İlk ve ortaokulu ilinde okudu. Niğde Öğretmen Lisesi (1975), Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi (1982) mezunu. Konya, Niğde, Aksaray illerinde öğretmenlik, bir süre kaymakamlık yaptı.
Dinazor adlı mizah dergisinin sahipliği ve yazı işleri müdürlüğünü üstlendi yayınladı. Ankara’da serbest avukatlığın yanı sıra sahibi olduğu 21. Yüzyıl Yayınlarını yönetti. İlk yayımlanan ürünü, 1970 yılında Yeşil Bor gazetesinde çıkan Vatan adlı şiiridir. Sonraki yıllarda öykülerini, hukuk ve siyaset üzerine yazılarını Mavera, İslâm, Kelime, Dergâh, Varide (1982-94) dergileri, Türkiye Yazarlar Birliği Kültür ve Sanat Yıllıkları ile Zaman (1987) gazetesinde yayımladı. Ankara Barosu’nun edebiyat ödülünü kazandı. Türkiye Yazarlar Birliği üyesidir.
" İnsan aynı dertten muzdaripleri görünce acısı hafifliyor . Yoksa başına gelenin sadece kendisine olduğunu sanıyor. Başkalarını görünce büyük acı birden hafifliyor sanki ''
Hafızam, delik deşik ruhumun amelesi sanki. Tuğla getiriyor, harcı karıyor ancak duvar örmesini, ev inşa etmesini bilmiyor. Nerede kaldı, estetik bir süsleme, mimari bir üslupla bina dikebilsin.
Neden? Bilgiden, bilginin bütünlüğünden, irfandan irtibatım koptuğu için. Dışardaki saldırılar iç dünyamı darmadağın ettiğinden. İçimde erdemli surları muhkem kılmadığımdan. Her şeyden biraz biliyorum ama hiçbir şeyi derinlemesine değil. Hiç değilim ama bir şey de değilim. Yok değilim ama var da değilim. Yerimde duramıyorum ama bir yere de ulaşamıyorum. Ölmedim belki ancak yaşıyor da değilim. Taş değilim ama insan da sayılmıyorum. Konuşuyorum ama anlamlı bir şey anlatmıyorum. Yazıyorum ama saçma sapan karaladıklarım. Öfkeliyim ama isyankâr değilim. Olanı onaylamıyorum ama devrime de adamadım kendimi. Kayıtlarda ismim var lakin yok sayılıyorum.
“Yoksul adam evden işe, işten eve gidip gelirken kimse onu fark etmez. Dışarıda kalabalığın içinde yürümesi ya da hiç dışarı çıkmadan kendi ‘ininde’ yaşaması hiçbir şeyi değiştirmez: her iki durumda da aynı silikliğin ve görünmezliğin içindedir.”
Robinsonlar şimdi de geçmişte de Cumaların kaderini tayin etmede kendilerini hem yetkin hem de etkin görmektedirler. Bu düşüncelerinde de haksız değildirler. Öyle ki Robinson konumunda olan her ne kurum ya da kim olursa olsun kuralları o belirleyecek, nizamı o sağlayacaktır. Kitapta Robinsonlar kadar olmasa da Cumaların da söz hakkının ve farklı kategorilerde yaşamlarına ilişkin haklarının olduğunu belirten yazar, bu bahsi geçen hakların ne şekilde ve hangi yollarla alınabileceğinden bahsetmektedir. Çok popülaritesi olmayan, kenarda kalmış okunması hoş bir kitaptır. Meraklılarına tavsiye edilir.
Hikaye okumayı mı? Dinlemeyi mi? Seversinizben. İkisininde severim, hekekı böyle kalemi farklı, farklı düşüncelerle yazdıklarını okumk benı acıma buyuk keyıf diye düşünüyorum..
"Kitapta yer alan kısa ve uzun hikâyeler, tüm çağların felsefi merakıyla bağlarını yenileyebilecek olan ve daima yeni sorulara açık insanla ilgilidir. Akıl ile duygu bugün asla yan yana gelmeyen, doğu ile batı kadar birbirinden ayrı iki kanalda akıyor. İnsanlara gönderilen mesajlar şehirlerde, köylerde, kıyıda köşede dolanıp durur. Ta ki o insana, gerçek okuyucuya ulaşana kadar..
Mustafa Everdi
"Günümüzde birbirinden muazzam mesafelerle ayrılmış dünyalar arasında bu kadar ince pınarların nasıl olup da kuruyup gitmediğini ya da buharlaşmadığını merak etmez mi İnsan? İçine düştüğü dar zamanlarında bir kıvılcımın yüreklere ateş olarak nasıl düştüğünü anlamakta zorlanır elbette. İşte o zaman hikâyeler girer devreye."
"yaşlıların, gençlerin, bugünün ve geleceğin, köprülerin, apartman dairelerinin, insanların altın ve gümüş hikâyelerini dile getiriyor. İnteraktif bir ortamda okuyucu kendini katıyor bu hikâyelere. Okuyucu yazar, yazar okuyucu oluyor. Geleceğin edebiyatı, Kılçıklı Hikâyeler’in can verdiği ortamda hayat bulacak. "
Esved ile Bahriye adlı bir çiftin başından geçen maceralar diye anlatabilsem ne kadar kolay olurdu. Yazarımız öyküye farklı bir soluk farklı bir tarz getirmiş. Her öyküden sonra öykü ile ilgili öyküyü okuyanlarin yorumları eklenmiş. Yeni bir şeyler denemiş yazar.
Öyküleri okurken Esved ile Bahriye evimizin içinden birileri hatta kendi içimizden biri gibi geliyor. Kapıyı kendi anahtarıyla acanlardan , misafir değil bizzat evsahibi onlar. Gülduruyor yazar hikayeleriyle ama acı bir gülüş . Güldürürken düşündürüyor , düşündürürken hepimiz kendi içimizdeki çıkmazlari görüyoruz adeta. Özellikle son dönemde muhafazakar kesimde kimsenin dillendiremedigi bazı sorunları yazar eselemeye başlamış . Zor konular tabi .
Yazarın okuduğum ilk kitabiydi ama son kitabı olmayacak. Mutlaka okuyun derim .
Metropol MücahidiMustafa Everdi · Bilge Kültür Sanat Yayınları · 201930 okunma