Şeriatın emir ve yasaklarını yumuşatmaya, Allah'a sevgiyle varmaya yönelik bir sistem olup Müslüman milletlerin edebiyatlarında kalıcı izler bırakmıştır.
Küçük, kısa kaside anlamına gelen kaside-i beççe, önceki yüzyılda da vardır. Bunlar, kasidenin bildiğimiz uzunluğundan daha kısa, alışılmış gazel uzunluğundan biraz daha uzun yazılmış kasidelerdir.
"Ey gözbebeği, (sevgilinin) hayali gözdedir. Gözü açıp kapayarak kirpikleri depretme ki o hayal gitmesin. (Çünkü, göz kapanınca sevgilinin hayali gidecektir. Oysa o hayal gözde misafirdir.) Misafire hançer çekmek ev sahibine yakışmaz."
Türklerin kabul ettikleri en eski din Şamanizmdir. Şamanizm ,doğaya tapma ,doğaüstü güçlere inanma temeline dayanan bir inanç sistemidir. Türkler Müslüman olduktan sonra da bu dinin özelliklerini ,gelenek ve kalıntılarını devam ettirmişler hatta kendileriyle birlikte Analdolu’ya taşımışlardır .
Şiir önce yetenektir, ilhamdır, hayaldir, çağrışımdır. Sonra dildir. Şiir dilini kurma sanatı, söz ustalığıdır. Dilin içine sesi yani ahengi yerleştirme sanatıdır. Bütün bunların sonunda da şairin söylemek istediğinin duygu ve düşünceyle yoğrularak anlam olup ortaya çıkışıdır.
Kaynaklardan öğrenildiğine göre Mevlânâ, Şems'ten sonra Kuyumcu Selahaddin Zerkûb ile arkadaşlık etmiş ve onu kendisine halife seçmiştir. Mevlânâ ile Selahaddin Zerküb arasında on yıl süren arkadaşlık Selahaddin Zerkûb'un ölümüyle son bulmuştur. Daha sonra Mevlânâ, edebi kişiliğinde önemli yeri olan bir başka insanı, Hüsameddin Çelebi'yi yakın arkadaş edinmiştir.
Mevlânâ'nın yazılan bilgilere göre eşcinsel olduğunu düşünüyorum ve bunda herhangi bir sakınca görmüyorum. Bunu hakaret sayanların zihniyetlerine denecek söz yok.Kitabı okudu
İslâmiyetin doğuşundan kısa bir süre sonra ortaya çıkmış olan tasavvuf, özellikle tarikaller ve tekkeler aracılığıyla İslâm dünyasındaki etkisi yüzyıllar boyu sürmüş bir düşünce ve inanç sistemidir. Şeriatın emir ve yasaklarını yumuşatmağa, Allah'a sevgiyle varmağa yönelik bir sistem olup Müslüman milletlerin edebiyatlarında kalıcı izler bırakmıştır.
Tasavvufun temeli, evrende tek bir varlığın bulunduğu, o tek varlığın dışındaki diğer varlıkların ise onun yeryüzündeki yansıması olduğu görüşüne dayanır. O tek varlık Allah'tır. Öteki varlıklar daha doğru bir deyişle görünen her şey, tek varlık olan Allah'ın türlü görüntüleridir ve Allah'ın anlaşılıp, bilinmesi için vardır. Buna "vahdet-i vücud” görüşü denir.
ilk şiir örnekleri olan dini şiirlerle birlikte manzum olarak söylenen atasözlerine sav denir. Koşuklar ise, toy ya da şölen denilen ziyafetlerde, sürgün avlannda söylenen şiirlerdir. Yuğ diye bilinen matem ayinlerinde söylenmiş şiirlere de sagu denmektedir. Sagular, ölenin arkasından, onun yiğitliğiyle faziletlerini anlatmak amacıyla söylenirdi.