibariyle İstanbul'u manevi anavatanlarının devamı olarak görür. Türkler burada bir emanetin hoşgörüsüz, hoyrat bekçileridir. Nitekim şehrin maddi ve kültürel kalıntılarına bu denli özensiz davranmaları ve bilhassa Ayasofya’nın bakımsız vaziyeti bir gün burayı asıl sahiplerine terk edeceklerine delalettir.
Sayfa 288 - KronikKitabı okudu
Zaharov geminin güvertesinden bakınca, sahilde ışıkları yanan evlerin dışında belirli bir şeyler göremediğini, ancak bazı evlerden piyano sesleri ve İtalyan aryalarının duyulduğunu yazıyor.
Sayfa 125 - KronikKitabı okudu
Kabristanlıklar; gezme, görme, eğlenme, bedeni ve ruhu dinlendirme mekanları olarak İstanbul halkının en gözde yerleri arasındadır.
Sayfa 148 - KronikKitabı okudu
İstanbul'da hep Bizans ve Roma'yı aramaktadırlar. Sanki aradan yüzyıllar geçmemiştir. Şuur altında Osmanlının (Türklerin) İstanbul'daki yönetiminin geçici olduğu bir müddet sonra İstanbul'un asıl sahiplerine yani Hristiyan medeniyetine geçeceğini düşünerek eserlerini kaleme alırlar.
Sayfa 97 - KronikKitabı okudu
Reklam
Rus General Vsevolojski'ye göre Osmanlı süvarileri
Türklerin düzenli süvarisinin tümü hafif süvarilerden oluşuyor. Ben, Sultan muhafız birliğini gözlemledim. Sultan bu birliği kendisi komuta etmeyi seviyor. Onlar çok iyi giyimli sarı ipek sırmalı mavi paltolar giyiyorlardı. Avrupai eyerin biçimi çok kötü görünüyordu. Süvariler düzenli Türk ordusunun gözbebeğiydi. Askerlerin en iyileri bu orduya giriyordu. Bütün İstanbul fiyakacıları orada toplanmıştı. Onlar kaldırımda kılıç ve mahmuzlarla Caka satmayı seviyorlardı. Subaylar Fransızca birkaç selamlaşma sözü ezberlemişler, bunu yaparken topuklarını hafifçe birbirine vuruyorlar ve birbirini Avrupai biçimde selamlıyorlar. Gençler genel olarak güler yüzlü ve sempatik. Özellikle Avrupalı subaylara karşı onların tarzını ve duruşunu benimsemeye gayret ediyorlar. Tüm eğitim bununla sınırlı kalıyor. Manevraları hızlı yapıyorlar ancak cephede kısa sürede dağılıyorlar. Koşullarda da çok kötüler. Taburlar arasındaki mesafeye de uyulmuyor.
Sayfa 105Kitabı okudu
Türk Kızları
Türk kızları pencerelerde bulunan yazlık ve kışlık çerçevenin arasına düşen sineklere benzer. Işık çıktığında bir dakikalık fiziki haz alınca canlanırlar, bu ışık kaybolunca sinekler yeniden her zamanki pinekleme haline döner uykuya dalarlar
Sayfa 83 - Vladimir Petroviç Davıdov'un 1835 yılında yazdığı seyehatnameden bir bölümKitabı okudu
Rus kronikleri, Knezleri Oleg'in 907’de İstanbul kuşattığında kalkanını şehrin surlarına astığını mitolojik bir biçimde anlatır. Bu kalkan Ruslar için bir emanettir derin ve sembolik anlamlar içerir.
Sayfa 287 - KronikKitabı okudu
Ayasofya gezisini tamamlayan Koptev, Ayasofya mozaiklerinden kopan parçaların cami bekçileri tarafından çıkışta satıldığına şahit olur ve kendisi de bu kutsal mabetten bir hatıra olarak birkaç tane mozaik parçası satın alır.
Sayfa 209 - KronikKitabı okudu
Reklam
İstanbul'un nefes kesici görüntüsü
Artık bütün İstanbul'u ışıl ışıl yanıyordu. İşte! Şehrazatın hayalindeki masalsı Doğu. Ne kutsal pazar gecesi Moskova'daki Kremlin tepelerinin görüntüsü, ne de gazla aydınlatılan Paris bulvarları ve Elize (Elysees) meydanları Kurban Bayramı arifesinde Üsküdar'a sahillerinden açılan bu esrarengiz manzarayı sunabilir
Sayfa 163 - Rus eleştirmen Aleksandr Milyukov'un 1857 tarihli seyehatnamesindenKitabı okudu
Rus Yazar Davıdov'a göre İstanbul
Burada karşılaştığım tüm yabancılar İstanbul'dan hiç memnun değiller ve İstanbul'un sadece kısa süreli ziyaretler için kahrı çekilecek bir yer olduğunu söylüyorlar. Gerçekten de burada Avrupai yaşam standartları hemen hemen oldukça yetersizdir. Bizim yaşamaya alışık olduğumuz otellerin izlerine hiçbir yerde rastlayamazsınız. Sokaklar karanlık, dolambaçlı ve dar. Sokakların bittiği yerde ise sadece yangından harabeye dönmüş mekanlar ya da mezarlıkları bulunuyor. insanların uğramaları ve haberleşmeleri için bizim kuzey'de ve batı'da olduğu gibi doğru düzgün bir meydan mevcut değil. Görkemli mimari yapıları bakımından kayda değer bir tane bile semtleri yok.
Vladimir Davıdov'un gözünden 1835 Eminönü Meydanı
Yabancı gözlemciler tarafından İstanbul'un yakın çekimi haliç'ten itibaren başlar. Ruslar Haliç için Altın boynuz anlamına gelen Zolotoy Rog ismini kullanır. Davıdov'un geldiği zaman da Haliç Her zamanki gibi çeşitli milletlere ait gemilerle tıklım tıklım doludur ve bütün şehir Haliç üzerinde amfiyatro gibi yükselmektedir. Burada tabloya geniş kubbeleri ve ince minareleriyle büyük camiler oluşturur. Hristiyanlık taassubuyla bu tabloyu seyreden Davıdov camileri endişe verici ve kuşkulandırıcı bularak, "Orada Hristiyanlar ibadet etmez, hunhar Muhammed'in torunları kendilerine emredilen ayinleri yerine getirir" ifadeleri ile islama ve müslümanlığa karşı kin ve nefret duygularını açık etmekten geri durmaz.
Rusların en büyük Arzusu
Kubbenin altından geçen galeride bir adet altın sarısı mozaik kazıyan Davıdov, "Belki gün gelip mozaikler yeniden tüm ihtişamlıyla ortaya çıkar" sözleriyle dönemin Rus aydınları gibi Ayasofya'nın Rus'ların eliyle yeniden Hristiyan mabedine dönüştürüleceği ve hilal'in yerini haçın alacağı arzu ve temennesini ifade eder.
Sayfa 38 - Vladimir Petroviç Davıdov'un 1835 yılında yazdığı seyehatnameden bir kesitKitabı okudu
Ayasofya mozaiklerini turistlere satan imamlar
Horaya girisimizle birlikte 5 tane pasaklı imam önümüze çıktı. Birisinin elinde keten bezinden küçük bir torba vardı. Torbanın ç içinden mabedin duvarlarından kazınmış bir avuç rengârenk mozaik parçacıkları çıkardı ve burnumun ta dibinde sallayarak, hatıra olarak satın almamı teklif etti. Böylece rehberimle aralarnda yeni bir tartışma konusu daha ortaya çıktı. Camide ibadet etmekte olan yüzün üzerinde insan olmasına rağmen yeniden gürültü patırtılı bir pazarlık başladı. Mozaiklerin manevi kyymeti hatırına bu zavallıların her birine birer piastr vermek zorunda kaldım. Toplam 5 piastr verdikten sonra imamlar gitti.
Sayfa 176 - Aleksandr Milyukov'un anısı (1857)Kitabı okudu
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.