Muhammed Varol Öztürk Gönderileri
Muhammed Varol Öztürk kitaplarını, Muhammed Varol Öztürk sözleri ve alıntılarını, Muhammed Varol Öztürk yazarlarını, Muhammed Varol Öztürk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Sevgili,
her gece bir züleyha düşü görüyorum sen gibi
düşüyorum içimin kuyularına durmadan
yarım yamalak bir senaryo oysa her şey
uyanıyorum ki çoktan silinmiş bütün repliklerim
budur ürkmüşlüğüm, budur gizlenmişliğim
sabrım beni ancak buraya kadar getirdi
yoruldum artık Sevgili
yoruldum karanfillere kan vermekten
anlayamadım bir türlü
neden eylül hep onbir doğurur
ve neden aşkın çocukları yoktur
oysa Sevgili
bir eylül günü saklandığım hayattan
çıkıp gelmek isterdim şimdi sana
birikmiş bütün baharlarımı adayarak
koşarak doru taylar gibi, yalınayak
çatlasın isterdim damarlarım
çatlasın
ve damarımda akan hüzün bu aşka karışmasın
Muhammed Varol Öztürk Bölündü yine uykularım.
Tüm dertler birleşip keskin bir bıçağa döndürdü yatağımı.
Karanlığa yüklediğim senfoniler nafile, teskin etmiyor beni.
Depreşip duran bir acı var boğazımda.
Gelmedin.
Gelseydin ne değişirdi bilmiyorum.
Boşluğuna yazmakla varlığına yazmak çok mu farklıdır?
Varolmak dokunmayı gerektirirdi belki.
Silinirdi tüm buğulu sözler ve isli kelimeler, kim bilir?
Gelişin,
hayatımın yekün bir cevabı olmayacaksa tüketmez elbet sorularımı.
Süreklerdedir yüreğim. Artık nereye yaslasam başımı fark etmez.
Olacaksa sıla olsun. Hira olsun gelişin.
Uzanan yüreğim olsun, katık kılma ellerini kızıl alevlerime.
Âyân olan gelişin olsun, hiçbir şey âyân değilken gel.
Muhammed Varol Öztürk çünkü herkesin gizlenmiş bir yarası vardır içinde.
Bu yüzdendir
susulmuş, yutkunulmuş bir cümlenin ardında
ünlem işareti gibi duruşum.
Bu yüzdendir
yakasında karanfil, ütüsüz bir gömlek kadar yakışıksız oluşum.
Öylesine bir şey değilse konuşmak, cevabım olsun soruna:
Ben, Cem Karaca’nın bağıran sesinde
“bir gül ağacıyım Gülhane Park’ında
ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında.”
Madem yırtılmıştır örtüsü hayatın
ve madem bilişmişizdir bir kere
avucumdan güneşler doğurtabilirim geceye inat.
Bütün ayrılıklara inat, her gün biraz daha sevebilirim seni.
Çünkü başımız beladadır hayatla
ya ölme yakın dururuz bu yüzden, ya da aşka.
Muhammed Varol Öztürk Konuşursun;
hüzünlü bir gülümseyiş belirir Charlie Chaplin’in yüzünde.
Konuşurum;
ya gözlerin olmasaydı derim, ya da yüreğim olmasaydı mesela.
Sen benim bütün yitik aşklarımın kahramanısın
gibi bir şey, gelir geçer içimden.
Çünkü biliriz
bir defa kahrolmak yetmez adama,
bir defa sevmek nasıl yetmiyorsa.
Yine de korkarım konuşmaktan.
Konuşursam,
sen bütün aşklarımın yitik kahramanı olursun çünkü
Muhammed Varol Öztürk Yaramı lütfen, geri istiyorum.
Korkuyorum bilemeden merhemlersin diye.
Korkuyorum korkarsın diye.
Korkuyorum bir hal olur yaramı yaralarsın diye.
Yaramı lütfen, kanayan yaramı, geri istiyorum.
Muhammed Varol Öztürk Son zamanlarda dualarımı kaybettim.
Belki yanlış bu. Belki değil, düpedüz öyle işte.
Kaybolan benim. Kaybettim yönümü, yöremi.
Hatırlatıcılarım küskün, onlar benden beter.
Kimdim ben?
Hangi savaşın naralayıcılığında kısıldı sesim?
Neydi çektiğim dert, neydi tasam?
Gözaltlarıma çöken morluk hangi kederin tortusu?
Dilimdeki bu acı tat, tuz mu desem…
Bilmiyorum.
Bildiğim,
bir yanlışlık, bir dalgınlık belki, kasıt yoktur eminim,
ama kanayan bir yaram vardı benim,
sanırım,
mutlak ve ağır bir yanlışlıkla
-kasıt yoktur eminim- alıp götürmüşsün onu da.
Bana ait tek şeydi, kanayan yaramdı o benim.
Kimsenin sahiplenmediği, hani derler ya
yolda bulunsa alınmaz,
benden başkasınca katlanılmaz,
hele hele bunca yıl saklanılmaz bir yaraydı o.
Bana yaşamayı öğreten, hayatı anlatandı.
Bunca yıllık migrenim, sinüzitim, iflah olmaz romatizmam,
derde deva kalp krizim, her şeyimdi.
Muhammed Varol Öztürk 77 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.