Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Naomi Oreskes

Naomi OreskesBatı Uygarlığının Çöküşü yazarı
Yazar
7.4/10
22 Kişi
94
Okunma
4
Beğeni
1.186
Görüntülenme

En Yeni Naomi Oreskes Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Naomi Oreskes sözleri ve alıntılarını, en yeni Naomi Oreskes kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kuzey Kutbun Erimesi
Diğer yenilenebilir enerji seçeneklerinin de gelişimini ve kullanımını sınırlandıran yasaların eyalet ve federal çapta kabul edilmesi, enerji üretimi ve tüketiminde fosil yakıt şirketlerine olan bağlılığı perçinlemiş oldu. Bu yasalar elektrik üretim sanayisinin gelişimini kısıtladı ve elektrikli araba satışlarına ket vurdu. Böylece fosil yakıt şirketleri, enerji üretimi ve kullanımı üzerinde tam bir kontrol sağladılar. Bu arada Kuzey Kutup buz denizi eridi ve kuzey kutup bölgesinde bulunan doğalgaz ve petrol rezervleri ortaya çıktı. Bilim insanları yine olanların farkındaydı. 2010'ların ortalarına gelindiğinde Kuzey Kutup buz denizinin yaz dönemi boyutları, 1979 senesinin kesin uydu ölçümleri ile karşılaştırıldığında %30 küçülmüştü. 1979 ve 2013 arasında, her on senede %13,7 oranında ortalama küçülme görülmüştü.
Piyasa Köktenciliği
Piyasa köktenciliği, ya da diğer adlarıyla serbest piyasa köktenciliği, neoliberalizm, bırakınız yapsınlar ekonomisi, bırakınız yapsınlar kapitalizmi, iki ana fikir üzerine kurulu bir ideolojik sistemdi. Bunlardan ilki serbest piyasa ekonomisine dayanan bir sistemin, toplumun ihtiyaçlarını en etkin şekilde karşılayacak sistem olduğu fikridir. Piyasanın "görünmez elinin" yönlendirmesiyle bireyler birbirlerinin ihtiyaçlarına özgürce cevap verecek ve böylece arz ile talep arasında bir denge kurulabilecektir. İkinci ana fikre göre ise serbest piyasa maddi ihtiyaçların karşılanmasının iyi hatta en iyi yolu olma iddiasını taşımıyordu yalnızca. O; ihtiyaçların, kişisel özgürlüklerin kısıtlanmadan karşılanmasını sağlayacak yegâne araçtı. İkinci noktanın özü pazarın dağınık gücü temsil ettiği inancıdır. Özgür tercihler yapan bireyler gücü ellerinde tutuyor ve böylece gücün merkezi bir yapıda aşırı şekilde yoğunlaşmasını engelliyorlardı.
Reklam
Yanmamış Halde Atmosfere Salınan Gazlar
Kuyu ağızlarındaki, borulardaki, rafinerilerdeki sızıntılar "Kaçak" olarak nitelendirilseler de petrol kuyularındaki metan gazı tahliyeleri gibi, gayet bilinçli salım yapılıyordu. Kaçak salımların etkileri mühendislerce kabul edilse de, karbon yakma teşkilatı ve destekleyicileri tarafından varlıkları gözardı edilmiş, ve dikkate alınmamıştır.(bkz.Yenilenebilir Kaynaklara Giden Köprü; aşağıda açıklaması verilmiştir.) Yenilenebilir Kaynaklara Giden Köprü: Yirmi birinci yüzyılın ilk on yılında rağbette olan, fosil yakıttan kaynaklanan sera gazı salımı probleminin daha fazla fosil yakıt, özellikle doğalgaz yakarak çözülebileceğini savunan mantık yanılgısı. Bu yanılgı, özellikle elektrik üretimi olmak üzere, yakıtın sadece bazı fiziksel türev ürünlerini dikkate alan ve genel enerji kullanımı ve atmosfere salınan sera gazını hesaba katmayan eksik bir analize dayanır. Yapay-Başarısızlık Paleoanalizi: Sosyal, fiziksel ve biyolojik sistemlerin ilişkisine bakarak geçmişteki başarısızlıklar ile ilgilenen bilim dalı. Yutak: İstemli ya da istemsiz olarak çöplerin biriktiği yerler. Yirminci yüzyılın sanayi güçleri, atmosferin ve okyanusların, insanın ürettiği çöpleri aralıksız emme kabiliyetine sahip yutaklar olduklarını düşünme yanılgısındaydılar.
Florida
Tarih boyunca ortaya çıkan paradoksların birinde, 20. yüzyılın sonlarında Florida'daki yerliler, Everglades olarak bilinen muazzam büyüklükteki sulak arazi bölgesini kentin büyümesinden ve temiz suyun kentsel ve tarımsal kullanım değişiminden kurtarmak için büyük bir projeyle uğraşmaktaydılar. Ama 21. yüzyılın deniz seviyesindeki yükselişi bu çabanın sel yüzünden boşa olduğunu gösteriyor. Yaşananlar Floridalılara, hem Everglades hem de birçok şehirlerine mal olmuştur.
24. Yüzyılda New York
Bir zamanlar dünyanın finansal başkenti New York 21. yüzyılda ayrıntılı ve pahalı altyapısını deniz suyunun yükselmesinden korumaya çalıştı. Bu altyapı, deniz seviyesinin değişmeyeceği beklentisiyle yapılmıştı. Deniz seviyesinin yükselişine elverişli değildi. Hollanda gibi New York da gitgide mücadele direncini kaybetti. Sonuçta insanlar için; yüzyılların sermaye şehrini terk edip, daha yüksek topraklara çekilmek en iyi ihtimaldi.
Bilime yeni bir bakış ve son söz...
Büyük ekonomist John Maynard Keynes tüm ekonomik kuramı herkesin bildiği üzere tek cümlede özetlenmiştir:" Bedava öğle yemeği diye birşey yoktur."
Sayfa 384 - Pegasus yayınları
Reklam
Bilim insanları, ormanların yok oluşu ve fosil yakıt kullanımı gibi insan eylemlerinden dolayı sera gazlarının salımının arttığını anlamışlardı ancak iklim değişikliğinin sebebinin insanlar olduğunu neredeyse hiç açıkça itiraf edemediler.
Atmosferdeki artan ısı daha fazla enerji harcanmasına sebep oluyordu. Bunun sonucu da daha güçlü fırtınalar, daha büyük seller, daha uzun süren kuraklıklar demekti. İşte bu kadar basitti. Fakat kendilerini Aydınlanma’nın çocukları olarak gören insanlar, bir cehalet ve inkar bulutunun gölgesinde kalmışlardı. Bu yüzden bugün, o yılları Yarı Gölge Çağı olarak adlandırıyoruz.
Yangınların, sellerin, fırtınaların ve sıcak dalgalarının şiddeti artıyordu fakat bunlar görmezden geliniyordu. Aktif inkarcı olarak adlandırabileceğimiz kesime dahil olanlar iddialarını kanıtlayacak verilerden yoksun olmalarına rağmen, aşırı hava olaylarının doğal değişkenlik sınırları içerisinde kabul edilmesi konusunda ısrarcı davranıyorlardı. Pasif inkar içerisinde olanlar ise, sanayide ve altyapılarda geniş değişimler yaşanmasını gerektirecek kadar büyük bir mesele ile karşı karşıya olunduğuna ikna olmamış şekilde, hayatlarını o güne kadar sürdürdükleri gibi sürdürmeye devam ediyordu.
Bir zamanlar Avrupa'nın Çukur Ülkeleri olarak adlandırılan bu toprağın büyük parçası 16 ve 20 yüzyıllar arasında insan çabası ile denizden kazanılmıştı. Büyük çöküş zamanında denizin beklenmeyen yükselişi, Hollanda'nın nüfusunu azalttı. Kurtulanların torunları Nordik-İskandinavya Birliğinde yaşıyor. Boğulmuş şehirlerin pas tutmuş hayalet gibi duran gökdelenleri de şanlı bir mazi anımsatıyor.
Reklam
İnsanlık aynı zamanda yirmi ikinci yüzyılda çok şanslı bir dönem yaşadı. "Minimum Güneş Radyasyonu" denilen bu dönemde radyasyon %0,5 oranında azaldı, biriken CO₂ fazlası dengelendi ve yeryüzünün ve okyanus ısısının artmasını neredeyse bir yüzyıl kadar yavaşlattı. Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika'nın kuzey iç bölgeleri ile Güney Amerika'nın yüksek rakımlı iç bölgelerinde hayatta kalanlar bir araya gelmeyi başardılar ve yeniden kuruluş sürecine başladılar. Afrika'nın ve Avustralya'nın halkları ise tabii ki tamamen yok olmuşlardı.
2060'a gelindiğinde Kuzey Kutup Buzulları tamamen erimişti. Aralarında yirmi birinci yüzyılın dodo kuşu olarak görülen ve iklim değişikliği mücadelesinin simgesi haline gelmiş kutup ayılarının bulunduğu çok sayıda tür yok oldu.
mükemmel gelecek
Kuzey Yarımküre'nin 2041 yazı, gezegeni eşi benzeri görülmemiş sıcak dalgaları altında kavurarak ekinleri yok etti. Panik baş gösterdi ve hemen her büyük şehirde gıda ayaklanmaları yaşandı. Yetersiz beslenmiş ve susuz kalmış bireylerin kitlesel göçü, böcek sayılarındaki muazzam artışlarla birleşince, tifus, kolera, dang humması, sarıhumma ve neden olduğu konusunda hala tıbbi bir açıklama bulunamayan bir şekilde AIDS salgınları ortaya çıktı. Nüfusu artan böcek kitleleri Kanada, Endonezya ve Brezilya'da devasa orman alanlarını yok etti. Toplumsal düzenin çökmesiyle birlikte, başta Afrika'da daha sonra Asya ve Avrupa'da hükümetler devrildi. Bu, giderek çaresizleşen halkların sorunlarıyla ilgilenilmesini sağlayacak toplumsal yapının da çözülmesine neden oldu. ABD hükümeti gıda ayaklanmalarını ve yağmayı önleyebilmek için sıkıyönetim ilan etti. Öte yandan ABD ve Kanada kaynaklarını ortaklaşa kullanabilmek ve nüfusu kuzeye kaydırmaya başlamak için birleşerek Kuzey Amerika Birleşik Devletleri'ni kurdu. Avrupa Birliği de güney bölgelerinde yaşayan hak sahibi üyelerinin Birleşik Krallık adaları ve iskandinavya gibi kuzey bölgelere gönüllü olarak göç etmesine olanak verecek benzer planları olduğunu duyurdu.
Bilinen katran kumulu rezervlerinin %70'inin Kanada'da oluşu, hükümetin iklim değişikliği konusunda neden inkârcı bir konuma geçtiğini açıklıyor. Öyle ki Kanada 2011 senesinde, daha önce bir parçası olduğu, UNFCCC'nin Kyoto Protokolu'nden çekildiğini açıkladı. Protokole göre salımlarını %6 azaltmayı taahhüt etmiş olan Kanada, söz konusu dönemde salımlarını %30'dan fazla oranında artırmmıştı.
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.