Hz. Peygamber (s.a.v) "İlim öğrenmek kadın ve erkek her müslümana farzdır." buyurmuştur. (5)
(5) İhyau Ulumiddîn, İmamı Gazali, Bedir Y. İst. C.1, S: 27
İlk çağda yaşamış ünlü Yunan hikayecisi, HESİOD'a göre; ilk kadının adı Pandora'dır. Topraktan ve sudan yaratılmıştır. Kötülüklerin kapalı olduğu kapağı açmış ve bütün kötülüklerin dünyaya yayılmasına sebep olmuştur.
Yahudilikte ise kadın, erkeğin hizmetçisidir. Kendi itikatlarından olmayan herkesi kendi hizmetçisi gibi görme yaklaşımları, iki cins arasındaki ilişkiye de sirayet etmiştir. Yahudi inancına göre erkek kadından üstündür ve kadın ona hizmet etmelidir. Bunun gerekçesi de Hz. Adem'i Hz. Havva'nın yoldan çıkardığına inanmalarıdır. Bu sebeple kadın lanetli kabul edilir.
Hristiyanlığın kadına bakış açısı da Yahudilikten çok farklı değildir. Hristiyanlık, kadını vesayete muhtaç kabul etmekle birlikte onu "pis varlık" sözleriyle nitelendirir. Bu sebeple de bekarlığın Allah katında evlilikten daha şerefli olduğu belirtilmektedir. Şövalyeler, rahibeler ve papazlar, bu inanışın gereği olarak evlenmezler. Çünkü evlenmek, "Şeytan'ın kapısına gitmektir."
Peygamberimiz(sav) : “Allah hiçbir dert göndermemiş ki, dermanını da göndermesin.”(Müslim,Selam:69) buyurmuş ve hastaların tedavi edilmesini istemiştir. Yani hastanın doktor ve ilaç aracılığıyla şifa araması, ama doktoru ve ilacı, etkinin kaynağı değil, sebebi olarak görmesi, esas şifanın Allah’tan olduğunu bilmesi Peygamberimizin emridir.
Demek ki; yaratılışta Allah'a kul olmakta, ibadette, duada, suç ve cezada, yani kullukta, hürmet ve saygınlıkta, kısaca insan oluşta kadınla erkek arasında hiçbir fark yoktur.
Çocuğun ilk eğitimcisi anne olduğundan, annenin çocuğa sosyolojik, psikolojik, ahlaki ve dini kültürünü öğretecek seviyede kültürlü olması, değilse kendisini bu konularda yetiştirmesi gerekir.
Çocuğun ilk eğitimcisi anne olduğundan, annenin çocuğa sosyolojik, psikolojik, ahlaki ve dini kültürünü öğretecek seviyede kültürlü olması, değilse kendisini bu konularda yetiştirmesi gerekir.