Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mümtazer Türköne

Mümtazer TürköneDarbe Peşinde Koşan Bir Nesil - 68 Kuşağı yazarı
Yazar
Çevirmen
7.0/10
41 Kişi
195
Okunma
13
Beğeni
3.890
Görüntülenme

En Eski Mümtazer Türköne Sözleri ve Alıntıları

En Eski Mümtazer Türköne sözleri ve alıntılarını, en eski Mümtazer Türköne kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Durum böyle olunca ve örnek alınan gelişmiş demokrasilerde uygulama bu yönde bulunmasına rağmen, "laiklik" kavramını kendine ait çerçeveden çıkartıp bütün bir toplumun ve onu oluşturan fertlerin, yaşayış ve davranış biçimlerini bir başka deyişle kültürünün tamamını "dinden koparan" bir anlayışa sapıp bu yönde uygulamalar yapmak, özünde totaliter ve ilkel bir "ideoloji" tesis etmeyi hedeflemek demektir. Böyle bir anlayış laiklik kavramının özünden sapmayı ve hür bir toplumun niteliğinden uzaklaşmayı getirir; aynı zamanda da totaliter, müdahaleci bir yönetimin kapılarını açar. -Nevzat Yalçıntaş
1910'a kadar Zenzibar'da II. Abdülhamit Han adına hutbe okunmuştur. Birinci büyük savaş başladığında bu ortam değişti.
Reklam
II. Abdülhamit bu motifle Hicaz demiryolu için bütün dünya Müslümanlarından iane toplamak, İstanbul medrese ve okullarında İslam dünyasının her yerinden gelen ve celbedilen gençlerin okutulmasını sağlamak, Avrupa'da İslamiyet aleyhindeki neşriyat, propagandayı önlemek ve İslam'ı küçük düşüren tiyatro eserlerini yasaklamak gibi faaliyetlere özen gösteriyor ve başarı da sağlıyordu... Sultan Abdülhamit, bilgi ve izni dışındaki panistlamist hareketleri de desteklemez. Gaspirinski İsmail'in Mısır'daki İslam Kongresi toplama teşebbüsü veya Abdurrahman Kevvakebi veya C. Afgani'nin faaliyetlerini kontrol eder ve engellerdi. Bizzat C. Afgani'yi nihayet İstanbul'da ölümüne kadar ikamete mecbur etmiştir.
Çünkü modern bir teoloji sunmak istiyorlar!
Rejim, modern görüşlü, Müslüman din adamlarının yetiştirilmesi için Darülfünun (İstanbul Üniversitesi) İlahiyat Fakültesini yeniden kuruyor ve yeni bir ders programı tespit ediliyordu. Açılış dersini Seyyid Bey veriyor, tefsir, kelam, fıkıh gibi klasik İslami ilimlerin adı tefsir tarihi, kelam tarihi, fıkıh tarihi adını almıştır ve bol miktarda sosyoloji, psikoloji ve edebiyat tarihi gibi dersler ilave edilmiştir.
Tanzîmat Fermanı Şeriat’e çok ısrarlı atıflar yaparak başlar: Osmanlı Devleti kuruluşundan beri Kur’ânî hükümlere ve şer’î kanunlara tam anlamıyla riayet ettiği için devlet güçlenmiş halk refah ve mamuriyet içinde olmuştur. Ancak son 150 senedir çeşitli sebeplerden dolayı şeriat’e ve “kavanin-i münifeye” uyulmadığı için kuvvet zayıflığa, mamuriyet de fakirliğe dönüşmüştür. Halbuki “kavanin-i şer’iyye” ile idare edilmeyen memleketlerin payidar olamayacağı bellidir. Osmanlı Devleti’nin arazisi verimlidir, halkı kabiliyetlidir. Bunların harekete geçirilmesi için gerekli ortam sağlanırsa beş-on sene zarfında büyük bir ilerleme kaydedilebilir. Bu ortamın sağlanması için Padişah bazı “kavaid-i cedîde vaz ve tesisi”ne lüzum görmüştür.
Osmanlı Devleti, reform programlarına zarurî olarak müracaat ettiği çöküş döneminde bile devasa bir imparatorluktur. Arkasında şanlı bir mazi ve yakın zamanda yaşanmış bir “altın çağ” vardır. Modernliğin gün yüzüne çıktığı Batı’ya karşı, hâlâ güçlü bir şekilde yaşattıkları üstünlük duygusuna sahiptirler. Bu üstünlük duygusu ile geçmişte yürüttükleri ve özellikle teknolojik alanda yoğunlaşan kültür alışverişi, nisbeten yumuşak ve komplekssiz bir ilişkiyi, Batı’yı güçlü yapan sırların keşfi için girişilen çabayı ve bu çabanın reformlara dönüştürülmesini mümkün kılmıştır.
359 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.