Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Murat Metinsoy

Murat Metinsoyİkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye yazarı
Yazar
Derleyen
8.9/10
9 Kişi
24
Okunma
2
Beğeni
1.780
Görüntülenme

Murat Metinsoy Sözleri ve Alıntıları

Murat Metinsoy sözleri ve alıntılarını, Murat Metinsoy kitap alıntılarını, Murat Metinsoy en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Savaş ve Salgın Hastalıklar
İnsanlık tarihi, savaşlarla büyük salgın hastalıkların patlak vermesi arasındaki ilişkiye işaret eden sayısız kanıtla doludur.
Sayfa 423
Kim Çıkardı Lan Bu Şükürü
Özellikle zorunlu çalıştırma uygulamasında "Dünyada harp var, dünya yanıyor, düşman kapıda" söylemi, "Olağanüstü şartlar içindeyiz, katlanın ve halinize şükredin" gibi bir anlam ifade ediyor, işçileri baskı ve disiplin altında tutmanın ve bu baskıyı meşrulaştırmanın bir yolu haline geliyordu.
Sayfa 269
Reklam
Bir İhtikâr Vakası: Ödediği Varlık Vergisinin Çıkarını Bulmuş
Muhtekirlerin elde ettiği aşırı kazançları vergilendirmek ve ihtikârı önlemek için düşünüldüğü söylenen Varlık Vergisi bile tüccarı daha fazla karaborsacılığa itecekti. Örneğin Jigayir Terziyan adlı bir tüccar ihtikâr yaparken suçüstü yakalanması üzerine, "60 bin liralık Varlık Vergisi verdim, bu nereden çıkacak!" diyordu.
Sayfa 91
Çünkü gündemi üst kesim belirler
Ilginçtir, İkinci Dünya Savaşı'nda temel hak ve özgürlüklerin devlet tarafından ihlal edilmesine sürekli örnek gösterilen Varlk Vergisi'nin mülkiyete yönelik tehdidine karşın, daha geniş bir halk kesimini ilgilendiren ve onların bedenlerine ve temel özgürlüklerine yönelik bir tehdidi içeren iş mükellefiyeti pek hatırlanmamıştır. Gerçekten İkinci Dünya Savaşı yıllarında, madenlerde zorunlu çalışmaya tabi tutulan işçiler ve köylü-işçiler çok büyük sıkıntılarla karşılaşmışlar ve büyük zorluklara göğüs germişlerdir. Zorunlu çalışmaya çeşitli şekillerde direnmişler, üzerlerindeki baskıyı hafifletmeye ve aşmaya çalışmışlardır. Ücretli iş mükellefiyeti rejimi nedeniyle ortaya çıkan acılar işçilerin hatıralarında önemli bir yer etmiş ve savaş sonrasında CHP'ye karşı muhalefetin toplumsal tabanının oluşmasına katkıda bulunmuştur.
Sayfa 254
Şuanda da 2. Dünya Savaşı'nda gibiyiz
Devlet maliyesine bakıldığında ise, özellikle savunma tedbirleri nedeniyle artan harcamalar karşısında, devletlerin savaş dönemindeki bütçelerinde en önemli gelir kalemlerinden birini oluşturan vergiler, CHP hükümetleri için de ilk etapta başvurulacak gelir kaynaklarından biri oldu. Bu nedenle mevcut vergilerin oranları artırıldı ve yeni vergiler kondu. Genel olarak vergiler herhangi bir fiyat ve gelir elastikiyetine sahip olmadığı için, yüksek gelirli gruplar bu vergilendirme sürecinden fazla zarar görmezken, ücretliler, düşük gelirli ve yoksul kitleler artan ve çeşitlenen vergilerin ağır yükünü taşıyan kesimler oldu. Savaş sonuna gelindiğinde, gelirden alınan dolaysız vergilerin devletin toplam vergi gelirleri içindeki payı oldukça küçük bir orana sahipti. Öte yandan, gelirden alınan vergiler özellikle ücretlerin ve kamu kesimindeki maaşların üzerine biniyordu.
Sayfa 55
Savaş gibi olağanüstü zamanda, barış günlerinin suç kabul ettiği davranışlar (cinayet, fuhuş, hırsızlık gibi) meşru görülür.
Reklam
Bir başka deyişle, modern çağda, hükümetler artık sadece kendilerine itaat edilmesiyle tatmin olmamakta, daha geniş ve üretken bir nüfusu hedeflemekteydi. Dolayısıyla hükümetler insani amaçlardan ziyade kendi güçlerini pekiştirmek ve iktidarlarını meşrulaştırmak için nüfusun refahının ve sağlık koşullarının yükseltilmesiyle ilgileniyordu. Modern dönemde devletin gücü, zorlamadan ve baskıdan değil, toplumsal potansiyeli kullanmaktan ve geliştirmekten geçiyordu." Devletin varlığının temelleri, nüfusun tamamının ve her bireyinin üretken ve güçlü olmasında yatıyordu." Devletin toplumsal refaha ilişkin her şeyin düzenlenmesini hedefleyen sosyal politikalarının ardında aslında onun kendi gücünü ve iktidarını tahkim etme amacı vardı.
Sayfa 323
Günümüzle Yarışır
İkinci Dünya Savaşı yılları, işçi sınıfı için belki de Cumhuriyet döneminin en sıkıntılı evresi oldu.
Sayfa 231
Sene 1944
Ayrıca, 11 Ağustos 1944'te kabul edilen yeni bir kanuna göre işyerini terk edenlerin ağır para ve hapis cezasına çarptırılmaları öngörülüyordu. Gerek zorunlu çalışma, gerekse işçilerin işlerini bırakmaktan men edilmesi bireyin çalışmama hakkının elinden alınması anlamına geliyordu.
Sayfa 228
Adeta Bugünden Bahsediyor
Maalesef piyasamızda çoktandır hilesiz mallara tesadüf imkânı azalmıştır. Bilhassa hayatımızı, sıhhatimizi tehdit eden gida maddelerini kastediyorum. Peynir, yoğurt, süt, Bunların bile tadını unuttuk.
Sayfa 67
Reklam
Ofis Fobisi
Savaş yıllarında devletin köylüyle en yakın temas içinde bulunan organı Ofis o kadar nefret edilen bir kurum olmuş ve köylülerin zihninde öyle olumsuz bir yer etmişti ki, Köy Enstitüleri'nden bir köylü çocuğunun yaz dığı piyeste, köylülerin Ofis'e ne kadar ürkerek baktıkları ortaya konuyordu: Piyesteki köylüler o dönemde köye geldiği söylenen "tifüs "ü "Ofis" olarak anladıkları için korkudan çığlıklar atarak dövünmeye başlıyorlardı. Ofis'in köye yaklaştığı haberi köylüyü paniğe sürüklemişti. Fakat sonunda bunun Ofis değil de tifüs olduğunu anlayınca, "Çok şükür be!.. Biz de Ofis sanmıştık, tifüs gelirse gelsin, o bir şey değil!" diyerek seviniyorlardı. Bunun yanında, söylentiler de köylülerin vergiler karşısındaki hoşnutsuzluk ve itirazlarını ifade eden, hatta vergiye karşı direnişlerini meşru ve kolektif bir hâle getiren enformel bir iletişim aracı oldu.
Sayfa 222
Ekonomik Olarak Savaş Dönemi
Hükümetin ekonomi politikaları, MKK ile getirilen uzun çalışma saatleri, hafta tatilinin kaldırılması, çalışma hayatında kadın ve çocuğa yönelik koruyucu hükümlerin esnetilmesi, iş bırakmanın yasaklanması, ücretli iş mükellefiyeti, tarımsal politikalar, mahsulün düşük fiyatlardan hükümete satılması mecburiyeti ve TMV alt sınıfların büyük sıkıntılar çekmesine neden oldu. Türkiye savaşın dışında kalmasına rağmen, toplumun düşük gelirli kesimleri için savaş koşullarına benzer bir ortam ortaya çıktı.
Sayfa 36
Kitabın özü aslında kendi diliyle: “ …. erken Cumhuriyet devletinin, İsmet İnönü gibi daha bürokratik bir Cumhurbaşkanlığı’nın liderliğinde dahi, sanıldığı kadar güçlü, etkili ve belirleyici bir tarihsel özne olmadığıdır.”
Sayfa 519Kitabı okudu
Ömer Türkeş'in Tespiti
Cumhuriyet'in ilk yıllarında yaşanan yoksulluk ve zulüm, şu an icin de bulunduğumuz koşullardan daha hafif değildi kuşkusuz. Ama, bugün tarih kitaplarından okuduğumuz modernleşmenin insanlara ödettiği ağır bedellerin belleklerimizde bir karşılığı yok, çünkü geçmis hakkındaki "bilimsel" bilgilerde geçmişin ruhunu, atmosferini, insanların acılarını hissetmemize yarayacak imgeler yer almıyor. Sayılar, istatistikler, köy ve köylülerin sayısı, tarım ürünlerinin fiyatları ve geçim standartları kaydedilmiş, insanların yeni yaşam tarzlarına duydukları tepkiler, çektikleri acılar, karşılaştıkları aşağılanmalar ve açlık sınırına dayanan yoksulluk, "bilimin" nesnesi olmamıştır. İşte bu yüzden, geçmişin imgesini yeniden canlandırmak için, sanata, edebiyata -en çok da romana- başvurmak neredeyse bir zorunluluktur.
Sayfa 46
KYK bursunda da benzer şeyler oluyor
Bir diğer şikâyet konusu da bazı yoksul ve dar gelirli insanların çeşitli nedenlerden dolayı karne sisteminin dışında bırakılmış olmasıydı. Birçok yoksul insan asıl kendilerinin ekmek karnesine ihtiyaçları olmasına rağmen karnesiz bırakıldıklarından, bununla beraber bazı orta gelirlilere karne verildiğinden yakınıyordu.
Sayfa 130
78 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.