Fransa, Fontenay-le-Comte’da, yoksul bir köylü ailesinin çocuğu olarak 24 Haziran1924’te dünyaya gelen ve 8 yaşında öksüz kalan Michel, 14 yaşında annesiyle birlikte Nantes’a taşınır ve burada garsonluk, çıraklık dahil her türlü işe girip çıkar. Bu dönemde okumaya ve sanata karşı büyük bir ilgi ve tutkusu da oluşur. 1943’te, Alman işgal güçlerine karşı bildiri dağıttığı için Gestapo tarafından aranmaya başlayınca, doğduğu bölgeye geri dönüp bir süre saklandıktan sonra 1945’te Paris’e yerleşir. Bu tarihten itibaren çok çeşitli işlerde çalışmış ama aynı zamanda emekçilerin mücadelesi, anarşizm, mimari üzerine sürekli yazılar yazmaya da başlamıştır. Daha sonra dünyanın dört bir yanını dolaşmış, dersler vermiş, kitaplar yazmıştır.
Unvan:
Fransız, sanat eleştirmeni ,mimarlık, sanat tarihçisi, edebiyat tarihçisi, proleter tarihçi ,yazar
Michel Ragon, yoksul 1köylü ailenin çocuğu olarak Fransa, Fontenay-le-Comte'da dünyaya gelmiştir. Okumaya ve sanata karşı büyük 1ilgi ve tutkusu olan yazar, 1943'te, Alman işgal güçlerine karşı bildiri dağıttığı için Gestapo tarafından aranmaya başlayınca, doğduğu bölgeye geri dönüp 1süre saklandıktan sonra 1945'te Paris'e
Uzun süreden sonra en beğendiğim kitaplardan oldu. Bir sıralama yap denilse, en sevdiğim ilk beş kitabın içinde bu kitap kesinlikle olacaktır. Çevirmen Işık Ergüden, bir de burdan bakmak var.
Bir anarşistin, bir devrimcinin biyografisi.
Fred , Fransa-da yaşayan bir işçidir. Marksizmin etkisinde kalarak Rusya' ya göçer. Tabiki kendi ülkesinden
Çok uzun bir zaman aralığını kapsayan kitapta kahramanımız 1917 Rus devriminde de İspanyol iç savaşında da Fransa’daki gelişmelerde de hep sözde var olan iktidarı yok edip halka gerçek özgürlüğü vererek devlet otoritesini yok edeceğini vaat eden liderlerin nasıl zamanla otoritenin kendisi haline dönüştüğünü görerek hep acı duymuş ama anarşizme inancını da kaybetmek istememiştir. İşte bu noktada anarşizm,komünizm kavramlarının toplumlar için uygun olup olmadığını sorgulamanıza yardım ediyor. Kitabı okurken Atatürk’ün dehasına bir defa daha hayran oldum çünkü aynı dönemde yapılan pek çok devrim ve değişim hareketi başarısız olduğu halde bizde günümüze kadar gelen böylesi sağlam bir yapı oluşturduğunu fark ediyorsunuz. Rus devriminin köylülerini kaba,cahil olarak tanımlayıp önemsemeyen bir kadro tarafından yapıldığını,bencilce kendi iktidarı dışındaki hiçbir şeyi önemsemeyen liderleri gördükçe ne kadar insancıl bir devrime ve şahane bir lidere sahip olduğumuzu tekrar fark edip çok şanslı hissettimKitaba dair tek eleştirim,akıcı bir kitap olmakla birlikte bazı yerlerde diyaloglar çok fazla bilgi vermeye yönelik olduğu ve elbette dönemin tüm siyasi-askeri kişiliklerine hakim olmanız zor olduğu için soluklanma ihtiyacı hissetmemdir.O yüzden daha rahatlatıcı farklı bir kurgu beklerdim